Radikalizme Karşı Hizmet Okulları

Bir sabah hızlı bir kahvaltının ardından çocuklarımı okula yetiştirme telaşı ile evden çıkmıştım. Alıştığım üzere, 7.30 haberlerini dinlerken sarsıcı bir haber işittim. Ülkenin birinde, fanatik bir katil, bir havrayı basıp ibadet etmekte olan yedi kişiyi öldürmüştü. İlkokula giden çocuklarım bu haberden korkmasın diye hemen radyoyu kapatıp o gün hangi dersleri olduğunu sorsam da olayın şokunu atlatamadım.

Daha birkaç yıl önce, başka bir ülkede camiler basılmış ve onlarca masum insan katledilmişti. Bir insan bir ibadethaneyi neden basar? Kendini ibadet etmeye adamış insanları niçin öldürür? Ne bekler böyle bir eylemden? Sorular zihnimi kemiriyordu.

Radikalizmin Mantığı!

Terör eylemlerini incelediğimizde, aslında yapılan faaliyetlerin akla, mantığa ve vicdana ne kadar zıt olduğunu görürüz. Vicdanı tefessüh etmemiş bir insanın, itikadı sağlam bir kişinin, bir mabette ibadet eden masum insanları öldürmesi mümkün değildir. Böyle bir eylem kesinlikle kabul edilemez. Hakiki bir Müslümanın, Allah’a ve âhirete inanan bir kişinin terörist olması imkânsızdır. Bu tür zulümleri irtikap eden bedbahtlar, hangi aldatıcı saikle hareket ederse etsin, insanlığa karşı büyük bir suç işlemekte, insanlıktan çıkmaktadırlar.

Müslümanlığın yoğun olarak yaşadığı coğrafyalar incelendiğinde, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bir asır önce dikkat çektiği cehalet, fakirlik ve tefrika hastalıklarının hâlâ hüküm sürdüğü görülür. Bu ülkelerdeki insanlar, bir türlü kendilerine gelememekte, ihtilaflar ve çatışmalar sebebiyle derlenip toparlanamamaktadır. Özellikle bilim ve teknolojinin ulaştığı noktalar karşısında azmini ve ümidini yitirmiş, geleceğe korku ile bakan toplumların, manen felçli bir hâle geldiğini görmek mümkündür. Düştükleri bu durumdan kurtulmak için iradelerinin hakkını vermeyen bu talihsizler, bütün dünyadan nefret etmektedirler. Bu ülkelerin çoğunda, onların bu hissiyatını bilen ve suistimal eden, eğitime, diyaloğa, insan haklarına, barış ve huzura karşı olan gruplar, farklı ülkelerde yaşayan insanları radikalizm felaketine sürüklemekte ve terör eylemleriyle insaniyeti dehşete düşürmektedirler.

Buna mukabil, hukuk sistemi sağlam, demokrasisi güçlü ve ekonomik açıdan belli bir seviyenin üzerindeki ülkelerde, farklı bir ayrışmanın olduğu söylenebilir. Bu ülkelerdeki bazı vatandaşların, kendi ülkelerine çalışmaya gelen veya iltica eden yabancılara karşı olumsuz bir tavır aldığı gözlemlenmektedir. Bu ülkelerde yaşayan yabancıların, dili ve kültürü tam bilmemeleri, bazılarının suça eğilimli olmaları, entegrasyon problemi yaşamaları gibi pek çok mesele, bu anlayışı körüklemektedir. Hatta popülist siyasetçilerin tesirinde kalanlar, bu yabancıların ileride bulundukları ülkelerde bir şekilde çoğunluğu ele geçirip kendilerini işlerinden edeceklerine ve mevcut düzeni değiştireceklerine inanmaktadırlar. Bu zihniyetteki insanların çoğunluğu, yabancı düşmanlığı beslerken hukukun dışına çıkmaktan çekinirken, az sayıda bir kısmı ise radikalleşip âdeta cinnet geçirerek masum insanları katletmektedirler. Görüldüğü üzere globalleşmenin ve teknolojinin getirdiği onca gelişmeye rağmen, sözü edilen sebeplerden dolayı radikalizm yükseliş göstermekte ve hem Batı hem de Doğu’da ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hizmet Okulları

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ve Hizmet Hareketi mensuplarının bu konuya çözüm odaklı yaklaşımı hem Hocaefendi’nin eserlerinde hem de diğer araştırmacıların çalışmalarında gözler önüne serilmiştir. Mesela Greg Barton, Huntington’a en önemli ve kalıcı cevabın akademik akranlarından değil, Hocaefendi tarafından verildiğini, zira medeniyetler çatışması tezini haksız çıkaracak en büyük potansiyele sahip kişilerin, Hizmet Hareketi gibi hareketlere mensup olduğunu belirtmiştir.[1] Hocaefendi’nin 1998’de Katolik dünyasının lideri Papa II. John Paul ile yaklaşık 30 dakika süren bir görüşme yapması gibi inançlar arası diyalog faaliyetleri burada örnek olarak gösterilebilir. Dünyanın dört bir tarafında eğitim vermekte olan Hizmet okullarına değinmek ise ayrı bir öneme sahiptir, zira bu okullar, radikalizmin gelişmesine engel olmakta ve bulundukları toplumlara bu bağlamda ümit vermektedir.

