Sosyal medyada fertler, yakın çevrelerine veya umuma açık şekilde, çok sayıda görüntü ve ses kaydı paylaşmakta, bu içeriklerde çocukların sıkça yer aldığı dikkat çekmektedir. Yaşanan olumsuz gelişmeler, konunun uzmanlarını harekete geçirmiş, çocukların haklarını korumak ve tedbir almak maksadıyla çok sayıda çalışma yapılmış ve sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Çocuk Hakları Evrensel Sözleşmesine istinaden, hemen hemen bütün ülkelerde geçerli kanunlara göre, 18 yaş altı her fert “çocuk” olarak kabul edilir.[1] Çocuğun bedenî, zihnî, hissî, sosyal ve ahlakî bakımdan sağlıklı ve normal biçimde gelişebilmesi için hukuk kuralları ile korunan yararlarına da “çocuk hakları” denilmektedir.[2]
Sosyal medya ve çocuk hakları ihlalleri konusunda yapılan çalışmaların ortak sonuçlarından biri şudur: Çocukların özel an ve alanlarına ait görüntüleri içeren paylaşımlar, onların mahremiyetini ihlal ederek onları istismar tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Unutulmamalıdır ki çocuklarına ait içerik paylaşımıyla ilgili bütün sorumluluk, ebeveynlere aittir ve bu bilgiler başkaları tarafından kaydedilip saklanabilir ve kullanılabilir. Ebeveynlerin paylaşım yaptıkları çocukları adına açtıkları hesaplar ise çocuk istismarcıları için bulunmaz bir fırsattır!
Amerikan Psikoloji Derneği, çocuk istismarını; ebeveynin, bakıcının veya başka bir kişinin, bir çocuğa ciddi fizikî veya hissî zarar vermesi, cinsel taciz veya kötüye kullanım sonucu çocukta ciddi bir zarar riskine sebep olan bir eylem veya eylemsizlik durumu olarak tanımlar.[3] Çocuk istismarının gerçekleştiği veya gerçekleşme potansiyelinin bulunduğu durumlara karşı, hak ve mahremiyetlerin muhafazası için, çocuklarımızın haklarının neler olduğunu ve ihlali hâlinde bizleri bekleyen riskleri bilmek çok mühimdir.
Çocuk istismarı konusunda çok sayıda yaşanmış vakanın olduğu, yapılan çalışmalarla gün yüzüne çıkarılmaktadır. Bu çalışmalardan biri, maalesef çocuk istismarının çoğunlukla aileye yakın kişiler tarafından gerçekleştirildiğini, sadece yakın çevre ile içerik paylaşımı yapmanın bu riski engelleyemediğini göstermiştir.[4]Washington’da bulunan Gelişme ve Hürriyet Vakfının (PFF) bir araştırmasına göre, 15–17 yaş aralığındaki çocuklar, sanal ortamda cinsel istismara en çok maruz kalan yaş grubudur.[5] Diğer bir araştırmada, çocukların %30’unun internette bir yabancıyla karşılaştığını ve bunların %8’inin gerçek hayatta o kişilerle bir araya geldiğini, ebeveynlerin %28’inin bu durumdan haberdar olduğunu, %11’inin farkında olmadığını, %61’inin ise çocuklarının bir yabancıyla buluşmadığını düşündüğünü göstermiştir.[6]
Güncel veriler, son 10 yılda çocuk istismar vakalarının %700 arttığını ve 300 binden fazla hadisenin kayıtlara geçtiğini göstermektedir.[7] İnsan Hakları Derneğinin 2016 yılındaki raporunda, dünyada cinsel suçların %46’sının çocuklara yönelik işlendiği, Türkiye’nin bu konuda üçüncü sırada yer aldığı belirtilmiştir.[8] Sosyal medya platformlarının son 20 yılda giderek daha popüler olması, bu tür suçların artmasında rol oynamaktadır.
