Ömrünü Hürriyete Adayan Bilge Aliya İzzetbegoviç

Bütün hayatı ülkesi ve milleti, ayrıca inanç, düşünce ve ifade hürriyeti başta olmak üzere temel insan hak ve hürriyetleri uğrunda mücadelelerle ve zaman zaman hapishanelerde geçmiş; bağımsızlığı daha yeni kazanmış iken, Avrupa’nın göbeğinde en amansız saldırılarla boğulmaya ve tarihten silinmeye çalışılan ülkesini, ordusunun ve milletinin başında dâsitanî bir şekilde savunmuş ve zamanı gelince de herhangi bir beklentiye girmeden köşesine çekilmeyi bilmiş olan; yirminci asrın en büyük devlet adamlarından, ayrıca seçkin bir münevver, insanlar arasında da mütevazı ve insanlardan bir insan olan kardeş Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin ilk ve gerçek mânâda bilge cumhurbaşkanı, muhterem Aliya İzzetbegoviç Beyefendi’nin Sonsuzluk Yurdu’na intikalini büyük bir teessürle öğrenmiş bulunuyorum.”[i]

Bu satırlar, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, Aliya İzzetbegoviç için yazdığı uzun bir taziye mesajında geçmektedir.

Doğumu ve Eğitimi

İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925 tarihinde, bugünkü Bosna-Hersek sınırları içinde yer alan Bosanski Šamac şehrinde dünyaya gelir. Kendisiyle aynı adı taşıyan dedesi, Osmanlı ordusunda görevliyken Üsküdarlı Sıdıka Hanım’la evlenir.İzzetbegoviç’in ailesi, önce Sırbistan’dan sürülen (1863) Müslümanların yerleştirildiği Azîziye’ye taşınır. Daha sonra baba Mustafa, çocuklarının eğitimi için Saraybosna’ya yerleşir.

O, ilk dinî eğitimini annesinden alır. Anılarında annesinin onu henüz 12 yaşındayken evlerinin yakınındaki Hadzijska Camii’ne gönderdiğinden bahseder. Resmî eğitimine, Birinci Erkek Lisesi’nde başlar. Bu dönemde bazı şüpheler yaşar. Bunun sebebi, 19. asırda yaygın olan pozitivizmdir. Daha sonra kendini toparlar ve “Tanrısız bir kâinat, bana her zaman anlamsız geliyor.[ii] diyerek İslam’ı tekrar araştırır. Bu konuda kendisini en çok etkileyen eserden ikisi, Kant’ın Saf Aklın Kritiği ve Spengler’in Batı’nın Çöküşü adlı kitapları olur.

Yaşadığı fikrî sarsıntıyı atlatır ve samimi teveccühü ve tefekkürü vesilesiyle kendisine ihsan edilen tahkikî iman, onun İslamî kimliğini oluşturur. Henüz lisedeyken kazandığı bu kimlik, onu arkadaşlarıyla beraber Müslümanların problemlerini çözme düşüncesine sevk eder. Bu maksatla üniversitelerin her kesiminden gençlerin katıldığı Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar) derneğinin kuruluşuna destek verir. Bu girişim kısa sürede sempati toplayınca, Yugoslavya yönetimini endişelendirir ve 1946’da İzzetbegoviç de dâhil olmak üzere birçok kişi tutuklanır.

O, bu süreci şöyle anlatır: “Hapiste 1946’dan 1949’a kadar üç yıl geçirdim. Bu zamanın yarısını oldukça aç geçirmemin dışında herhangi bir işkence görmedim. Mahkûmiyetim bittiğinde 24 yaşındaydım ve ailem beni gördüğünde sevinç gözyaşlarına boğuldu. İnsanlar başka bir şeye niyet etmişlerdi, fakat Allah tümüyle farklı bir şey ihsan etti.[iii]

[i] Abdullah Aymaz, “İzzetbegoviç İçin Yazılan Taziye”, fgulen.com/tr/basindan-tr/kose-yazilari/Abdullah-Aymaz-Zaman-Izzetbegovic-Icin-Yazilan-Taziye-

[ii] Hayri Soygüzel, “Aliya İzzetbegoviç’in Çocukluk ve Gençlik Yılları”, İlim ve Medeniyet, 26 Ocak 2019.

[iii] A.g.e.

Bu yazıyı paylaş