Harikulade İlham Yuvaları

İnsanların olduğu gibi hayvanların da temel ihtiyaçlarından biri korunaklı bir yuvadır. İnsanoğlu barınma, dinlenme ve çalışma gibi ihtiyaçlarını yerine getirmek için, eğitim alarak, tecrübelerini paylaşarak ve farklı teknolojileri kullanarak binalar inşa eder. Depreme dayanıklı, sağlığa uygun ve sosyal hayata elverişli mekânlar bu şekilde bina edilir. Mimarlık, İç Mekân Tasarımı, Şehir Planlaması ve Çevre Mühendisliği gibi akademik bölümler, insanın bu rahat ve kullanışlı mekân ihtiyacından kurulmuştur.

Akıl, şuur ve ilim sahibi insanoğlu, ihtiyacını binlerce yıllık tecrübeyle karşılarken hayvanlar bu işleri nasıl yapıyor? Neticede birçok hayvan türünün, ihtiyaçlarına ve yaşadığı bölge şartlarına uygun, farklı yuvalar inşa ettiğini görüyoruz. Hayvan davranışlarını inceleyen bilim insanları bu konuda hayretlerini gizleyemiyorlar. Arılar ve karıncalar gibi küçük ve toplu yaşayan hayvanlar (sosyal böcekler) için bu yuvalar, genellikle bir çift için değil, yüzlerce, bazen binlerce hayvan için yapılır ve evden daha ziyade bir apartman veya site gibidir.

Hayvanlar yuva yapma işini öğrenmezler; bahsedilen bütün hususiyetlerle donanımlı olarak dünyaya gelirler. Evrimcilerin “içgüdü” olarak tarif ettikleri, fakat mahiyetini izah edemedikleri bu özellik, “sevk-i ilâhî” ismini verdiğimiz, Allah’ın (celle celâluhu) sonsuz ilim ve kudretiyle hayvanlara ilham ettiği bir davranışlar bütünüdür. Aşağıdaki âyet meali, bu konuda çok açık bir beyan olarak bütün hayvan davranışları için bir misaldir: “Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: ‘Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin.’”(Nahl, 16/68). Bu âyetin bir mânâsını, her bir hayvan türünün akıllı ve şuurluymuş gibi yaptığı bütün faaliyetler için düşünebiliriz.

Arılar

Bal arıları bu ilhamla muhteşem özellikleri olan yuvalarını, yani peteklerini, salgıladıkları özel bir kimyevî terkip olan balmumu ile yaparlar. Bal depolama ve yavrularını barındırma yeri olan peteklerin gözeleri, en az malzemeyle maksimum hacim elde edilebilecek ve birbirini tamamlayacak şekilde, simetrik altıgen prizmalar şeklindedir. Peteklerin hazırlanmasında, balın akmaması için her bir gözenek ağzının 13 derecelik açı ile eğimli yapılması gibi harika bir hesaplama vardır. Farklı arılar tarafından yapılan gözelerin boylarının ve kenar uzunluklarının eşit olması, bu ilhamın aynı Zât’tan (celle celâluhu) geldiğini ve mükemmel bir şekilde uygulandığını göstermektedir.[1]

Yaban arıları da yavrularının barınması için yine içinde gözeler olan, bal arılarınınkine göre düzensiz de olsa petekler inşa eder. Genelde tavana asılı lamba şeklinde olan peteklerin dışı lahana gibi kat kat sarmalanmıştır. Arıların giriş çıkış yapabilmesi, havalandırma ve sıcaklık ayarı için uç tarafı açık bırakılan yuvanın içinde petekler vardır. Çamur, kil ve kâğıt gibi materyallerden yapılan yaban arılarının yuvasındaki sanat, bal arılarınkinden farklıdır. Bu malzemeler, yine arıların ürettikleri salyayla karıştırılarak yuvanın inşasında kullanılabilecek hâle getirilir. Bu açıdan, elyafa yapıştırıcı ilave edilerek kâğıt yapma sanatını yaban arıları, bizden binlerce yıl önce uygulamaya koymuşlar diyebiliriz.[2]

Termitler

Boyları bir iki santimetre olan termitler, toprak ve ağaçtan yaptıkları, yüksekliği 6, genişliği ise 12 metreyi bulan, muhteşem bir şehri andıran kulelerde yaşarlar. Bu şehirciklerde iklimlendirme ve havalandırma sisteminin yanında kraliçe odası, kuluçka odası ve çocuk odası gibi odalar bulunur. Termitlerde görev paylaşımı vardır. Mesela yuvada bir hasar meydana gelirse, nöbetçiler tarafından hemen uyarı verilerek asker termitlerin olay yerine intikali sağlanır. Çalışmaya başlayan işçi termitler ise bir an önce yıkılan yerleri tamir eder.[3]

