Rabbanî Rehberler Ölmez

“Her nefis ölümü tadacaktır/tadıcıdır. Siz ey insanlar, yaptıklarınızın karşılığını ancak kıyamet günü tastamam alacaksınız…” (Âl-i İmrân, 3/185)

Siz zahiren aramızdan ayrıldınız, ama aslında bizi bırakıp gitmediniz! Muhterem Büyüğümüz, sevgili Hocamız! Sizin huzurunuza bir kere daha gelmeyi ve sizden istifade etmeyi umarken aramızdan ayrıldınız. Bizden bedenen ayrıldınız, ama ruhen hep bizimle kalacaksınız.

Muhterem Büyüğümüz, yüce Allah sizi âlâ-yı illiyyîne kabul buyursun. Allah sizi şehitler ve salihler zümresine dâhil etsin ve Peygamberlerin En Hayırlısı’na (sallallâhu aleyhi ve sellem) komşu eylesin. Siz bizi bırakıp gittiniz, ancak biz de sizin hak dinin mesajını hakkıyla tebliğ ettiğinize, emanetin hakkını yerine getirdiğinize, yakîn (ölüm) gelinceye kadar ümmet-i Muhammed’e daima va’z u nasihatte bulunduğunuza şahitlik ediyoruz. Sizler Allah’ın kazasına razı oldunuz ve O’nun kaderine yakîn mertebesinde inanarak ruhunuzu teslim ettiniz. “Biz Allah’a âidiz ve (vakti geldiğinde) elbette O’na döneceğiz.” (Bakara, 2/156).

Sizin o tertemiz ruhunuz, yıllardır insanlara öğrettiğiniz bu hayatın bütün boyutlarındaki farklı karanlık dehlizlerini bizim için aydınlatan bir kandil gibi, ebediyen yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. Ey Hocamız, sizin ruhunuz hep bâkî kalacak! Allah hakkında daima hüsn-ü zan beslemeyi salık veren o diriltici üslubunuzla, kalblerimize ve sizi seven “evlatlarınızın” ve mâşuklarınızın gönüllerine ektiğiniz, sadece kalblerinde hastalık olanların rahatsız olacakları hakikatlere bir ömür boyu sadık kaldınız.

Daha bana gönderdiğiniz mektubun mürekkebi bile kurumadan bizi bırakıp gittiniz Hocam! O mektubu “Ulemanın ayaklarının toprağı olan ve sizi seven Fethullah Gülen” imzasıyla bitirmiştiniz. Hâşâ ve kellâ! Bizler toprak, siz ise Süreyya kadar yüksektesiniz…

Aziz Hocamız! Sizin sevenleriniz arasında yer almak, bize fahr olarak yeter de artar. Ancak sizin o âlî edebiniz ve derin tevazuunuz ile bize “Yüksek hikmet sahibi âlim ve terbiye edici gönül ehli” diye hitap etmeniz bizi ve emsallerimizi kendimizden hayâ edecek hâle getirdi. Bunlar kalblerimizi fetheden o güzel ahlakınızdandı. İnsanların sizin izinizde yol almalarını sağlayan metodunuz, yüksek fikirlerinizden bizleri kana kana içmeye davet etti. Aramızdan ayrılana dek siz hep bu şekilde yaşadınız. Lakin sizin o güzel kokulu, tertemiz hayat yolunuz, gelecek nesillerde boy atacak paha biçilmez fidanlarla devam edecek ve onlar semeredâr, köklü ağaçlar hâlinde sizin övgü dolu mirasınızın bayrağını daima dalgalandıracak. Allah Teâlâ’nın sizin gönüllere işleyen kelimelerinizin meltemi ile dopdolu geniş yeryüzü coğrafyasındaki güzellikleri, sizin insan merkezli fikirleriniz ve o orijinal medeniyet telakkinizle bu bayrak hep dalgalanmaya devam edecek.

