Makro ve Mikro Organ

Günümüzde, sadece fizikî görünüşleriyle insan gibi hareket eden gelişmiş robotları gördükçe, “Ne kadar da çok insana benziyor”diye hayret ediyoruz. İnsan beyninin fonksiyonlarının çalışmasını henüz tam olarak çözemeyen bilim ve teknolojiye, manevî vasıflardan mahrum robotlar ürettiği için hayran kalmaktayız. Bu tür gelişmeler, muhteşem bir donanıma sahip insan vücudunda keşifler yapılmasına, onun daha detaylı anlaşılmasına da vesile olmaktadır.

  1. asır “Bilişim Çağı” olarak ifade edilse bile harikulade organ ve sistemlerle teçhiz edilmiş bedenimizi sanki yeni tanıyor gibiyiz. Neredeyse 3000 yıllık bir birikimle her gün artan tıbbî bilgilerimize rağmen, Allah’ın (celle celâluhu) muhteşem eseri olan insan bedeni hakkındaki yeni keşifler, hayranlığımızı artırmaya devam etmektedir.

2018 yılında keşfedilen iki yeni organ, bir daha gösterdi ki bilim ve teknoloji geliştikçe Rabbimizin isim ve sıfatlarının tecellisi olan yaratılışın kusursuzluğunu daha iyi anlayacağız. Vücutta yerleştirildikleri bölgenin büyüklüğüne göre “makro organ” ve “mikro organ,” yaptıkları fonksiyona göre de “tampon organ” ve “karargâh organ” olarak adlandırılan bu yeni biyolojik yapılar, birçoğumuzun dikkatini çekmemişti. Çünkü mevcut bilgi birikimimize göre, el, kol, göz, burun, böbrek veya akciğer gibi belirli bir şekle ve açıkça tarif edilebilecek fonksiyonlara sahip yapılara organ denilmektedir. Hep gözümüzün önünde olmasına rağmen bugüne kadar fark edemediğimiz ve bütün vücutta yaygın olan bu kompleks yapı da artık bir organ1olarak görülmektedir.

Makro Organ: İnterstitium

27 Mart 2018 tarihinde, Scientific Reports’da yayımlanan bir makaleye göre, makro organ olarak da adlandırılan “İnterstitium” biraz da tevafuk eseri bulunmuştur. Bir hastanın safra kanalında kanser analizi yapan Mount Sinai Beth Tıp Merkezi doktorları David Corr-Loce ve Petros Benias,interstitiumunfarkına vardı. İnceledikleri dokuların arasında gördükleri boşluklar, yıllardır aynı işi defalarca yapan doktorların çekti. New York Üniversitesi Patoloji Uzmanı Neil Theise’yi de çalışmalara dâhil ederek daha detaylı incelemelerde bulunan bilim insanları, daha önce kullandıkları histolojik metotlarla bir dokuyu incelerken doku arası sıvının çekilip kaybolması sebebiyle interstitiumların gözden kaçtığını anladılar. Daha sonra araştırmaları derinleştiren uzmanlar, bu yapının sadece safra kanalında değil, diğer birçok organda da bulunduğunu keşfettiler.

Hususiyetle derimizin altına yerleştirilmiş, mikro ölçeklerdeki bu bölmeler, aynı zamanda bağırsak, akciğer, damarlar ve kaslar dışındaki neredeyse bütün organ zarlarında da bulunmakta, güçlü ve esnek proteinler vasıtasıyla organların etrafında bir ağ oluşturmaktaydı.İçi sıvı ile dolu hücreler arası boşlukların toplamı olan interstitium, vücudun en büyük organı olarak tanımlandı. Aslında son 150 yıldan beri histoloji ve sitoloji biliminin konusu olan hücreler ve dokuları incelerken dokuların arasını dolduran ve hücrelere bir zemin teşkil ederek destek olan sıvı, tıp dünyası için yeni değildi, fakat yeni bir organ olarak tanımlanması ilk defa gündeme getiriliyordu.

Araştırma ekibi, 12 hastaya ait safra kanallarından alınan biyopsi dokusunu dondurarak, keşfedilen yapının anatomisini korudu ve inceledi. Bu organın var oluş sebeplerinden birisi, darbe emici özelliği ile arabanın tamponu gibi etrafını çevirdiği organları korumaktı. Kapladığı hacim olarak da vücudun en büyük organı unvanını alan bu yapı sâyesinde; düştüğümüzde, bir yere çarpınca veya darbeye maruz kalındığımızda, doku ve iç organlara iletilen zarar en düşük seviyede kalır. Mikroskop özelliği olan bir endoskopik kamera2kullanılarak, bütün vücuda yayılmış bu organın hacminin, yetişkin bir insanda yaklaşık on litre olduğu tespit edildi.

