
Kime Küseyim Ben Şimdi
Mevsimin kışıydı, esti sert bir rüzgâr Dalında durmayan yaprağa mı küseyim ben şimdi Yoksa yaprağı bağrına basmayan toprağa mı Kokusunu uzaklardan duyduğum Bahara mı küseyim

Mevsimin kışıydı, esti sert bir rüzgâr Dalında durmayan yaprağa mı küseyim ben şimdi Yoksa yaprağı bağrına basmayan toprağa mı Kokusunu uzaklardan duyduğum Bahara mı küseyim

Bir gül goncası âdeta çehresi hâle oğul Kıssa bu ya Bize düştü almak hisse Bir baba ki ‘Ebun Rahîm’ nâm yüreği memlû hiss Cân u

Kâinat bir bilmece, kaos hüküm sürüyor Her müşkilin hallini bilen sensin dediler Zalimin zulmü yaman, mazlumlarsa inliyor Her hakkı sahibine veren sensin dediler Bozkıra döndü

Geçen yılki 11 Ekim Dünya Kız Günü’nden benim de haberim Michelle Obama’nın instagram paylaşımıyla olmuştu. Paylaşım bir videoydu. Güne özel yazılmış bir şarkı ve eşlik

Hizmet Hareketinin en önemli vasıflarından biri, eğitim çalışmalarına önem vermesidir. Özellikle Türkiye’de siyasi zihniyetin hırs ve intikam duygularıyla kapattığı dershaneler, pırıl pırıl bir neslin yetiştirilmesine

Biz dört bacanaktık, dört ayrı diyardan Bir baba ocağında harman olduk saba yeliyle Biz dört bacanaktık, içi has ayardan Selam ederdik birbirimize gönül diliyle

Gözlerini dikmez, dünya malına Yalnız kefenini alır yanına Alnı açık gider dost diyarına Yolları gözlenen kahraman budur Helale harama çok dikkat eder İhtiyacı

Bu sefer güneyden esti fırtına Gözyaşın sineler dağlıyor, Damla Yakışır mı Anadolu yurduna? Tebessüm çağında ağlıyor Damla En hazin bir miras Habil-Kabil’den Bahtsız takipçiler bıkmaz

Dışarda bir şaki sesini duyduk Doğuma, bebeğe kadar geliyor Sözleşme kaydına bir ömür koyduk Islak imzalara Bahar geliyor Biz mutluyuz, doğru seçtik safları Hiç etmeyin

Gözler dergâhının cümle bâbında Bir bayram bekleriz, bayram edâlı Beşâretle coşkun, tekbir sadâlı Bir bayram bekleriz, bayram edâlı Afv u safv, mağfiret, saâdet dolu

Yürekten duygu yüklü nağmeler mürekkep olup damlamazsa kaleme Okuyan göze yaş gelmez, gönle şifa olmaz, değer verilmez deftere Bahtiyar Vahapzade’ye sormuşlar: “Üstadım, nasıl şair

Uyandık bir sabah, ellerimizde kelepçe Anladık ki bir imtihan başlamak üzere Uzandık taş hücrelere, yavaş ve sessizce Bu zulme dayanma, tevekkül ve sabretmekle