Ey Allah yolunun yolcuları aziz kardeşlerim! Rabbanî rehberler ölmez. Çünkü Muhammed Fethullah Gülen Hocaefendi hep büyük olarak yaşadı ve sadece sevenlerinin değil, milyonların gözünde hep büyük olarak yaşayacak. O öyle bir hayat yaşadı ki ebede kadar şu hususlarda daima yâd-ı cemil olarak kalacak.

Âbid ve Zahit Bir Şahsiyet

O öyle bir babayiğit ki her şey elinin altında olmasına rağmen hiçbir mâmeleki yok… Sevenlerinin açtığı müesseselere; onların geniş imkânlarına ve elinde avucunda ne varsa tasadduk eden er oğlu erleri sayamayız bile. Onun hayatına vâkıf olanların veya yakınında bulunanların kolayca anlayacağı gibi, bu büyük babayiğidin tevazu ve mahviyet seviyesi, dehşete düşürecek keyfiyettedir. Onun yeme, içme gibi hususlardaki zühd ü takvası ve dünyaya ait lezzetleri elinin tersiyle itmesi, beni her seferinde hayret ve şaşkınlığa düşürdü.

İlmiyle Âmil Bir Rehber

Ehl-i tahkik, ilmiyle amel eden bir âlimin, âbidlerden ne derece üstün olduğunu beyan etmişlerdir. İşte ulemanın bu sınıfı Nebi’nin (sallallâhu aleyhi ve sellem) hakikî varisleridir. Onlar, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmezler. Hocamız hakkında ulemanın yazıp çizdikleri şeylerin listesini tutmaya, onun ilmî ve amelî meziyetlerini saymaya kalksaydık çok yorulurduk.

Mümtaz Bir Fakîh

İlmin hangi dalına bakarsak bakalım orada Hocamızın özel dokunuşlarını ve nev’i şahsına münhasır yorum ve katkılarını görmek mümkündür. İlim olarak sayılan şeylerin aslına bakıldığında, onun Allah’ın (celle celâluhu) kelâmı olduğu görülür. Hocamızın bu konularla alâkalı telif ettiği bir eser, onu tanımama vesile olmuştur. Onun Kur’ân’dan İdrâke Yansıyanlar adlı değerli eserine muttali olduğumda, Hocamızın tefsir ilmiyle alâkalı çok orijinal yorumlarının, bende derin etkiler bıraktığını gördüm.

Büyük Bir Düşünür

Hocamızın fikir ve kültür sahasında ortaya koyduğu orijinal yaklaşımları, uzmanları derinden etkilemiştir. O şöyle buyuruyor: “Kültür, bir milletin, kendine has çizgide gelişip yükselmesinde sık sık başvuracağı önemli bir kaynaktır.[1]Hangi tatlı su kaynağı eğitim ve öğretimden daha önemli olabilir ki!

Vicdanımı harekete geçiren bir misal, Fatih Koleji’nin tertip ettiği kültür festivaliydi. O zaman gördüm ki bu tür faaliyetler, başka bir vesilenin asla bir araya getiremeyeceği farklı kültürlerden insanları bir araya topluyor. Aman Allah’ım! Bu muhteşem fikir nasıl oldu da dünya çapında pek çok ülkeyi aynı platformda bir araya getirip en zeki ve yetenekli öğrencilerin ellerinde bayrakları dalgalandırdı? Kim bu vizyonu düşünüp ortaya koydu ve muhabbet kapılarını ardına kadar açtı?

Eşsiz Bir Vaiz

O, vaizlerin piri… Fas Krallığında meşhur vaizlerden birinin (kardeşim, hocam Prof. Dr. Ferid el-Ensâri) hayatını çalışma şerefine nail oldum. Bu çalışmada onun Muhammed Fethullah Gülen Hocamızdan (Allah ona gani gani rahmet eylesin) ne denli etkilendiğini gözler önüne serdim. Ferid el-Ensâri, Fethullah Gülen’in üslup, yöntem ve fikirlerinden istifade ettiğini, pek çok eserinde ortaya koydu.