Daha sonra interstitiumun vücudun bağışıklık sisteminin en önemli kısmı olan lenf bezlerinin yapısında da olduğunu ve kanser hücrelerinin interstitium vasıtasıyla lenfatik sisteme girdiği fark edildi. Bu durumda interstitium, kanser hücrelerinin vücuda yayılmasında bir geçit veya iletim zemini rolü oynamaktaydı. Bir benzetme ile anlatırsak, bu organ; balıkların içinde yaşadığı su, bizim içinde yaşadığımız hava, ağaçların köklerini saran toprak gibi bir ortamdır. Hücreleri çeviren ve onların oturduğu zemine yayılan bu sıvı içinde, vücut biyokimyasına ait her türlü madde alışverişi, gerektiği miktar ve ölçüler içinde ayarlanarak hücrelere iyi bir ortam sağlanır, ayrıca bu sıvı yastığı içinde yerleşmiş hücrelere gelebilecek sert mekanik tesirler yumuşatılarak soğurulur.

Intersititiumun yeni hususiyetleri anlaşıldıkça, kanserle mücadelede ve vücuttaki hücreler arası haberleşmeyi anlama konusunda önemli mesafeler alınacağı tahmin edilmektedir.

Mikro Organ

Subkapsüler Proliferatif Odaklar (Kapsül Altı Çoğalma Merkezleri)

Bağışıklık sisteminin en önemli kısımlarından biri, kendi hafızasına sahip olmasıdır. Bağışıklık sisteminin hücreleri, bir kişinin daha önce temas ettiği enfeksiyonları hatırlayabilmekte ve bu enfeksiyon yayılmadan önce bununla savaşmaktadır. Enfeksiyona bağlı olarak, bağışıklık sisteminin hafızaya dayanarak ne kadar hızlı tepki verdiği değişkenlik gösterebilir, ancak genellikle oldukça hızlı bir şekilde olur. Bazı bakterilerin birkaç saniye içinde ne kadar çoğaldığını göz önünde bulundurursak, enfeksiyonun bütün vücuda yayılmasını engellemek için hızlı bir tepki verilmelidir.

Garvan Tıbbi Araştırma EnstitüsündenProfesör Tri Phan,“Bu yüzden aşılar çok önemlidir. Aşılama, bağışıklık sistemini eğitir, böylece bir enfeksiyon tekrar ortaya çıktığında antikorlar çok hızlı bir şekilde yapılabilir. Şimdiye kadar bunun nasıl ve nerede olduğunu bilmiyorduk” diyerekenfeksiyon döneminde lenf düğümlerinde ortaya çıkan bir “mikro-organ”olan subkapsüler proliferatif odakları (SPF) keşfettiler. Lenf düğümlerinin ve lenfoid organlar olarak isimlendirilen, bademcikler, timüs, dalak gibi yapıların etrafı bağ dokusundan koruyucu bir kapsül ile çevrilmiştir. Bu kapsülün sadece lenf düğümlerine mekanik destek olarak sardığı ve koruduğu düşünülüyordu. Fakat son yapılan araştırmalar, bu kapsülün altında yer alan bazı alanlarda, vücuda girmiş zararlı organizmalarla daha önceki karşılaşmayı hatırlayıp alarma geçen hücrelerin toplandığını gösterdi. Kapsülün altında bulunan bu ana hücreler, istilacı türlere nasıl saldırılacağı hakkında bilgi taşıyan hafıza B hücreleridir. Hafıza B hücreleri ayrıca antikor ürettikleri için önemli olan plazma hücrelerine çoğalırlar. Bu sebepten, vücudumuzda bir enfeksiyon yeniden ortaya çıktığında, kapsül altındaki çoğalma odakları hızlı hareket ederek enfeksiyonun yayılmasını önlemek için ilk müdafaa cephesini teşkil ederler.

