Hocaefendi’den bahsettiğimizde, onun sadece bir hoca ve âlim olarak ilham vermekle kalmayıp öğrettiklerini kalıcı bir miras olarak bıraktığını da görüyoruz. Gerçekten önemli olan, öğretilenlerin yaşanması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bu harekete dâhil olduğunuz ve bu mirası istikbale taşıma mesuliyeti taşıdığınız için çok talihlisiniz.
Güzel hatıralara sıkı sıkıya sarılın. Gözyaşları dökülecek, fakat yüzünüzde bir tebessüm de olsun. Bu tebessüm, Hocaefendi’nin ilhamının sizde yaşadığının ve onun bıraktığı mirası yaşatma kararlılığınızın bir işareti olsun. Bu vesileyle Hizmet kardeşlerime gönülden sesleniyorum: Bugün bir kutlama günü; çünkü ilham aldınız ve şimdi bu ilhamı yaşatma sorumluluğunuz var.
Onun hikmeti ve adanmışlığı, Allah’a (celle celâluhu) karşı derin bir haşyet ve huşûdan gelen yüksek bir takva seviyesinden besleniyordu. Ahlakî yüceliklere ulaşma gayreti, manevî kemali ve sahip olduğu engin ilmi, İslam’ın derin bir kavrayışını içeriyordu. İnancını hayata geçirme konusunda örnek teşkil ediyor, dünyevî arzulardan uzak duruyor ve dünyaya kapılmadan âhirete odaklanıyordu. Ayrıca onun tam bir tevekkül içinde, yalnızca Allah’ın iradesine ve takdirine olan sarsılmaz bağlılığı, hayatının temel hususiyetlerinden biriydi.
Hocaefendi, bir hoca ve rehber olarak dünyaya ilham vermesi mukadder olan bir şahsiyetti. Sadece Müslümanlar değil, diğer inanç gruplarına mensup insanlar üzerinde de derin etkiler bıraktı. Bu, hareketin dünya çapındaki takipçilerinin ve farklı kültürel birikimleri olan insanların, ona duyduğu hayranlıkta açıkça görülmektedir. O, insanlığı, peygamberâne ahlak ve faziletlere dayalı, daha yüksek bir kemal seviyesine yönlendirdi. Öğretileri, dersleri ve eylemleriyle, kemale ermemiz için bizi motive etti ve kötülüklerden uzak durmamız için tavsiyelerde bulundu.
Onun en belirgin özelliklerinden biri, her yönüyle sergilediği sevgi, iyilik ve şefkatti. Bu özellikler, yalnızca sohbetlerinde ve yazılarında değil, özellikle varlığında hissediliyordu. Geçen yıl, Hizmet gönüllüsü sevgili kardeşlerimle birlikte onun huzuruna kabul edilme şerefine nâil olduğum anları asla unutamam. Odada 100 kişiden fazla olmasına rağmen, herkesin üzerindeki o çekim gücü açıkça hissediliyordu.
Saygıdan dolayı yerde oturup başımı eğdim. Ancak o, beni fark etti ve oturduğum yerden kalkıp bir sandalyeye oturmam için işaret etti. Dediğini yaparak tekrar başımı saygıyla eğdim. Bu sefer yanındaki bir fincan kahveye işaret etti. Utanarak aldım, elimde tuttum ve yine başımı eğdim. Sonra tekrar işaret etti ve bu kez içmemi istedi. Bu basit hareket, onun şefkatini ve insanî derinliğini yansıtıyordu. Bu inanılmaz bir tecrübeydi; milyonların gönüllerine nasıl dokunduğunu, onlarla nasıl hususî ve manevî bir bağ kurduğunu anlamamı sağladı.
Hocaefendi, her durumda zarafetle, sevgiyle ve tevazuyla hareket etmeyi öğretti. İlham verici öğretilerinizi kendinize saklamayın. Bu, yalnızca Türk milletine veya Türkiye’ye özgü bir armağan değildir, Müslümanlar ve bütün insanlık için de bir armağandır.
Hocaefendi’nin vefatı bir boşluk değil; tam tersine, milyonları sevgi, iyilik, hoşgörü, bilgelik ve insanlığa hizmet yolunda bir araya getiren güçlü ve cezbedici bir ilham kaynağıdır.
Cenab-ı Allah (celle celâluhu), sevgili Fethullah Gülen Hocaefendi’yi Cennet’in en yüksek makamlarına yerleştirsin. Allah, bu kaybı hissedenlerin yüreklerine ferahlık versin ve hepimize onun geride bıraktığı bu muhteşem mirası yaşatmayı ve ileri taşımayı nasip etsin.
Kareem Irfan, Kuzey Amerika İslam Toplumu (ISNA) eski başkan yardımcısı ve Chicago Metropol Bölgesi Dinî Liderler Konseyinin eski başkanıdır.