İnsan hayatının başlangıcında muazzam bir enerji, arzu ve motivasyon vardır. Bebeğin dünyamıza gelişiyle birlikte hareket de başlar. O artık dokuz aylık yuvasından tamamen farklı, yepyeni bir dünyadadır. Öncelikle çevresini araştırmaya ve keşfetmeye koyulur. Bir müddet araştırdıktan sonra, yanında uzanan kollarını ve bacaklarını keşfeder. Çok zaman geçmeden, annesinin karnında yapamadığı pek çok şeyi yapabildiğini fark eder. Böylece hayat boyu sürecek öğrenme serüveni başlamış olur.
Karanlık ve dar bir odadan son derece karmaşık bir dünyaya seyahat etmekle ortaya çıkan (zeki ve eğitimli insanların bile idrakini aşkın) öğrenme yoğunluğunu hayal edin. Çok şükür, bebeğimiz bu seyahati gerçekleştirmesine imkan tanıyan, olağanüstü bir motivasyon sermayesi ile donatılmıştır.
İlk bir kaç gün veya ay boyunca (yetişkinlerden neredeyse hiç bir yardım almadan) harikulade bir öğrenim gerçekleşir. Bu ilk açılım, ferdin geri kalan hayatında belki de hiç bu seviyede olmayacaktır. Bebeğin motivasyonu ve merakı böylesine hızlı bir öğrenimi mümkün kılıyor olabilir, fakat aynı zamanda mükemmel bir işlemciye ve hafızaya sahip, insan beyni denilen benzersiz bir bilgisayarla desteklendiği de unutulmamalıdır. Bunlar yetişkinlerin çocuğun öğrenimine karışmadan evvel mevcut olan ana kaynaklardır.
Yetişkinlerin Öğrenime Tesiri
Anne baba, bakıcı, öğretmen ve diğer yetişkinlerin çocuğun öğrenimine etki etmelerinde başlıca iki ihtimal söz konusudur. Birincisi yukarıda anılan iki sermayeyi en iyi şekilde kullanmak, doğumdan beri başarıyla süregelen devamlı ve anlamlı öğrenimin yolunu açmak. İkincisi ise bu fıtrîsürece mânâsız ve bazen zorla müdahale ederek çocuğu “bilgilendirmeye” kalkışmaktır. Anne babalar veya bakıcılar yaklaşımlarının özellikle çocuğun öğrenme serüveninin başlangıcında nasıl muazzam bir etkiye sahip olduğunu fark edemeyebilirler. Ancak seçtikleri yaklaşım, çocuğun zihnîalışkanlıklarını kayda değer bir surette etkileyecektir.
Gelin bunu bir karşılaştırmayla örneklendirelim. Eğer çocuğun aldığı her uyarıcıyı bir Lego parçası gibi düşünecek olursak, onun işi, bu parçaları anlamlı bir biçimde birbiriyle birleştirmektir. Çocuğun nihai hedefi bu parçalarından muhteşem bir “irfan sarayı” inşa etmektir. Bu hedef doğrultusundaki anlamlı, uyumlu ve ilham verici yapılar, fonksiyonları ve mânâdünyasına katkıları açısından değerli kabul edilir.
Çocukların irfan sarayını inşa etmesi sürecinde, yetişkinlerin iki temel görevi anlamlı bir surette yerine getirebilecekleri söylenebilir. Birincisi, çocuğa yeterli miktarda parça sunarak sarayının sınırlı, renksiz ve sönük bir yapıya dönüşmesini engellemektir. Bunun üstesinden ancak çocuğa tecrübe edeceği ve yaşayacağı dünyanın en kavranabilir bir numunesini sunmakla gelinebilir. Böyle bir numune; eşyaları, vakaları, fikirleri ve hisleriyle dünyamızın tamamını, mümkün olduğunca yansıtan bir resmi içermelidir.
