Hocaefendi’nin vefatına, ilk birkaç gün boyunca inanmakta zorlandım. Artık bu dünyanın dışında olduğu gerçeği zihnime derinlemesine yerleşirken, hislerim yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Basit bir benzetmeyle, yaşadığım şey, “duygusal bir sandviç” gibiydi.
Sandviçin iç kısmı, birbiriyle ilişkili üç üzüntü katmanından oluşuyor. Çok değerli birini kaybetmenin ve onun huzurunda bulunma, onunla sohbet etme ve son 10 yıl içinde birkaç kez tecrübe etme ayrıcalığına sahip olduğum zekâ, şefkat, kendinden ziyade başkalarını düşünme, gerçek ve derin alçakgönüllülük ve basitçe söylemek gerekirse, ulvî bir cazibenin yoğunluğunu hissetme fırsatının artık olmayacağını anlamanın verdiği şiddetli bir hüzün yaşıyorum.
Tüm içeriği görmek için lütfen giriş yapın ya da abone ol
Abone Ol