Hizmet Okullarının Karakteristik Yapısı

Son dönemde bütün dünyanın gözü Hizmet Hareketi ve pek çok ülkede eğitim veren Hizmet okulları üzerine çevrilmiştir. Dünyaya kültürlerarası diyalog, sevgi ve barışı yayma gayesi ile kurulan bu okullar ile alâkalı yapılan yeni bir çalışmada bu okulları diğer okullardan ayıran ortak karakteristik yönler üzerinde durulmuştur. Avrupa, Amerika ve Afrika’daki Hizmet okullarına dair yapılan araştırmanın sonuçları, 2020 yılında Almanya’da yayımlanmıştır.[1] Bu çalışmaya göre, özellikle son dönemde, Hizmet okullarını diğer okullardan ayıran altı önemli husus öne çıkmıştır.

Eğitim Felsefesi

Hizmet Hareketinin en erken dönemlerinde Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eğitim ve öğretim faaliyetlerini “kutsî bir vazife” olarak değerlendirmesi, Hizmet okullarının temel felsefesini belirlemiştir. Hocaefendi bu anlayışı, 1979 yılında yayımlanan “Bizim Maarifimiz”[2] ve “Maarifimizde Muallim”[3] gibi Sızıntı başyazılarında detaylı bir şekilde anlatmış, şahsî hayatında temsil etmiş ve bir Hizmet geleneğinin oluşmasına vesile olmuştur. Araştırmanın katılımcılarından biri olan rahmetli Mehmet Ali Şengül Bey, bu konuyu şöyle örneklendirmiştir:

Hizmet Hareketindeki ilk kurumumuz, İzmir’deki yatılı Kur’ân kursumuzdu. İdareci olarak Hocaefendi ile benim odam yan yanaydı. Bir gün odama gelen Hocaefendi bana, ‘Mehmet Ali Bey, evinizde çocuklarınız olsa, gece onların üzerinin açıldığını fark etseniz ne yaparsınız?’ diye sordu. ‘Hocam onlar bize Allah’ın bir emaneti, tabiî ki üstlerini örter, hasta olmamalarına dikkat ederim.’ şeklinde cevap verdim. ‘Bu çocuklar da bize Allah’ın emaneti; anneleri babaları güvenmiş, bize getirmiş ise, Allah’a hesap verme şuuru ile onlara sahip çıkmamız gerekir.’ dedi.”

Afrika’daki bir okulun müdürü Adem Bey de “Her zaman insanlara verilecek bir cevabınız olabilir; her konuyu bir şekilde izah edebilirsiniz. Peki yüce Rabbimize ne diyeceğiz?” demektedir. Görüldüğü üzere, Hizmet gönüllülerinin, yaptıkları işin kutsiyetine gönülden inandıkları ve Allah’a (celle celâluhu) hesap verme şuuru içinde, korku ve ümit eksenli bir meslekî anlayışa sahip oldukları söylenebilir.

Ders Dışı Eğitim Faaliyetleri

Bahsi geçen eğitim anlayışının uygulamadaki en dikkat çekici yönünün, öğretmenlerin sergilemiş oldukları fedakârlık ve gayret olduğu görülmektedir. Özellikle farklı kültürlere mensup araştırmacıların da gözlemlediği ve yayınlarında “alturism” (diğerkâmlık) olarak adlandırdığı bu vasıf, pratikte Hizmet okullarının sunduğu ders dışı eğitim faaliyetleri olarak karşımıza çıkmaktadır.[4] Öğrencilere verilen takviye kurslar, özellikle ergenlik dönemindeki talebelere sunulan rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri ve belli alanlarda ileri çıkan öğrencilerin uluslararası bilim olimpiyatlarına hazırlanması bu konuya örnek olarak gösterilebilir. Diğer okulların çoğunun aksine, Hizmet okullarında çalışan personel, ders saatleri dışında da görev almakta ve ders dışı faaliyetlerle öğrencilerinin gelişimine katkıda bulunmaktadır. Belçika’da görev yapan öğretmenlerden Mehmet Bey, şöyle demektedir: “Bizim için okul binası saat sekizde gelip dörtte ayrıldığımız bir iş yerinden çok öte bir şeydir. Biz daima burada nasıl faydalı olabileceğimizin derdindeyiz.”

