Bilir misin, kaç gün doğar ufuktan;
Kaç kızıla boyanır o mağrur tan?
Bir rüyadan ayılırken birçok can,
Umut olup açar gurbet günleri.
Coşarken kalb beş vakit, dolar eller;
Naz, niyaza yaslanır mahcup diller.
Her nağmede “âmîn” derken bülbüller,
Işık olup saçar gurbet günleri.
Ay ortası, semalarda dolunay;
Sultanını intizarda on bir ay.
Durmaksızın akar iken dere, çay…
Mevsim olup geçer gurbet günleri.
Her yeni gün boy atmada hayaller,
Yâren olur gecelere zühaller.
Ufuklarda çağlar iken zülaller…
Hasret olup içer gurbet günleri.
Can suyudur gayelere ceht, gayret;
Sabır ile dualarda var hikmet.
Kıta kıta ekilirken muhabbet…
Harman olup biçer gurbet günleri.
Kervanların heybesinde hüzünler;
Gelir geçer, dilde kalır zor günler.
Bayram olur, dört bir yanda düğünler…
Hicret olup göçer gurbet günleri.
Kardelenler çiçek açar her bahar,
Gül bitirir yapraklarda sonbahar.
Bir akşam sel, yağarken bir seher kar;
Turna olup uçar gurbet günleri.