Dergimizin ocak sayısında, “alkolün beyni küçültmesi” konusundan bahsedilirken kalb için çok faydalı olan “resveratrol” maddesine dikkat çekilmiş, fakat bunun için alkol almanın, akıllı insan işi olmadığı söylenilmişti. Peki, resveratrol maddesini sadece kırmızı veya siyah üzüm yiyerek mi alabiliriz? İşte bunun cevabı olarak, Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) kullanılmasını teşvik ettiği gıda maddelerinden biri olan sirkeyi gündeme getirmek gerekir.
Kimyevî ismi ile söyleyecek olursak, “asetik asit” (CH3COOH) ile alâkalı hadis-i şerif şu şekildedir: “Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ailesine katık sormuştu. ‘Yanımızda sirkeden başka bir şey yok!’ dediler. Allah Resulü (aleyhissalâtü vesselâm) onu istedi ve gelince yemeye başladı. Hem yiyor hem de ‘Sirke ne iyi katık! Sirke ne iyi katık! Sirke ne iyi katık!’ diyordu.”[i] Bu konuda başka bir hadiste Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sirke varsa, başka katığa ihtiyaç olmaz.”[ii]
Sirke faydaları saymakla bitmeyen, çok ucuz, fakat değerli bir gıdadır. Daha doğrusu hem gıda hem ilaçtır. Doktorların da birçok rahatsızlık için tavsiye ettiği sirkeye geniş olarak bakmakta fayda vardır. Sirke; elma, hurma, üzüm, incir, armut, erik, kayısı, şeftali, kızılcık, alıç, böğürtlen, çilek, kavun ve Hindistan cevizi gibi içinde şeker veya nişasta şeklinde karbonhidrat bulunan her türlü bitkiden elde edilebilir. Bu süreçteki fermantasyonun birinci safhasına alkolik mayalanma, ikinci safhasına asetal mayalanma (sirkeleşme) denilir. Maya bakterileri (asetobakter ve glukonobakter), şekerleri önce anaerobik olarak (oksijensiz ortamda) etanole (alkole) dönüştürür, sonra bakteriler alkolü aerobik (oksijenli ortamda) olarak asetik aside dönüştürürler. Bu ikinci süreç, aslında alkollü içeceklerin bozulma mekanizması demektir.
[i] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/389, 390; Ebû Dâvud, Et’ime, 39; Tirmizî, Et’ime, 35; İbn Mâce, Et’ime, 33. Hadis sahihtir.
[ii] Ma’mer b. Râşid, El-Câmi’, 10/423; Tirmizî, Et’ime, 35; Taberânî, El-Mu’cemu’l-Kebîr, 24/437. El-Elbânî’ye göre, bu hadis hasendir.