Hatıralarıyla Onu Hatırlamak Turgut Özal
Yıl 1993. Nisan ayının ilk günleri ve Ankara’da bir bilgisayar fuarı açılır. Anadolu üniversitesinden biri doçent, diğeri asistan olan iki akademisyen, hazırladıkları bir yazılım ile
Yıl 1993. Nisan ayının ilk günleri ve Ankara’da bir bilgisayar fuarı açılır. Anadolu üniversitesinden biri doçent, diğeri asistan olan iki akademisyen, hazırladıkları bir yazılım ile
Üstad Bediüzzaman’ın bir mektubu şu şekildedir: “Aziz, Sıddık kardeşlerim! Evvelâ: Hadsiz şükrederim ki: Risale-i Nur’un hakikî sahipleri olan müftüler, vaizler, imamlar, hocalardan manevî kahramanlar meydana
“Bir vesileyle Hocaefendi’ye gidecektim. Öncesinde duasını alayım düşüncesiyle kendisini göreyim istedim. Ziyaretimden ziyadesiyle memnun oldu ve ‘Hocama çok selam söyleyin.’ diye ısrar etti. Daha sonra
“Sizler benim kabul olmuş dualarımsınız! Sizler bahar çiçeklerimsiniz!”[1] diyordu verdiği konferanslarda. Tarihçe-i Hayat’a yazdığı ön söz için “Bunu bir iltifat-ı Peygamberî olarak kabul ediyorum.” diyecekti
“Yahya Hoca samimi bir insandı. Kestanepazarı’na gittiğimde o ayrılmıştı; daha doğrusu onu ayırmışlardı. Sonra benim yanıma geldi. Kalb temizliğinde, dünyevî bir beklentiye girmemede, makam sevdasına
“Elimizde kalemden, dilimizde kelâmdan başka bir şey yok. Ancak, parmaklıklar arkasında bulunan meslektaşlarımızın da bendenizin de önemli bir suçu (!) var: Bir nebze muhalif olmak.
“Hocaefendi ile kucaklaşma arzusuyla dopdoluyum; ama biraz düşününce anlıyorum ki o kucaklaşılacak bir adam değil, elleri öpülecek bir adam. Fakat yine de ona sarılmak istiyorum