Bilindiği gibi, önce Kafkasya, sonra Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ve akabinde pek çok Müslüman ülkede Hizmet okulları açılmıştır. Bu okullarda vazife yapan idareci, öğretmen ve rehberlerin, bu coğrafyalarda temel değerlerimizin doğru anlaşılması adına yaptıkları eğitim faaliyetleri son derece önemlidir. Modern eğitim metotları ile ilerleyen dünyayı; bilim, sanat ve ekonomi gibi alanlarda yakalama vizyonu ve gayreti, en başta bu coğrafyalarda görülen ümitsizlik hastalığına şifa olmuştur. Böyle bir ümitsizliğe hiç yer vermeyen, azami bir gayretle sözü edilen farkın kapanabileceğine inanan bir kadro, bulundukları ülkelerdeki insanlara ümit olmuşlardır. Bu durumun farkında olan bu ülkelerin yöneticileri de Hizmet okullarına sahip çıkmış ve faaliyetlerine destek olmuşlardır. Bugüne kadar o okullarda yetişmiş olan talebeler ve Hizmet’i tanıyıp seven yerel halk, zor şartlara rağmen Hizmet faaliyetlerine devam etmektedir ve yakın zamanda, özellikle Türkiye’deki makûs havanın dağılması ile beraber, bazı ülkelerde yarım kalan çalışmalara bırakıldığı yerden devam edilecektir.

Hizmet okullarının İslam coğrafyası dışında da açılması ve bulundukları ülkelere radikalizme karşı pek çok farklı yönden katkıda bulunması da söz konusudur. Bu katkıların başında, Hizmet okullarının göçmen çocukların eğitimi hususunda elde ettiği başarı gelir.[2] Avrupa’daki Türk ve Müslüman azınlığın veya ABD’deki Afrika veya Güney Amerika kökenli vatandaşların eğitimi noktasında, diğer okulların gösteremediği başarıyı, Hizmet okullarının gösterdiği söylenilebilir. Mesela 2020 yılında yayımlanan bir araştırmanın katılımcılarından Yavuz Bey, Amerika’da çalıştığı okulun ilk defa Latin Amerika kökenli ve düşük gelir seviyesi olan bir aileden gelen bir öğrencilerini, Harvard Üniversitesine burslu gönderdiklerini ve bu başarılarının yerel medya tarafından haber olarak sunulduğunu belirtmiştir.[3] Aynı şekilde Hizmet okullarının Avrupa’daki göçmen Müslüman öğrencilerin eğitiminde başarılı olduğunu gösteren çalışmalar da vardır.[4]

Hizmet okullarının sadece göçmen çocuklarına hizmet ettiğini söylemek yanlış olur. Ahlakî değerlerin ön planda tutulması, farklılıklara bakılmadan her kesimden insana eğitim verilmesi ve sosyal uyuma ciddi katkıda bulunan diyalog faaliyetlerinin yapılması, bulundukları coğrafyalarda takdirle karşılanmaktadır. Güncel bir örnek olarak, Hizmet okullarının, Batı’da son sekiz yıldır savaş ve zulümlerden kaçan mültecilerin dil öğrenmesi ve bulundukları çevreye uyum sağlaması gibi sosyal projelerde sorumluluk alması ve katkı sağlaması gösterilebilir. Bilhassa dil eğitimi ve entegrasyonun, radikalizmi önlemedeki önemli rolü unutulmamalıdır.[5]

Netice

Hizmet okullarının topluma katkıları yerel olarak farklılık arz etmektedir ve bazı çalışmalara konu olmuştur.[6] Burada asıl vurgulamak istediğimiz nokta, bu gibi faaliyetleri ile Hizmet okullarının, toplumdaki kutuplaşmalara karşı olması, bulundukları yerlerde barış adacıkları oluşturması ve insanları radikalizme iten kanalları hem Batı’da hem de Doğu’da kapatmak için faaliyet göstermesidir. Bugün dahi meyvelerini gördüğümüz bu gayretlerin, ileride pek çok güzelliklere vesile olacağını da öngörmek zor olmasa gerektir.

Dipnotlar

[1] G. Barton, “Progressive Islamic Thought, Civil Society and the Gülen Movement in the National Context: Parallels with Indonesia”, 8.11.2005, citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.573.3544&rep=rep1&type=pdf

[2] U. Boos-Nünning, “Die Bildungsarbeit von Migrantenorganisationen – dargestellt unter besonderer Berücksichtigung der Aktivitäten der Gülen-Bewegung”, U. Boos-Nünning, C. Bultmann, B. Ucar (ed.), Die Gülen-Bewegung Zwischen Predigt und Praxis, Münster: Aschendorff Verlag, 2011, s. 191–215.

[3] M. E. Altın, Internationalization Through Localization: Gülen Inspired Schools, Düsseldorf: Dr. Kovac Verlag, 2020, s. 274–281.

[4] İbrahim Kaya, “Hizmet educational philosophy in the example of a Hizmet-inspired school; Hayskolen:

Could Hizmet educational philosophy be an alternative solution to criminality and radicalism among immigrant-origin youths?”, Yüksek Lisans Tezi, Uppsala Universitet, Teologiska Institutionen, 2016, urn.kb.se/resolve?urn=urn:nbn:se:uu:diva-298171

[5] Bakınız: B. Park, “The Fethullah Gulen Movement as a Transnational Phenomenon”, Muslim World in Transition: Contributions of the Gulen Movement, London: Leeds Metropolitan University Press, 2007, s. 46–59.

[6] M. E. Altın, “Hizmet Okulları ve Yerelleşme”, Çağlayan, Mayıs 2023.

Bu yazıyı paylaş