Peki, bunun aşılarla ilgisi nedir? Aşıların hedefi, vücuda zararlı bir organizmanın zayıflatılmış formunu tanıtarak bir bağışıklık cevabı olarak hafızaya kaydedilmesi için harekete geçirmektir. Vücut ileride bu bakterilerle tekrar temasa geçerse, bağışıklık sistemi bununla nasıl savaşılacağını hatırlayacaktır. Bu kapsül altı odakların keşfiyle bu merkezlerin, hafıza B hücrelerinin yuvası konumunda olduğu anlaşıldı. Bilim insanları, hafıza B hücrelerinin bu yuvalardaki gelişme ve eğitim süreçlerini ortaya çıkarabilirlerse, bağışıklık sisteminin hafızasını daha da hızlı ve verimli geliştiren aşılar üretebilirler.

Bu yapılarının daha önce fark edilemeyişinin sebebi, çok ince olmalarına ve geçici bir süreyle ortaya çıkıp kaybolmalarına bağlanmaktadır. 22 Ağustos 2018’de Natura Communications’da “Hafıza B Hücreleri Lenf Düğümlerindeki Proliferatif Merkezde Aktif Hale Getiriliyor”isimli makale ile tanıtılan “kapsül altı çoğalma merkezleri” bazı otoriteler tarafından “mikro organ” olarak tanımlanmaktadır.Bu yeni organla alakalı tespitlere göre, enfeksiyon ile savaşan bağışıklık sistemimiz şimdikinden daha uzun sürede harekete geçseydi, ölürdük. Bu mücadelede her dakika çok önemlidir. Lenf düğümü3kapsüllerinin altındaki hafıza hücresi üreten bu mükemmel merkezler, enfeksiyon sırasında her 20–30 dakikada bir sayısını ikiye katlayarak çoğalabilen bakterilerle savaşmaktadır.

Yaklaşık 400 senedir mikroskopla çalışılmasına rağmen, yaratılışından beri vücudumuzda bulunan bu merkezler, ancak mikroskop teknolojisinin zirvelere çıktığı günümüzde fark edilebilmiştir.

Bağırsak boşluğu, derimiz ve vücudun diğer giriş yolları başta olmak üzere, birçok vücut bölgesine yayılmış trilyonlarca bakteri, niçin bizi her zaman hasta etmiyor? Bunların bir kısmı zaten koruyucu ve faydalı olmasına rağmen, bir kısmı patojen (hastalık yapıcı) konumuna ne zaman geçmektedir? İşte bu soruların cevabı da bu kapsül altındaki hafıza B hücresi üretim odaklarıyla ilgilidir. Bağışıklık sistemimiz herhangi bir sebepten (stres, uykusuzluk ve yetersiz beslenme gibi) zayıfladığında, bu bakteriler hastalanmamıza sebep olurlar. İşte lenf düğümlerini saran kapsül altında bulunan bu mikro organcıklar, enfeksiyonlarla en hızlı bir şekilde savaşabilecek şekilde, sonsuz bir ilim ve kudretle, en stratejik yerlere konulmuş, lenf düğümleri de mikropların saldıracağı muhtemel noktalara yerleştirilmiştir. Neticede muhteşem bir âlem olan vücut sarayımıza olan hayranlığı artıran bu keşifler, bir kere daha “Bu harikulade bir yaratılıştır, tesadüfe yer yoktur” dedirtmiştir.

Anlaşılıyor ki anatomi ve histoloji kitapları bu bilgiler ışığında yeniden yazılacak, organ ve doku tanımları da yeniden yapılacaktır.

Dipnotlar

  1. Organ: Dokuların bir araya gelerek anatomik ve fonksiyonel bir bütün oluşturduğu, belirli bir görev yapan ve sınırları belirlenmiş vücut bölümüdür.
  2. Eşodaklı lazer endomikroskopi.
  3. Lenf Düğümleri: Lenf sisteminin bir parçası olan birçok hücre çeşidini içeren bir organ yapısıdır. Lenf düğümleri, vücudun her yerinde bulunur ve beyaz kan hücrelerinin görevini görürler. Bu yüzden bağışıklık sisteminin aksaksız işlemesinde önemli rol oynarlar.

Kaynaklar

 

Claire Maldarelli, “Scientists found a new organ, but it might not be what you’re expecting”, Popular Science, 3 Nisan 2018.
İrfan Yılmaz, Organların Dilinden, İstanbul: Altınburç Yayınları, 2012.
Şeyda Culfa, “Vücudumuzun hâlâ gizemlerle dolu olduğuna yönelik bir hatırlatma”,Popular Science Türkiye, 31 Ağustos 2018.

tr.wikipedia.org
www.iflscience.com/health-and-medicine/newly-discovered-microorgan-helps-explain-how-vaccine…
www.nature.com/articles/s41598-018-23062-6

Bu yazıyı paylaş