Cebrî veya iradî göçün insanlar üzerinde kaçınılmaz etkileri vardır. Yeni bir kültür, yeni bir dil ve değişen hayat standartları, beraberinde pek çok problemi de getirmektedir. Özellikle cebrî göçler, ülkelerinden çıkmak zorunda kalan insanlar üzerinde travmaya varan olumsuz yansımalara sebep olmaktadır. Göçlerin sayılan olumsuz etkileri dışında, insanı payandasız da yaşayabilecek olgunlukta bir fert olmaya götürme, eskimiş alışkanlıkları terk etmeye vesile olma veya girişimci ruhu tetikleme gibi olumlu yanları da bulunmaktadır. Bu açılardan bakıldığında, göçlerin özellikle kadınlar üzerindeki etkileri önem arz eder.
İslam’ın geldiği yıllarda kadınlar genel olarak hakları elinden alınan, ezilen taraf idi. Mekke kadını, erkekler karşısında daha pasif bir durumda idi. Bu bir yönüyle Mekke’nin ticaret şehri olması ve ticareti de çoğunlukla erkeklerin yapıyor olmasına bağlanabilir. Hazreti Hatice validemiz gibi bazı girişimci kadınlar istisna tutulursa o dönem toplumunda etkin olan kadınların sayısı oldukça azdı. Cahiliye döneminin getirdiği bir anlayışın hâkim olduğu, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, kadınların genel olarak hor ve hakir görüldüğü bir zaman diliminde onların etkin olmaları pek de düşünülemezdi. Bu vahim durumun değişmesi için güçlü bir unsura ihtiyaç vardı.
İslamiyet, bir güneş gibi doğmaya başlayınca kalbler ve kafalar da yavaş yavaş aydınlanmaya başladı. İman, girdiği kalbleri de evleri de karanlıklardan aydınlığa çıkarıyordu. Kadınıyla ve erkeğiyle saf ve duru gönüller, Kur’ân’ın ikliminde yeniden doğuyordu. Bu iman devresinde kadınların öncülük ettiği pek çok hadiseden bahsetmek mümkündür. Mekke toplumunda çok bilinmese de azımsanmayacak sayıda kadının; oğullarının, eşlerinin ya da yakınlarının imanlarına vesile olmaları bu hadiseler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bütün bunlar, elbette iman boyutlu bir yenilenme ile meydana gelmiştir. Hazreti Ömer’in kız kardeşi Hazreti Fatıma’nın, abisine karşı korkusuzca tutumu, onun bu yenilenmesinin bir neticesi olarak değerlendirilebilir. Hazreti Sümeyye validemizin cehalet karanlıklarına canı pahasına meydan okuması ve ebedlere kadar bir kahraman olarak yâd edilecek olması da iman boyutlu bir değişimin hayranlık uyandıran göstergesidir.