Yaşlar akar yıllardır o sımsıcak yüzünden
Bir abide gibisin bugün dertten hüzünden
Yürürsün adım adım bir kutlunun izinden
Yiğidim öz yurdunda seni sürgünde gördüm
Eğri dallarda halsiz bir o kadar yorgunsun
Birikmiş sular kadar belki daha durgunsun
Solmayan pörsümeyen bir sevdaya vurgunsun
Yiğidim öz yurdunda seni gurbette gördüm
Kinlerin nefretlerin arkası kesilmedi
Habil’e kan kusturan Kabiller eksilmedi
Modern Ebucehiller sana rahat vermedi
Yiğidim öz yurdunda seni sürgünde gördüm
Sıcak yuva demedin cephede ömür sürdün
Ne iltifat bekledin ne de gün yüzü gördün
Davanı ilmek ilmek bir koza gibi ördün
Yiğidim öz yurdunda seni gurbette gördüm
Sevgilinin izinde dolaşırsın dünyayı
Aklına getirmezsin hizmet varken sılayı
Tersiyle ellerinin ittin köşkü sarayı
Yiğidim öz yurdunda seni sürgünde gördüm
Görsen de vefasızlık bir takım nadanlardan
Kardeş olalım dedin bıkmadan usanmadan
Hep kıyamda yaşadın yatağa baş koymadan
Yiğidim öz yurdunda seni gurbette gördüm
Ödül koydu başına hayalet heykelleri
Kobralardan zehirli mızrak gibi dilleri
Sevgi çiçekleriyle doldurdu hücreleri
Yiğidim öz yurdunda seni sürgünde gördüm
Dönmedin Hak yolundan dünya çıksa karşına
Rabbinin huzurunda boğuldun gözyaşına
Acıyı ızdırabı katık yaptın aşına
Yiğidim öz yurdunda seni gurbette gördüm
Ne yapsalar boşuna ölümü öldürene
Cennet yamaçlarında hayatını sürene
Ne mutlu Azrail’i gördüğünde gülene
Yiğidim öz yurdunda seni sürgünde gördüm
Büyüklerin çilesi büyüklere has olur
Kaybettiği dünyalık nadanlara yas olur
Kiminin vicdanı pak kimindeyse pas olur
Yiğidim öz yurdunda seni gurbette gördüm