Fethullah Gülen’i Anarken

Edirne, Selimiye Camii ve Üç Şerefeli Camii gibi iki etkileyici camiye sahip bir şehirdir. Fethullah Gülen’in, 1958 yılında, eğitimini aldığı ve büyüdüğü Erzurum’dan, Ankara’daki Diyanet İşleri Başkanlığında vaizlik sınavını geçtikten sonra, Üç Şerefeli Camiinde görev almak üzere Edirne’ye gelmesi, her zaman benim için ilgi çekici olmuştur. Gelecekte bu caminin avlusunun bir duvarına, buradaki hizmetini anmak için küçük bir levha yerleştirileceğine eminim.

Fethullah Gülen, 1966 yılında, İzmir’deki Kestanepazarı Camiinde görev yapmaya başladı. İbadet ve Kur’ân’la şekillenen bir hayatın verimli bir şekilde sürdürülebileceği barınma yerleri aracılığıyla, gelecek vadeden öğrencileri destekleme fikrinin temelini burada attı. Sohbetler, bir yandan şahsî hayata ait bir dindarlık atmosferi oluştururken, diğer yandan toplum yararına hizmetleri teşvik etti. Bir eğitim hareketi olarak Hizmet’in burada neşet ettiğini söyleyebiliriz. Küçük sohbet gruplarında oluşan kültür, Fethullah Gülen’in sevenleri arasında dinî söylemler için bir zemin oluşturdu. Hizmet’in uluslararası alanda, özellikle eğitime odaklanarak, geniş çaplı çalışmalar yapma motivasyonunun, büyük ölçüde sohbet ortamındaki konuşmalardan ve Gülen’in sözlü ve yazılı eserlerinden alınan ilhamla geliştiğini düşünüyorum.

Fethullah Gülen’in öğretilerini ve vaazlarını keşfetmemi sağlayan metinler arasında, Ölçü veya Yoldaki Işıklar (1996), Diyalog Taraftarı (2000) ve Küresel Sevgi ve Hoşgörü Medeniyetine Doğru (2004) gibi antolojiler bulunuyor. Kur’ân tefsiri konusundaki Kur’ân’dan İdrake Yansıyanlar (2012) ve tasavvuf geleneğine ait mefhumların izah edildiği Kalbin Zümrüt Tepeleri (2004–2010) de diğer eserler… Daha birçok kitaptaki metinlerin ve fikirlerin incelenmesinin, sohbet ortamlarında rehberlik sağlayabileceğini ve müzakereleri teşvik edeceğini tahmin etmek mümkün; tıpkı William Penn’in 1693’te yayımlanan eserinde geçen, “Gücümüz ve fırsatımız oldukça iyilik yapmaya çağrıldık.” ifadesinin asırlar boyunca yaptığı gibi. Bu metinler, geleneksel öğretilerin günümüzde nasıl yorumlanabileceği hakkında temkinli bir bakış açısı sunuyor. Pek çok öğrencinin, Fethullah Gülen’in derin ve ilham verici fikirlerinden faydalandığını ve Gülen’in onları yeni düşüncelere sevk ettiğini söylemek mümkün.

Tasavvuf geleneği, İslam’ın kalbî boyutuna dikkat çeker. Sevgi ve güzelliğin merkeze yerleştirildiği bir yerde, inançlar arası ilişkiler, kibir ve ihtilafın gölgesinde kalmaz. Modern dinî çalışmalarda, araştırmacılar “eşitlikçi çoğulculuk” terimini kullanır (Rachel S. Mikva). İnananlar birbirine saygı duyar ve ihsan şuuru ile barış ve adalet taahhüdünde bulunarak bir araya gelebilirler. Fethullah Gülen, bıraktığı değerli mirasın bir yönü olarak inançlar arası diyaloğa güçlü bir vurgu yapmıştır. Bu anlamda, bir Kitab-ı Mukaddes araştırmacısı olarak, Fethullah Gülen’i Mezmurlar’dan bir âyetle tanımlamak istiyorum:

“Gündüz Rab sevgisini gösterir,
Gece ilahi söyler, dua ederim
Hayatımı ihsan eden İlahıma.” (Mezmurlar, 42/8).

Prof. Dr. Christoph Bultmann, Almanya’daki Erfurt Üniversitesinde görev yapan Alman bir teolog ve Eski Ahit uzmanıdır.

Dipnotlar

Bu yazıyı paylaş