Yetişkinler kadar çocukların da hassasiyetle korunması gereken mahremiyet hakkı, özel hayatı dış müdahalelerden uzak tutmak ve kişiye mahsus kalmasını sağlamak demektir.[9] Kişinin sahip olduğu değerlerin, başkaları tarafından kullanmasına, yorumlamasına ve izlemesine imkân verecek bir şekilde dolaşımda olması veya başkalarına şuurlu veya şuursuz bir şekilde sunulması, “mahremiyet ihlali” olarak değerlendirilir.5
Sıradan bir bebek ve çocuk bakımına ait içerik paylaşımlarının yapıldığı bir grup sosyal medya hesabının incelendiği bir çalışmada, ebeveynlerin yarıdan fazlasının çocuklarını utandırıcı bilgiler, yarıya yakınının çocuklarının bulundukları yeri ve zamanı açığa vuran malumat, dörtte bire yakınının da uygunsuz fotoğraflar paylaştıkları tespit edilmiştir.[10] Başka bir çalışma, ebeveynlerin sosyal medya paylaşım içeriklerini takip ederek çocukların isim, adres, yaş, doğum günü ve hatta inanç bilgilerine ulaşılabildiğini ortaya koymuştur.[11]Bu çalışma sonuçları, çocukların mahremiyet alanlarının, hatta güvenliklerinin, ebeveynler tarafından kolaylıkla ihlal edilebildiğini göstermektedir.
Zihnî ve bedenî sağlık problemleri olan çocukların ebeveynleri, benzer durumdaki çocuklar hakkındaki paylaşımlardan çocukları yararına istifade edebilmek ve yardımlaşma maksadı ile çocuklarına ait korunması gereken bilgi ve kayıtları rahatlıkla paylaşabilmektedir. O gün için hasta olan çocuklar, yetişkin olduklarında iyileşmiş olsalar bile, geçmişe ait bilgilere hâlâ ulaşılabiliyor olduğunu bilmek, onlar için rahatsızlık verici bir durumdur.
Çocuklarının fotoğraflarının paylaşılması konusunda uzmanlar, anne babaların net bir fikre sahip olmadıklarını, hatta bu konuda toplumun ikiye bölündüğü düşünmektedir.[12] Son yıllarda annelik kavramına ait algıların değiştiği ve sosyal faktörlerin annelerin düşünce ve davranışlarını etkilediği açıktır. Sosyal medyanın popüler hesaplarından “Blog Yazarı Anneler” ve “Instagram Anneleri”nin incelendiği bir çalışmada, annelerin, bebeklerinin büyüme safhaları hakkında günlük tutmak, yakın çevreyle iletişimde kalmak, anne olma sevincini paylaşmak ve izolasyon duygusunun üstesinden gelmek gibi sebeplerle bu hesapları açtıkları görülmüştür.[13]Ancak bu hesaplar, anne ve babalar tarafından para kazanma vesilesi olarak da sıklıkla kullanılabilmektedir.Bu annelerin, çocuklarını birer moda ikonu veya model hâline getirmeye başlamaları ile çocuk hakları ihlalleri konusu dikkat çekmeye ve tartışılmaya başlanmıştır.
Çocuk Psikolojisi ve Hukuk
Çocukların mahremiyet alanlarına ait bilgi ve görüntülerin paylaşılması, psikolojik ve hukukî sorunları beraberinde getirebilir.
Ergenlik dönemi ile birlikte bağımsız hareket etme duygusu ve arkadaş ortamında yer edinme arzusuyla çocuklar ailelerinin her an yanlarında olmalarından kaçınırlar. Kimliklerini bulma, çevre edinme ve kabul görme gibi sıkıntılı süreçlerinde, bebeklik ve çocukluk dönemlerine ait fotoğraflarına başkaları tarafından erişilebiliyor olması, geçmişte fotoğrafın altına yapılmış “Bebeğim”, “Minik kuzum”, “Uğur böceğim” gibi yorumlar, çocukların arkadaşlarının gözünde küçük düştüklerini hissetmelerine, arkadaşları tarafından çeşitli yakıştırmalara maruz kalmalarına ve ailelerine öfke duymalarına sebep olabilir.