Bu noktada akla yabancı öğretmenlerin bu fedakârlığı nasıl gösterdiği sorusu gelebilir. İncelenen dokuz okulda, genellikle çoğunlukta olan yabancı öğretmenler ile Hizmet gönüllüsü öğretmenler arasında bir uyumun oluştuğu ve yıllar içinde onların da Hizmet gönüllüsü öğretmenlerden etkilenip belli ölçüde fedakârlık yaptığı tespit edilmiştir. Bu konuyu değerlendiren okul müdürü Ahmet Bey gözlemlerini şöyle aktarmaktadır: “Bizimkiler biraz yerelleşiyor, onlar da biraz bize benziyor ve diğer okullarda olmayan bir kültür ortaya çıkıyor. Böyle bir anlayış, öğrencilerin kalblerinde de mâkes buluyor.”

İnsanî Değerler ve Karakter Eğitimi

Araştırmanın dikkat çeken sonuçlarından biri de Hizmet okullarında çalışan öğretmenlerin ve idarecilerin “başarı” anlayışıdır. Öğrencilerin eğitimine büyük önem veren okul çalışanları, derslerde başarılı olmayı tek ve nihaî hedef olarak görmemekte ve ahlakî problemleri olan öğrencileri, derslerinde iyi olsalar bile başarılı saymamaktadırlar. Bu noktada, çeşitli rehberlik aktiviteleri, veli ziyaretleri ve öğrenci ile yapılan görüşmelerle sıkıntılı konulara çözüm aranmaktadır. Bu konu, önceki çalışmalarda da gözlemlenmiş, mesela Thomas Michel’in de belirttiği gibi, sadece meslekî kariyer maksadıyla fertler yetiştiren günümüz okullarının aksine, Hizmet okullarının, öğretime önem verdiği kadar, terbiyeye de önem verdiği ve bu hususu ihmal etmediği görülmüştür.[5]

Bu noktada akla gelebilecek çözümlerden biri din dersleridir. Hâlbuki incelenen dokuz okuldan sadece üçünde, yerel müfredat gereği din dersi olduğu gözlemlenmiştir. Buna mukabil bütün okullarda “Karakter Eğitimi”, “Etik Eğitimi” veya “Vatandaşlık” gibi ahlakî değerlerin öğretildiği derslerin olması dikkat edicidir. Dolayısıyla Hizmet okulları, her dinden ve her kültürden öğrencilerine temel ahlakî değerleri öğretmektedir. Hizmet okulu eğitimcilerinin bu değerleri temsil etmeleri ve bu hususta taviz vermemeleri de önemli bir husustur. Bir derste zayıf olan bir öğrenciye takviye yapıldığı gibi, kötü alışkanlıklara sahip öğrencilere de destek verilmektedir. Öğrencilerin ortak insanî değerleri benimsemesi, Hizmet okullarının temel hedeflerinden biridir. Muhtemelen bu hususta Hocaefendi’nin üzerinde çok durduğu, iyiliği teşvik etme ve kötülüklerden menetme anlayışının etkisi büyüktür.

Yerel Katkılar

Yoğun ders müfredatı ve öğrenci sayısının çok fazla olması, zaman zaman okul çalışanlarının çevre ile irtibatını kesmekte ve bir şekilde okullar bulundukları ortamlardan izole olabilmektedirler. Zira bir okuldan öncelikle beklenen, eğitim ve öğretimdir, ancak bu hususları dahi yerine getiremeyen birçok okul bulunmaktadır. Bu tür yaklaşımların aksine, Hizmet okulları bulundukları çevreye katkı sağlamakta ve yerel sorunlara çözümler bulmaya gayret etmektedir. Bu katkıların en başında, bulundukları coğrafyalarda eğitim kalitesini artırmak gelmektedir. Bu okullar yerel ve uluslararası bilim yarışmalarında aldıkları ödüllerle kendilerinden söz ettirmişlerdir.[6] Bu tip başarılar, diğer okulları da gayrete getirmiş ve yeni eğitim girişimlerinin görülmesine vesile olmuştur.

