Diyalog ve Hoşgörü Çağrısının Temelleri

Hizmet Hareketi’nin en önemli faaliyetleri arasında sayılan inançlar ve kültürlerarası diyalog faaliyetleri, Batılı aydınlar ve yazarlar tarafından ilgiyle izlenmekte, bu konuda araştırmalar yapılmakta ve kitaplar yazılmaktadır. Diyalog, hoşgörü, sevgi, saygı, affetme, yaşatma, yardımlaşma, eğitim, insanî ve evrensel değerler gibi kavramlar, eserlerden âşina olduğumuz ifadeler olarak karşımıza sıklıkla çıkmaktadır. Hizmet Hareketi’ni küresel bir harekete dönüştüren ve Hizmet’in farklı kesimler tarafından kabul görmesine vesile olan bu değerler, araştırmalara konu olmaktadır.

Hizmet Hareketi’nin diyalog faaliyetleri söz konusu olduğunda, Batılı aydınlar, hoşgörü unsuruna sıklıkla atıf yapmaktadırlar. Anadolu’nun kadim öğretisi olan hoşgörünün, diyalog faaliyetlerini anlamayı ve hayata tatbik etmeyi kolaylaştırdığını ifade etmektedirler. Hizmet insanında diyaloğun bir hayat felsefesi hâline nasıl dönüştüğünü, hoşgörü üzerinden yorumlamaktadırlar.

Peki, hoşgörü nasıl tarif edilmekte ve hangi temellere dayanmaktadır? Öncelikle Fethullah Gülen Hocaefendi, “Hoşgörü, herkesi kendi konumunda kabul etme, kendi konumunda kabul ettiğimiz herkese bağrını açma, herkesi kucaklama ve Yunus’un ifadesiyle, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmedir ki zaten herkese sevgiyle açılma da bir mü’min sıfatıdır.” şeklinde bir tarif yapmaktadır.[1]

Jon Pahl, Fethullah Gülen: Bir Hizmet Hayatı adlı eserinde, Hocaefendi’nin, hoşgörünün, aslında Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hayat anlayışı olduğuna ve bu kavramın O’ndan miras kaldığına dikkat çektiğini belirtmektedir. Hocaefendi, Ocak 1989’da başlayarak Mart 1990’a kadar süren “Peygamber Efendimiz ve Sahabeler” konulu vaaz serisinde, Efendimizin hayatındaki en önemli prensiplerden biri olan hoşgörüsü ile cemaatini buluşturmuş ve numune-i imtisal olacak misaller anlatmıştır. Pahl, Hocaefendi’nin insanlara ilham verdiğini, ideal bir Müslüman portresinin nasıl olması gerektiğini ortaya koyduğunu ve bu anlayışın insanlarda mâkes bulması sonrasında okullar, yurtlar, evler ve diyalog müesseseleri gibi birçok açılıma öncülük yaptığını belirtmektedir. Yazar, bu açılımların İslam’a ve Efendimizin hoşgörü ile perçinlenmiş hayatının üzerine inşa edilmiş bir temele dayandırıldığını ifade ettikten sonra, bu açılımlarla Hizmet mensuplarının; dinî özgürlük, farklılıklara saygı, kadın hakları, eşitlik ve ırkçılığın sonlandırılması gibi konulardaki girişimlerle, sosyal değişim ve dönüşümlerde öncü olduklarına dikkat çekmiştir.[2]

“Fethullah Gülen, Dinler, Küreselleşme ve Diyalog” adlı makalesinde Paul Weller, Hocaefendi’nin dünya barışı ve diyaloğun tesisi adına ortaya koyduğu düşünceleri nasıl sunduğunu dile getirmektedir. Weller, “Gülen’in fikirleri, yaşadığımız dünyayı daha iyi anlamamıza imkân verecek ve aynı zamanda bu dünyada yaşamanın getirdiği meydan okumalarla başa çıkmamızı sağlayacak entelektüel ve manevî kaynaklar sunmaktadır.”[3] demektedir. Weller, Hocaefendi’nin insanlık ve barış esasına dayalı fikirlerinin, her zaman manevî referanslar üzerinden neşvünema bulduğunu da belirtmektedir.

“Batı ve İslam Hukuk Kültürleri Arasındaki Diyalogda Demokrasi Sorunları: Fethullah Gülen’in Hoşgörü Gayretlerinin Rolü” adlı makalesinde Leonid Sykianien, “Gülen, İslam’ın demokrasi anlayışının temelde şûrâ (kolektif ve toplumsal meşveret) kavramına dayandığını vurgulamaktadır.” demektedir. Gülen’in toplumlar arasındaki diyaloğun önemine sürekli vurgu yaptığını dile getiren[4] Sykianien, Hocaefendi’nin dünyanın ilerlemesinin şartı olarak gördüğü diyalog, eğitim ve hoşgörü üzerine düşüncelerini Kur’ânî temeller üzerine bina ettiğini, şûrâ temelli toplum anlayışının beklenen şekilde gerçekleşebilmesinin, ancak diyalog ile mümkün olacağını düşündüğünü ifade etmektedir.

  1. Jill Carroll, Medeniyetler Diyaloğu: Gülen’in İslami Öğretisi ve Hümanist Söylem adlı eserinde, Hocaefendi’nin diyalog anlayışını Kant, Sartre, Konfüçyüs, Platon ve Stuart Mill gibi filozofların felsefeleriyle karşılaştırmaktadır. Carroll, Hocaefendi’nin diyalog anlayışını, beş temele dayandırmaktadır:

1) Sahip bulunduğu aslî değer ve ahlakî izzetiyle insan.