Rol Model Olma
İkincisi, bir rol model olup parçaları birleştirmede çocuğa yardımcı olmaktır ki böylelikle çocuk, karşılaşacağı uyaranlar arasında bağ kurmayı öğrenmiş olacaktır. Bu şekilde, yetişkinler çocuğun parçaları anlamlı bir surette birleştirmesine ve irfan sarayını devamlı bir surette genişletip güzelleştirmesine yardımcı olurlar. Aksi halde, bağlantısızlık ve mânâsızlığa terk edilen uyaranlar, çocuğun zihnini karıştıracaktır.
Çocuk için daha da kötüsü, manasız uyaranları üstü üste yığmanın bir alışkanlığa dönüşmesidir. Bu tür bir zihnîdağınıklık, kaçınılmaz olarak çocuğun bütüncül ve tutarlı düşünmesini aksatacak ve akletme ve problem çözme yeteneklerini baltalayacaktır.
Öğrenmenin Lezzeti
Yetişkinler, bahsi geçen bu iki görevi başarılı bir şekilde yerine getirerek çocukların öğrenim süreçlerini kolaylaştırır. Yeterli miktarda Lego parçası sağlanmadan, çocuğun merakını üst seviyede tutmaya çalışmak faydalı olmayacaktır. Aynı şekilde, çocuk tarafından yerinde kullanıldığına bakılmadan parçaları önüne yığmak da pek bir anlam ifade etmeyecektir. Anne babalar, bakıcılar, öğretmenler ve diğer yetişkinler, çocuğun parçaları mânâlı bir şekilde birbirine eklemlemesine rehberlik ederken, motivasyon ve merakını korumaya çalışmalıdırlar. Bu da ancak çocuğu kendi tarzında öğrenmekten keyif almaya yönlendirmekle mümkündür. Başka bir ifadeyle, yetişkinler çocukları adına irfan sarayı inşa etmeye girişmemelidir. Ancak çocuğu bu parçalarla yalnız başına da bırakmamalıdırlar. En güzeli; öğrenim sürecinde rol modeli vazifesi görürken, çocuğun kendi irfan sarayının mimarı olmasına izin vermeleridir.
Bu rehberlik prensipleri, görünüşte basit olsa da çocuk yetiştirmede olağanüstü etkiye sahiptir. Ev ahalisinin düzeni, anne babanın oyuncak seçimi, sınıf aktivitelerinin düzenlenmesi gibi şeylerin hepsinin çocuğun öğreniminde kayda değer etkileri söz konusudur. Burada kısaca iki misale örneğe yer vereceğiz. Çocuk odası veya evin tamamı, farklı eşya ve hadiseleri küçük ölçekte temsil edebilir çeşitlilikte oyuncak ve nesneyle donatılmış bir keşif atmosferine sahip olmalıdır. Özellikle araştırmalarının başlangıç safhasında, çocuğa her çeşit materyal, aktivite, oyun ve hobi sunulabilmelidir ki gelecekteki irfan sarayının farklı parçalarını kafasında canlandırması mümkün olabilsin.
Yetişkin bir fert, öğrenilmesi gereken materyali sunarak çocukta merak duygusu hâsıl ederken, öğrenmekten keyif almasına da fırsat tanımalıdır. Bir odada çocuğa yeterli miktarda materyal sunulup kendi başına araştırma yapması için imkân sağlandığı takdirde, öğrenme adına en ideal ortam kurgulanmış demektir. Kendi çıkarımları ve yorumlarına ulaşmasına izin verirken, çocuk, kendi davranışları üzerinde düşünmeye de yönlendirilmelidir. Bu, çocuğun parçaları birbirine ekleyip irfan sarayını genişletmesi ve donatasının en etkili yoludur.
Bu yaklaşımın devamlı ve başarılı bir uygulaması, çocuğun zihninde, düşünme ve öğrenme istikametinde kalıcı bir etkinin yerleşmesini sağlayacaktır. Bu stratejileri tatbik etmeye yönelik her bir gayret, her zaman için öğrenmeye hazır, parlak bir zihnin inşası istikametinde atılmış önemli bir adım demektir.
Kaynak: “Building Knowledge Palaces”, Matt Alley, The Fountain, Sayı: 116, Mart-Nisan 2017.