Fethullah Gülen’le tanışmak hayatımın en talihli anlarından biriydi. Şahsen görüşmemizin öncesinde, Viyana’daki Friede Enstitüsü ile birkaç yıl süren bir iş birliğimiz oldu. O zamanki Enstitü başkanı Dr. İsmail Tokmak ile hususi bir dostluğum da vardı. Öğrencilerim ve Viyana’daki enstitü arasında iyi bir ilişki vardı. İsmail Bey’in halefi Yasemin (Aydın) Hanım, iş birliğimizi devam ettirdi. Zamanla Fethullah Gülen’le din, siyaset, tarih ve maneviyat gibi konularda bir mülakat yaparak küçük bir kitap yazma fikri aklıma geldi. O zaman seçtiğimiz kitap başlığının hemen altına alt başlık olarak iliştirdiğimiz, “Neye İnanıyorum, Ne İçin Yaşıyorum” ifadesi, aslında tam da bu mülakattaki maksadı ifade ediyordu.
Yasemin Hanım, ziyaretimiz için gerekli girişimlerde bulundu ve yeni yılın başında, dondurucu bir soğukta ABD’ye vardık. Konaklama ve ağırlama, Hareket’in gönüllüleri tarafından çok cömertçe tertip edilmişti. Sayın Gülen’le iki gün üst üste, her ikisi de ikindiden sonra olmak üzere, mülakat yapma fırsatımız oldu. Mülakatımız geniş bir konu yelpazesini kapsıyordu. Gayemiz, Gülen’in fikirlerini geniş bir kitlenin anlayabileceği bir üslupla sunmaktı. Mülakat; Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki diyalog, Allah’a iman, O’na dua etmeyi ve yakarmayı öğrenmek, dünyadaki dramatik değişiklikler, umumî ve hususî mânâda ölüm, hayvan sevgisi gibi sorular ve cevaplarla hitam buldu. Hafızamda hikmetle dolu, temiz kalbli, nazik ve yaşlı bir beyefendi olarak kaldı.
Tüm içeriği görmek için lütfen giriş yapın ya da abone ol
Abone Ol