Hayvanlar Uçuş Fiziği Bilir mi?

Bilim ve teknoloji geliştikçe önceleri basit gibi gördüğümüz pek çok hadisenin altında tasarım, mimarî ve mühendislik planlarının bulunduğu görülmektedir. Robotik, mekanik ve statik üzerinde çalışan bilim insanları, sadece yürüme hadisesinde bile onlarca matematik denklemi, fizik formülü ve mühendislik hesabıyla boğuşmaktadırlar. Yıllardan beri üzerinde çalışılan robotların son hâllerine bakılırsa Allah’ın yarattığı bir insan gibi mükemmel yürüyüş yapamadıkları görülür. Yürümede olduğu gibi, suda yüzme ve havada uçma fonksiyonlarında da çok hassas bir mahiyette takdir edilip yaratılmış anatomi ve fizyolojiyle birlikte fizik ve matematik bilimlerinin tespit ettiği kanunların da işletildiğini görebiliriz.

Uçma deyince aklımıza ilk önce kuşlar gelir. “Kuş gibi uçmak” veya benzeri tabirlerde uçma ile kuşlar özdeşleşmiştir. İnsanlar, kuşlara bakınca onlar gibi hür ve rahat bir şekilde uçup uzun mesafeleri kısa yoldan katetme hayalini hep kurmuştur. Uçma denemelerinin başlangıcı olarak 9. yüzyılda Endülüslü İbn-i Firnas ve 16. yüzyılda İstanbul’da yaşayan Hezarfen Ahmet Çelebi zikredilmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de, uçma nazara verilmekte ve bazı özelliklere dikkat çekilmektedir: “Üstlerinde kuşların saf saf dizilip, kanatlarını açıp yumarak dolaşmalarını hiç görmüyorlar mı? Onları havada Rahman’dan başka tutan yoktur. O elbette her şeyi görür.” (Mülk, 67/19). Âyette nazara verilen üç husustan birincisi, “kuşların saf saf dizilip uçmaları”, ikincisi “uçarken kanatlarını açıp kapamaları”, üçüncüsü ise “havada durmalarının sebebi olarak Rahman’ın gösterilmesidir.” Peki, Allah (celle celâluhu), perde olarak hangi sebepleri kullanarak kuşları havada tutuyor?  Kuşların uçmaya uygun anatomi ve fizyolojileri, uçmada kullandıkları davranış modeli ve bunun altında yatan sebepler olarak fizik kanunlarına bütün olarak bakıldığında, uçak mühendislerinin nereden ilham aldıkları anlaşılabilir.

 

Sadece Kuşlar mı Uçar?

Bu yazıyı paylaş