Hizmet okulları, yerel ihtiyaçların giderilmesi konusunda da faaliyetler yapmaktadır. Mesela Afrika’daki okulların fakirlik konusunda çalışmalar yaptığı, öğrenci ve velilerin okul içinde bir yardım kuruluşu kurdukları, yerel okulların eksiklerinin giderildiği ve fakir öğrencilere burs verildiği, sözü edilen araştırmada gözlemlenmiştir. Avrupa’daki Hizmet okullarının ise, çok kültürlü toplum, diyalog, peşin hükümlerle mücadele gibi konularda, toplumun kaynaşması adına sosyal projeler yaptığı tespit edilmiştir. Amerika’daki çalışmalar ise Afrika’daki ve Avrupa’daki çalışmaların bir karışımı gibidir. “Charter” (imtiyazlı) okullar diye tabir edilen eğitim kurumlarının çoğunun düşük gelirli, suç oranının yüksek olduğu fakir bölgelerde olduğu göz ününde bulundurulduğunda, iki tip faaliyetin de ihtiyaç olduğu söylenebilir. Bu noktada en dikkat çekici örnek, Amerika genelinde, geleceğin şehirlerinin nasıl olması gerektiği konusunda düzenlenen bir proje yarışmasında, Hizmet okulları öğrencilerinin sunduğu projenin üçüncü olması ve Başkan Obama tarafından Beyaz Saray’da ödül verilmesidir.

Öğretmenler İçin Geliştirme Programları

Kaliteli öğretmenlerin kaliteli bir nesil yetiştirebileceği malumdur. Bu yüzden hemen hemen bütün ülkelerin eğitim bakanlıkları tarafından okul idarecilerinden istenen, öğretmen kadrolarını geliştirecek programlar yapmaları ve onların kendilerini geliştirmelerine zemin hazırlamaları yönündedir. Ancak bu husus, diğer gündemlerin arasında rahatlıkla göz ardı edilebilmektedir.

Hizmet okullarında bu konu ciddiyetle takip edilmekte ve öğretmenlerden bu tür faaliyetlere katılma hususunda gevşeklik göstermemeleri beklenmektedir. “Zümre” adıyla meşhur olmuş bu programlarda, aynı branşın öğretmenleri, düşünce alışverişinde bulunmakta, ders notları ve sınav hazırlamada iş birliği yapmaktadırlar. Ziyaret edilen okulların çoğunda, bu çalışma, dönem başlamadan birkaç hafta önce ve dönem bittikten birkaç hafta sonra yapılmaktadır. Avrupa’daki bir okul da her çarşamba öğleden sonrasını bu faaliyete ayırmıştır. (O ülkede çarşamba öğleden sonraları ders olmamaktadır). Bu okullardaki zümre faaliyetleri, onları diğer çoğu okuldan farklı kılan bir çalışmadır.

Kalite Yönetimi

Genel itibarıyla “özel okul” olarak eğitim piyasasına açılan Hizmet okulları hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok yerinde elde ettikleri başarılarla kendilerinden söz ettirmiştir. Bu konuda gözden kaçan hususlardan biri de bu okulların kalite yönetimi anlayışı olmuştur.

Hizmet okullarının idarecileri, kurumlarının işleyişini düzenli olarak kontrol etmekte ve eğitim kalitesinin seviyesinin düşmesine müsaade etmemektedirler. Bu hususta özellikle Amerika’da düzenlenen SAT ve Afrika’da yapılan merkezî sınavlar bir mihenk taşı olmaktadır. Bu imtihanların benzerlerini hazırlayan ve dönem içinde öğrencilerine uygulayan bu okullar, hem öğrencilerini bu sınavlara hazırlamakta hem de bu sınavlarda öğrencilerin ortalamasına bakarak hangi alanlarda okulun geride veya ileride olduğunu gözlemlemektedir. Bu tür merkezî sınavların olmadığı bazı Avrupa ülkelerinde ise öğrenci ve velilere yönelik anketlerle eğitimin kalitesi ölçülmekte ve sonuçlar öğretmenlerle değerlendirilmektedir.

Dipnotlar

[1] Mehmet E. Altın, Internationalization Through Localization: Gülen Inspired Schools, Düsseldorf: Dr. Kovac Verlag, 2020, s. 243–249.

[2] M. Fethullah Gülen, “Bizim Maarifimiz-1”, Sızıntı, Ekim 1979; “Bizim Maarifimiz-2”, Sızıntı, Kasım 1979.

[3] M. Fethullah Gülen, “Maarifimizde Muallim”, Sızıntı, Ekim 1979.

[4] Mehmet E. Altın, “Ders Dışı Eğitim Faaliyetleri ve Hizmet Okulları”, Çağlayan, Ağustos 2022.

[5] Thomas Michel, “Fethullah Gülen as Educator”, M. F. Gülen: Essays, Perspectives and Opinions, New Jersey: Tughra Books, 2003, s. 114–117.

[6] Mehmet E. Altın, “Hizmet Okulları ve Ders Dışı eğitim Faaliyetleri”, Çağlayan, Ağustos 2022.

Bu yazıyı paylaş