2) İnsanın en temel hususiyetlerinden hürriyet.

3) Hürriyeti kullanacak ve topluma yön verecek olan ideal insan.

4) İdeal insanı yetiştirmek için eğitim.

5) İdeal insanı yönlendirmek ve hürriyeti dengeli kullanmak için gerekli olan mesuliyet şuuru.[5]

Carroll, Hocaefendi’nin fıtrî ve sürekli bir diyalog düşüncesini ortaya koyma ve sevenlerine bunu aşılama yolunu tercih ettiğini dile getirmektedir.

Ori Z. Soltes, Düşünce ve Aksiyon Arasında Fethullah Gülen’in Entelektüel Biyografisi adlı kitabının, Hizmet Hareketi’nin diyalog faaliyetlerinden bahsettiği bölümde, Hocaefendi’nin diyalog anlayışının dinî temellere dayandığını belirtmektedir. Kur’ân ve Sünnet’in daima hoşgörüyü savunduğuna, Yahudiler ve Hristiyanları birbirine yakınlaştıran rabıtalar kadar, Müslümanlar ve Yahudileri de birbirine yakınlaştıran inanç temelli ortak noktaların bulunduğuna ve Allah’a giden yolların mahlukatının nefesleri adedince olduğuna dair sözlerine atıfta bulunmaktadır. Mevlânâ Celaleddin Rûmî Hazretlerinin hayatında diyaloğun, “arzu edilen ve ihtiyaç duyulan bir şey” olmasına rağmen, Hocaefendi’nin hayatında, “fıtrî ve sürekli devam etmesi gereken bir esas şeklinde” ortaya çıktığını dile getirmektedir.[6]

Thomas Michel, Vatikan’ın diyalogla alâkalı girişimlerinden önce, Bediüzzaman Hazretleri tarafından farklı bir kavram üzerinden ve daha güçlü bir şekilde diyaloğa dikkat çekildiğini şöyle ifade etmektedir: “İnançlar arası diyaloğun ilk olarak 1965’de Vatikan tarafından başlatılan, farklı inançlardan insanların birbiriyle etkileşip tanışabilecekleri ve evrensel barışa büyük bir katkı sağlayacağı düşünülerek insanlığa kazandırılan önemli bir girişim olduğu biliniyor olsa da Bediüzzaman Said Nursî’nin 1910’lu yıllarda, Müslüman ve Hristiyanların ittihadının öneminden bahsettiği ve bu minvalde ortaya koyduğu düşünceler, zamanlaması ve mânâları göz önünde tutulduğunda, Vatikan’dan 50 yıl kadar önce Nursî’nin farklı bir kelime ile aynı noktaya dikkat çektiği görülebilir. ‘İttihat’, Risale-i Nur Külliyatı’nda sıklıkla geçen bu kelimedir. İttihadın ‘diyalog’ kelimesinden daha güçlü ve bütünleştirici olduğu düşünülürse, Said Nursî’nin yıllar önce diyalog faaliyetlerinin önemini, daha güçlü ve etkili bir dille ortaya koyduğu söylenebilir.”[7]

Üstad Hazretleri, yalnızca ikili görüşme, fikir alışverişi ve değerler paylaşımı alanlarıyla sınırlı olduğu zannedilen diyalog hususunda, dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlup olan Îsevîlik ve İslamiyet’in ittihat ederek galebe çalabileceklerine işaret etmektedir.[8]

Kısacası, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, Kur’ân ve Sünnet’teki hakikat hüzmelerinden istifade ederek diyalog kavramına vicdanî renkler ve desenler eklediği, dinî referanslarla sağlamlaştırılan bir diyalog anlayışını teşvik ettiği görülmektedir.

Global sulhun ve huzurun yolunun diyalog, eğitim ve hoşgörü yolundan geçtiğini ifade eden Hocaefendi, insanlığın çatışmalardan kurtulmasının reçetesinin de karşılıklı saygı ve anlayışta saklı olduğunu dile getirmektedir.[9] İnsanlığın savaşlar, göçler ve krizler sarmalında sıkıştığı bu dönemde, Hocaefendi’nin diyalog, eğitim ve hoşgörü çağrısının ve Hizmet insanının ortaya koyduğu fevkalade gayretlerin ne kadar ulvî ve manidar olduğu, bir kez daha görülmektedir.

Dipnotlar

[1] M. Fethullah Gülen, Prizma-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 215.

[2] John Pahl, Fethullah Gülen: A Life of Hizmet, New Jersey: Blue Dome Press, 2019, s. 236.

[3] Robert A. Hunt, Yüksel A. Aslandoğan, Küresel Barışa Katkılarıyla Gülen Hareketi, İstanbul: Ufuk Kitapları, 2007, s. 140.

[4] A.g.e. s. 179.

[5] B. Jill Carroll, Medeniyetler Diyaloğu: Gülen’in İslami Öğretisi ve Hümanist Söylem, İstanbul: Mavi Ufuklar Yayınları, 2010, s. 24.

[6] Ori Z. Soltes, Between Thought and Action: An Intellectual Biography of Fethullah Gülen, New Jersey: Blue Dome Press, 2022, s. 116.

[7] Thomas Michel, Peace and Dialogue in a Plural Society: Contributions of the Hizmet Movement at a Time of Global Tensions, New Jersey: Blue Dome Press, 2014, s. 36.

[8] Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 58.

[9] “Favorit Gülen’e Hz. İsa’yı Sordu”, fgulen.com/tr/basindan-tr/haberler/fgulen-com-Favorit-Gulene-Hz-Isayi-Sordu

Bu yazıyı paylaş