İmanı, aksiyonu at başı gidiyordu
Kimseden çekinmiyor, tereddüt etmiyordu
Şöhret peşinde koşan katiller, haramiler
Çukur kazıp kızları diri diri gömenler
İntikam hisleriyle oturup kalkanlardan
Altın Nesil çıkardı mazluma kıyanlardan
Meleklerle yan yana bir toplum oluşturdu
Kadını, erkeğiyle Hak yolunda koşturdu
Aylar, güneşler çıktı insanlık semasından
Bir lahza düşünmeden koştular arkasından
Korkuya kapılarak tereddüt göstermedi
Kapısına geleni eli boş göndermedi
Yeni ses ve soluk bir sistem getirmişti
Yerde karanlık nokta kalmayacak demişti
Adı anılacaktı güneş doğan her yerde
Zulmet yırtılacaktı önünde perde perde
Dimdik ayakta durdu, mesajının ardında
Putların yeri yoktu kalbinde, kafasında
Ne irşat döneminde tehditlere eğildi
Ne dünya diyenlerin önünde dize geldi
İtminan içindeydi Sevr’de kuşatılırken
Hep yiğitçe davrandı Bedir’e çıkılırken
Tedbirli, temkinliydi; fevkalade cesurdu
Cephede en öndeydi, korkuyu bilmiyordu
Tüllenirdi öteler gözlerinin önünde
Huneyn’de kükrüyordu küheylanın üstünde
Elinde avucunda olanları verirdi
Buz gibi gönülleri mum gibi eritirdi
Paslanmış kilitleri söküyordu kalplerden
“Nurefşan beyt-i Huda” beslenirdi göklerden
İnsanlara Allah’ın rahmet hazinesiydi
Umumi belalara karşı şemsiyesiydi
Rabbimizin adına kasem ettiği kuldu
Şaşmayan, şaşırmayan, Hakk’a götüren yoldu
“Cevamiü’l-kelim”le serfiraz kılınmıştı
“Ferd-i Ferid” nişanı boynuna asılmıştı
Varlığın ilk nuruydu, ayanlardan ayandı
Ne önce ne de sonra menendi olmayandı
Başkasındaki icmal, O’nda tafsil olmuştu
Bütün kevn ü mekânlar mânâsını bulmuştu
Nübüvvet gerçeğinin merkez noktasındaydı
O yaşayan Kur’ân’dı, irfan semasındaydı
Onu tanıyamamak bir hasret ve hicrandı
Gerçeği bulamama dalalet ve hizlândı
Fasih tercümanıydı ilahî esrarların
Marifet mahzeniydi sırlı hakikatların
“Müşarun-bil benandı” hem yerde hem semada
Rabbiyle konuşmuştu perde yokken arada
Bizlere açan O’ydu arzın kapılarını
Pürüzsüz gösterendi ukbanın yollarını
Getirdiği mesajla cin ve insi kurtardı
Eteğinden tutanı yollarda bırakmadı
Müjdeni verip gittiler O’ndan önce gelenler
Müezzini olmakta yarışırdı Nebiler
Hepsi kendi ufkunun serhaddinde gezerdi
Hepsi Hakk’ın gözdesi birbirinden güzeldi
Kâh önleri kesildi kâh şehit edildiler
Zindanlara atıldı, yurdundan sürüldüler
Kimi yol yarısında bayrağı teslim etti
Kimi taşa tutuldu, ama dosdoğru gitti
Her zaman aşk u şevkle yay gibi gerildiler
Her zaman birkaç kere öldüler, dirildiler
Sesini tüm dünyaya yalnız O duyurmuştu
Gönüllerin biricik sevgilisi olmuştu
Ardına takılanlar dur durak bilmediler
Badirelere rağmen yolda dökülmediler
Aştılar bir hamlede dağları, deryaları
Bir anda dindirdiler asırlık feryatları
Kapaklanmış beşeri yerden kaldıracaktı
Tuğrayı O kesecek, mührü O basacaktı
Rahman’ın hediyesi, tatlı su kaynağıydı
Üstümüze merhamet, rahmet sağanağıydı