Kutup Ayıları

Doğduklarında tüysüz ve çok küçük olan, savunmasız ve bakıma muhtaç kutup ayıları bir yuvaya ihtiyaç duyar. Kar yığınlarının altına genellikle dişi ayılar tarafından yapılan yuvalarda şahane bir işçilik vardır. Yuva, yaklaşık iki metre tünel, yarım metre genişlik ve yarım metre yükseklikteki odadan meydana gelir. Genellikle birden fazla odanın bulunduğu yuvalarda, odalar ana girişten daha yüksekte inşa edilerek sıcak havanın dışarı çıkması yavaşlatılır. Kış boyunca yağan kar yuvayı iyice kapatır. Sadece hava girecek kadar boşluk bırakılır. İki metreye varan tavan kalınlığı, yuvadaki ısının sabit kalmasına sebep olan başlıca faktördür. Dışarıda hava -30 santigrat derece iken içerde 2–3 derecedir.[4] Kalın kürk ve deri altı yağ tabakası da bu sıcaklıkta hayatta kalmak için yeterlidir.

Balıklar

Bazı tatlı su balıkları, yumurtalarının korunması ve yavruların büyümesi için yuva yapar. Erkek dikence balıklarının yuvasının harika bir işçilikle hazırlanışı dikkat çekicidir. Yuva aslında dişi dikence balıkların yumurtasını bırakması için yapılır. Su bitkilerinin parçalarını, salgıladıkları bir sıvı ile birleştiren bu balıklar, önce sağlam bir malzeme hazırlar. Bu materyalden yaptığı yığınlara sürtünerek düzgün bir şekil ve ortasında bir tünel oluşturur. Daha sonra dişiler tarafından buraya bırakılan yumurtaları dölleyerek çatlamalarını bekler. Yavrular bir süre burada beslenir ve hayata hazır hâle gelene kadar muhafaza edilir.[5]

Kunduzlar

Göl ve akarsu kenarlarında yaşayan kunduzlar da usta birer mimardır. Yuvalarını kurdukları barajların içine yaparlar. Keskin ön dişleriyle ağaç kabuklarını soyan ve küçük ağaçları parçalayan kunduzlar, su kenarlarında kuracakları baraj için malzeme hazırlar. Baraj yapımında dal, kabuk, ağaç parçaları, çamur ve taşları kullanırlar. Baraj temeline büyük parçaları, etrafına ise dal ve çalıları yerleştiren bu “mühendisler”, çamur ve kuru otlarla da duvar örer. Barajın içine yapılan yuvanın girişini ancak su içinden geçilerek ulaşılabilecek şekilde yaparlar; böylece yavrularını tehlikelerden korurlar.[6]

Kuşlar

Yuvalar arasında en fazla ilgi çekenler, kuşların yaptığı yuvalarıdır. Her bir kuş türü kendine uygun yuvasını mâhir bir şekilde hazırlar. Yaklaşık 9800 türü bulunan kuşların büyük çoğunluğu yuva yapar ve bu yuvaların bazısı birbirine kısmen benzese de uzman birisi her kuşun yuvasını ayırabilir. Bazı kuşlar ise, diğerlerinden farklı bir İlahî sevke mazhar olarak değişik malzemeler kullanıp daha özel yuvalar yaparlar.

Kırlangıçlar

Kırlangıçlar yuvalarını çatı kenarları, köprü bacakları ve mağara gibi ulaşılması ve görülmesi zor yerlere yaparlar. Mesela Güney Amerika’da yaşayan bulut kırlangıçları yuvalarını şelalelerin arkasındaki kayalıklara kurar. Böylelikle yırtıcı kuşlar şelaleyi geçemez ve yumurta ve yavrulara zarar veremez. Küçük ve çok hızlı olan bu kırlangıçlar, tonlarca suyun arasından girip çıkabilmektedir. Hint Okyanusu kıyısında yaşayan bir başka tür ise yuvasını mağaralara yapar. Sürekli dalgaların olduğu mağaralara başka hayvanlar giremez. Bu kuşlar yuvalarını dalgaların çarptığı seviyenin üstüne inşa eder.