Paylaşımlar vesilesi ile gördükleri fazla ilginin normal olduğunu zanneden çocuklar, sürekli bir onaylanma ve beğenilme beklentisine girebilir ve bu durum narsisizm, paranoya, depresyon ve anksiyete gibi sorunlara yol açabilir.[14]
Sosyal medya, insanların birbirlerini her an takip edebildikleri, istedikleri bilgiye kolayca ulaşabildikleri bir platformdur. Okul karneleri, ikamet edilen şehir, adres bilgileri, aile üyelerine ait bilgiler ve ailece bulunulan mekânları paylaşmak, birçok riski beraberinde getirebilir. Bu tür bilgilerin paylaşılması, art niyetli kişilerin hedefi hâline gelmeyi kolaylaştırır.[15] Maalesef bu art niyetli kişilerin hedefinde en çok çocuklar vardır.
Sosyal medyadaki elverişli şartlar sebebiyle istismarcılar sanal âlemde kol gezmektedir. 2018 yılında Facebook’ta küçük kız çocuklarının fotoğraflarını istismar maksadıyla paylaşan bir sayfa gündeme gelmiş ve bu sayfanın yaklaşık bin kişi tarafından beğenildiği kayıtlara geçmiştir.[16] Bu istismar sitelerine olan ilgi sanılanın üzerindedir.
Aile üyeleri ile yapılan geziler ve aktivitelerin yer aldığı paylaşımlar da sıkça göze çarpmaktadır. Bu görüntüler, takipçilerde farklı algılar oluşturarak yetersizlik, kıskançlık, mutsuzluk, kaygı ve öfke gibi duyguları pekiştirebilir, toplumda sahte bir iyilik hâline sebebiyet verebilir.
Sosyal medya, fertlerin “sosyal kimlik” olarak tanımlanabilen ideal kimliklerini oluşturabildikleri ve sunabildikleri bir ortam sağlar. Ancak bu durum, kişilerin gerçek kimliklerinden uzaklaşmasına ve yabancılaşmasına sebep olabilmekte, gerçek ve sanal kimliklerin çatışmasına yol açabilmektedir.
İyi niyetli yardımlaşma, fikir alışverişi, bilgilendirme ve bir araya gelme maksatları ile başlayan paylaşımlar, bazen tartışma ve kavgalara dönüşebilmekte ve bu tür vakalar, zaman zaman adlî makamlara yansıyabilmektedir. Ancak sosyal medyadaki kavgalar, gündelik hayattan farklı olarak, bütün dünyaya açık bir ortamda gerçekleşmektedir. Yaşanan sorunlar tatlıya bağlansa bile kayıtlarda olduğu sürece, bir çocuğun hayatının önemli bir anında karşısına çıkabilir ve istenilmeyen sonuçlara yol açabilir.
Fransa, 2016 yılında, fotoğrafları paylaşılan çocukların, ailelerine dava açma hakkına sahip oldukları ve yasaların çocukları destekleyici nitelikte olduğu konusunda ebeveynleri uyarmıştır. İnternet kanunları ve internet etiği uzmanı Eric Delcroix de aynı dönemde, “Çocuklar birkaç yıl içinde, ebeveynlerini çocukluk fotoğraflarını internette paylaştıkları için rahatlıkla mahkemeye verebilirler.” açıklamasında bulunmuştur. İtalya’da kendi rızası olmadan sosyal medyada fotoğraflarını paylaşan annesine dava açan 16 yaşındaki genç, açtığı davayı kazanmış, mahkeme annenin bütün fotoğrafları silmesine ve tekrar fotoğraf paylaştığı takdirde 10 bin avro para cezası ödemesine karar vermiştir.[17]
Bugünün çocuklarının maruz kaldığı acı tecrübelerden yararlanılarak gelecek nesiller için muhtemelen daha güvenli sosyal medya politikaları geliştirilecektir. Günümüz gençleri ise bu olumsuz şartlar altında yetişkinliğe giren ilk nesil olacaktır.[18] Unutulmamalıdır ki bahsettiğimiz çocuk hakları ihlallerinin, hukuk nezdinde çocuğun velayetinin alınmasından, hapis ve para cezasına kadar yaptırımları vardır.