Hikmet ve Şefkat Dolu Bir Kılavuz

Keşke halkım, Müslüman ve gayr-i Müslim pek çok fazilet ehli gibi, onun yol ve yöntemine inansaydı! Keşke kavmim, bu din-i mübin-i İslam’ın, bütün insanları uyarmak ve onlara müjde vermek için gönderildiğine inansaydı! Dostların çelimsizliğine, düşmanların insafsızlığına ve tuzak üstüne tuzak kurmalarına rağmen Hocamız, görüşlerinin doğruluğunu, yönteminin rasânetini, duruşunun hikmetini açıklayıp bütün âleme bu din-i mübin-i İslam’ın her zaman ve zeminde şehbal açacağını ilan edip onları ikna etmiştir. İnsafla bakan herkesin rahatlıkla görebileceği bir şey varsa o da uluslararası arenada, Hocamızın çok açık ve net duruşu, bıraktığı parlak izler ve başarılardır.

Şimdi Hocamıza şöyle seslenmek istiyoruz:

Gözün aydın olsun, huzur içinde yat aziz Hocamız! Allah sizi bu dar dünya vatanından ayırdı. Onun yerine size ebedî bir vatan ihsan etti. Senin anavatanından uzak oluşunun içinde hâsıl ettiği hicranını, lisan-ı hâlinden hep hissediyorduk. Sen daima vatanından uzak kalmanın acısını yüreğinde hissediyor ve Hazreti Abdullah b. Abbas’ın (radıyallâhu anh) rivayet ettiği, kavminin Efendiler Efendisini (sallallâhu aleyhi ve sellem) vatanından çıkarırken buyurduğu, “Ey Mekke! Sen ne güzel bir beldesin, bana ne kadar da sevimlisin. Şayet kavmim beni senden çıkarmasaydı başka bir yerde asla yaşamazdım.[2] sözlerini sürekli tekrar ediyordun. Bil ki sevenlerin senin yol ve yöntemini bütün yönleriyle benimsedi ve mesajını dünyanın dört bir bucağındaki yeni nesillere bir yarış havası içinde ulaştırdı; onlar da kuş sürülerinin tatlı su kaynaklarına üşüştüğü gibi bu işe sahip çıktılar.

Vicdan azabı ve hüzün bulutları, senin gönlünü kıranların, kalbini incitenlerin ve yollarına taşlar koyanların peşini bırakmasın!

Ne mutlu sana bildiklerin, hayırlı olsun yapıp eylediklerin, kutlu olsun alıp verdiklerin ve bırakıp terk ettiklerin… Sana da binler teşekkür bu tertemiz ruh gibi nice er oğlu erleri yetiştiren mübarek Anadolu toprağı: Ahlât. Sen ki Anadolu topraklarına ezan-ı Muhammedi’yi (sallallâhu aleyhi ve sellem) açmıştın; şimdi de Allah yolunda, günümüz insanının içine hizmet-i imaniye ve Kur’âniye koru düşüren ve muhterem Fethullah Gülen Hocamız eliyle üflenen ruha beşiklik ettin. Sana da teşekkürler ey Erzurum! Bu zorlu zamanda, benzeri az bulunan bu Hizmet’e vesile olan ve bu işe katkı sağlayan herkese sonsuz teşekkürler.

Allah (celle celâluhu) ona rıza ve rıdvan kapılarını açsın. “Biz Allah’a âidiz ve (vakti geldiğinde) elbette O’na döneceğiz.” (Bakara, 2/156).

Faslı âlim Abdülmecid Bûşebke, Fas’ın El-Cedide şehrinde yaşamaktadır.

Dipnotlar

[1] M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 41.

[2] Tirmizî, Menâkıb, 68; İbn Mâce, Menâsik, 103; Ahmed ibn Hanbel, El-Müsned, 4/305.

Bu yazıyı paylaş