Terzi Kuşları

Gagası dikiş iğnesi gibi olan Hindistan terzi kuşları, iplik olarak örümcek ağı, pamuk ve ağaç kabuklarından elde ettiği lifleri kullanır. Bu kuşlar büyük yapraklı ağaçlara yuva yapar. Genellikle yan yana olan yaprakları birbirine dikerek, bazen de tek yaprağın uçlarını birleştirerek oluşturduğu keseyi çimlerle doldurarak şahane bir yuva hazırlar. Bu işlemi yaparken gagasıyla yaprak kenarlarında delikler açar ve daha önceden hazırlamış olduğu ipleri bu deliklerden geçirerek düğümler atar.[7]

Dokumacı Kuşlar

Kuş yuvaları arasında en çok dikkat çeken yuvalar, “dokumacı kuşlar” tarafından kurulur. Bu kuşlar ip olarak genellikle bitki liflerini, saplarını ve yaprakları kullanır. Kuşlar özellikle taze yaprakları seçer. Uzun uzun dilimlenen yapraklardan ve zaten ip şeklinde olan yaprak damarlarından da dikiş için istifade eder. Yapım aşamasına çatallı bir dal seçerek başlayan bu kuşlar, ilk önce yuvanın girişi olacak yeri çember şeklinde ve girişin aşağıdan yukarı doğru olacağı biçimde yaparlar. Daha sonra ip olarak kullandıkları malzemeleri bir hasır gibi dokuyarak yan ve üst kısımları tamamlarlar. Lifleri çatala dolayarak yaptıkları düğümler gerçekten muhteşem bir dokuma işlemidir. Dokuma esnasında atılan düğümler ne çok gevşek ne de çok gergin olmalıdır. Yuvanın girişinin aşağıda olması ve aşağı doğru sarkık şekilde durması, ağaca tırmanabilecek yılan gibi düşmanlardan korunmak için yerinde bir yöntemdir. Yuvanın bu şekilde tamamlanabilmesi için kuşlar genellikle yuva içinden ve baş aşağı şekilde çalışır. Bu yuvalar o kadar sağlam yapılır ki uzun yıllar kullanılabilir.[8]

Bazı hayvanlar sabit yuvalar yaparken sürüngenler (kaplumbağa, kertenkele, yılan ve timsah) sabit yuva yapmazlar. Üreme zamanı geldiğinde, yumurtalarını kuluçka müddetince koruyabilecek ve sıcak tutabilecek kumlu zeminlere gömerler. Yavrular çıktıktan sonra ortada yuva diye bir şey kalmaz. Asıl olan neslin devamı olduğu için her canlıya neslini idame ettirecek davranışlar ilham edilir ve bu durum milyonlarca senedir, hiç değişmeden devam etmektedir. Dolayısıyla hayvanların yuva yapması, evrimle öğrenilecek bir davranış değildir.

Hayvan davranışlarıyla ilgili olarak Bediüzzaman Hazretleri şu hakikatlere dikkat çeker: “Evet insaniyet, iman ile insaniyet olduğunu insan ile hayvanın dünyaya gelişindeki farkları gösterir. Çünkü hayvan dünyaya geldiği vakit âdeta başka bir âlemde tekemmül etmiş gibi istidadına göre mükemmel olarak gelir, yani gönderilir. Ya iki saatte ya iki günde veya iki ayda, bütün şerait-i hayâtiyesini ve kâinatla olan münasebetini ve kavanin-i hayatını öğrenir, meleke sahibi olur. İnsanın yirmi senede kazandığı iktidar-ı hayatiyeyi ve meleke-i ameliyeyi, yirmi günde serçe ve arı gibi bir hayvan tahsil eder, yani ona ilham olunur.”[9]

Dipnotlar

[1] Dr. Özlem Kılıç Ekici, “Arım, Balım, Peteğim”, Bilim ve Teknik, Ocak 2014, s. 63.

[2] “Wood Pulp”, www.npshistory.com/publications/usfs/what-forests-give/sec4.htm

[3] Nuh Özdin, “Termitlerde Emeklilik Var mı?”, Sızıntı, Mart 2014.

[4] “Polar Bears”, portals.iucn.org/library/node/5857

[5] “Reproduction”, www.britannica.com/animal/scorpaeniform/Reproduction#ref1043773

[6] Dr. Tuba Sarıgül, “Tasarımcı ve Mühendis Hayvanlar”, TÜBİTAK Bilim Genç, 5/10/2018, bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/tasarimci-ve-muhendis-hayvanlar

[7] “Tailorbird”, www.britannica.com/animal/tailorbird

[8] “Weaver”, www.britannica.com/animal/weaver-bird

[9] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 336.

Bu yazıyı paylaş