Hak, insanı koruyan bir unsurdur. Sadece anne babaların değil çocukların da hakları vardır. Öncelikle bu hakları bize Rabbimiz vermiştir. İslam dini, mahremiyetin muhafazasına büyük önem verir. Ev içindeki mahremiyet de dâhil olmak üzere bu konuda vazedilen birtakım prensipler, ferdî hakların ve ahlakî seviyenin korunmasına imkân sağlar. Çocuk hakları, çocuğun doğumundan önce başlar. Belli bir olgunluk seviyesine gelene kadar bu hakların korunması görevi, çocukların ilk emanetçileri olan anne ve babalara verilmiştir.
Dipnotlar
[1] Çocuk Haklarına Dair Sözleşme: www.unicef.org/turkey/çocuk-haklarına-dair-sözleşme
[2] E. Akyüz. Çocuk Hukuku. Ankara: Pegem Akademi, 2010.
[3] S. Duygulu. “Sosyal Medyada Çocuk Fotoğrafı Paylaşımlarının Mahremiyet İhlali ve Çocuk İstismarı Açısından Değerlendirilmesi”, TRT Akademi, Temmuz 2019, Cilt 4, Sayı 8, s. 433.
[4] “Çocuk İstismarına Hayır”, 11 Aralık 2017, pedagojider.com/sosyal-medyada-cocuk-istismarina-hayir/
[5] Duygulu, a.g.e., s. 442.
[6] M. Alikaşifoğlu. “İnternet Kullanımı ve Çocuk ve Ergen Sağlığı”, Türk Pediatri Kurumu, www.tbmm.gov.tr/arastirma_komisyonlari.cocuk-Ergen-sagligi.pdf
[7] “Çocuk İstismarında Tüyler Ürperten Veriler”, www.gercekgundem.com/siyaset/1019/cocuk-istismarinda-tuyler-urpeten-veriler
[8] “İHD: Türkiye, Cinsel İstismarda 3. Sırada, 16 Yılda 440 Bin Çocuk Doğum Yaptı”, 10 Haziran 2018, tr.sputniknews.com/20180610/ihd-turkiye-cinsel-istismar-cocuk-dogum-1033803155.html
[9] M. Yüksel. “Mahremiyet Hakkına ve Bireysel Özgürlüklere Felsefi Yaklaşımlar”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2003, 64(1), 5–11.
[10] “Parents on Social Media: Likes and Dislikes of Sharenting”, 16 Mart 2015, Mott Poll Report, C.S. Mott Children’s Hospital, 23(2).
[11] T. Minkus ve ark. “Children Seen But Not Heard: When Parents Compromise Children’s Online Privacy”, International World Wide Web Conference (IW3C2). Florence, Italy, 2015, 1–11.
[12] G. Ruddick. “The ‘Sharenting’ Divide: Half UK Parents Do Not Post Children’s Pictures”, 3 Ağustos 2017, www.theguardian.com/uk-news/2017/aug/03/the-sharenting-divide-half-uk-parents-do-not-post-childrens-pictures
[13] P. Yelsalı, M. Pınar. “Digital Opportunities for Social Transition: Blogosphere and Motherhood in Turkey”, Fe Dergi, 2012, 4(1), 123–134.
[14] M. Şahin, B. Gülnar. “İletişim Korkusu ve İnternet Kullanımı İlişkisi: Türkiye’deki Üniversite Öğrencileri Arasında Bir Alan Araştırması”, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi, 2016, 9(2).
[15] D. Lupton, B. Williamson. “The Datafied Child: The Dataveillance of Children and Implications for Their Rights”, New Media & Society, 2017, 19(5), 780–794.
[16] “Sosyal medyada çocuk tacizi var!”, 13 Temmuz 2018, www.internethaber.com/sosyal-medyada-cocuk-tacizi-var-foto-galerisi-1577290.htm/; “Çocuklar Facebook’ta Fotoğraflarını Paylaşan Ailelerine Dava Açabilir”, 2 Mart 2016, www.hurriyet.com.tr/teknoloji/cocuklar-facebookta-fotograflarini-paylasan-ailelerine-dava-acabilir-40062497
[17] “Oğlunun Fotoğraflarını İzinsiz Sosyal Medyada Paylaşan Anne Suçlu Bulundu”, 8 Ocak 2018, www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42604622
[18] S. B. Steinberg. “Sharenting: Children’s Privacy in the Age of Social Media”, Emory Law Journal, 2017, (66), 839–884.