Dijital çağ, okuma şeklimizi değiştirdi. Pew Araştırma Merkezinin bir araştırmasına göre, ortalama bir Amerikalı 40 yıl öncesine göre daha az kitap okuyor ve nüfusun yalnızca %31’i yılda en az bir kitap okuyor. Bu, genel okuma alışkanlıklarında %10’luk bir düşüş. Peki, insanlar neden daha az okuyor?
Sosyal medyanın ve internet erişiminin yaygınlaşması, yoğun çalışan ve bunalmış birçok insan için rahatlatıcı bir rol oynadı. Herkesin haberlere, hikâyelere ve muhtevası kısa konulara yoğunlaşmasına sebep olan bol miktarda dijital kaynak var. Çalışmalar, çevrim içi ortalama okuma süresinin yaklaşık 55 saniye olduğunu gösteriyor; bu da okumanın beyine sağlayabileceği inanılmaz faydaları görmek için yeterli bir süre değildir.
Araştırmalar, okuduğumuzda çeşitli nörolojik süreçlerden geçen beynimizin kimyasının tam mânâsıyla değişebileceğini gösteriyor. Okuma, sinir yollarımızın yeniden yapılandırılmasına ve dopamin, serotonin ve endorfin gibi nörotransmiterlerin salınımına vesile olabilir. Bu nörotransmiterler beynimizin habercileri gibidir; ruh hâlimizden motivasyonunuza kadar her şeye tesir edebilecek önemli sinyaller taşırlar. İlgi çekici bir hikâye ile bütünleşince genellikle bir tatmin ve keyif duygusu hissedilir, şevk ve mükafatla alâkalı nörotransmiter olan dopamin seviyesi artar. Aynı zamanda mutluluk ve iyi olma hissine katkıda bulunan bir nörotransmiter olan serotonin de artınca, buna bağlı olarak depresyon ve anksiyete semptomları hafiflemiş olur.
Ruh hâlimiz ile bu nörotransmiter maddeler arasındaki münasebet karşılıklıdır. Bu maddelerin dışarıdan verilmesi ruh hâline tesir ederken, ruh hâlimiz de bu maddelere tesir eder. İlâhî icraata perde olan sebepler konumundaki maddî olgular ruha, ruh da maddeye tesir edebilmektedir.
İlmî Çalışmalar
Okurken beynimiz yazılı sembolleri (harfler, sayılar ve noktalama işaretleri) anlamlara dönüştürür. Bu süreç, fonoloji, imla ve anlambilim dâhil olmak üzere çeşitli dil sistemlerinin birlikte çalışmasını içine alır. Fonoloji, dildeki ses kalıplarının incelenmesidir. Beynimiz yazılı sembollere karşılık gelen sesleri dönüştürerek kelimeleri zihnimizde “duymamızı” sağlar. Bu süreç, bilmediğimiz kelimelerle karşılaştığımızda özellikle önemlidir; çünkü ses kalıplarına ait bilgi, bu kelimelerin nasıl telaffuz edileceğine dair şuurlu tahminler yapmak için kullanılır.
Kitap okuma faaliyeti, beynin birçok alanını ilgilendiren karmaşık bir zihnî süreçtir. Okuduğumuzda, yazılı dili çözmek için gözümüz ve kulağımızın sistemleriyle birlikte hikâyenin zihnî görüntüleri için hayal gücümüzü ve hafızamızı kullanırız. Okumayla ilgili temel beyin alanlarından biri, görüntülenen bilgilerinin işlenmesi için vazifeli olan görme korteksidir. Okurken gözlerden gelen sinyaller, beyin tarafından harfler ve kelimeler olarak yorumlanır. Beynin temporal ve parietal lobları gibi diğer alanları, dile ait sinyalleri işlemede rol oynar ve okuduğumuz kelimelerin mânâlarını anlamamıza yardımcı olur.
Brain Connectivity dergisinde yayımlanan bir çalışma, roman okumanın, beynin dil işleme ve anlama ile ilişkili bölgelerinde bağlantı artışına yol açabileceğini göstermiştir. Bu bağlantı, okumadan günler sonra bile devam edebilir ve uzun vadeli faydalar sağlar.
Emory Üniversitesindeki araştırmacılar tarafından yürütülen başka bir çalışma, okumanın dil kullanımıyla ilişkili beyin bölgesi olan sol temporal korteksteki aktiviteyi artırabileceğini ortaya koymuştur. Bu artan aktivite, okumanın beyin fonksiyonlarını geliştirdiğini ve beynin yeni sinir bağlantıları kurup kendini yeniden organize etme kabiliyeti olarak bilinen nöroplastisiteyi desteklediğini göstermektedir.
Beynin posta kutusu olarak görebileceğimiz temporal lop (şakak bölgesi), kağıttaki siyah çizgilerin harfler olarak tanımlandığı yerdir. Posta kutusundan gelen bilgiler daha sonra frontal loba (alın bölgesi) ve temporal lobun diğer bölgelerine gider ve tecrübeli bir okuyucu burada kelimenin gerçek mânâsını ve telaffuzunu belirler. Bütün bu süreç yarım saniyeden az sürer.
Nöroplastisite ve Okuma
Nöroplastisite, yeni tecrübelere ve öğrenmeye cevap olarak uyum sağlama ve değişme konusunda beyne verilmiş mucizevî bir kabiliyettir. Okuma ile uyarılan bu nöroplastiklik özelliği sayesinde beynimiz; hafıza, dikkat ve problem çözme gibi birden fazla zihnî faaliyeti içine alan, bir metni işleme ve anlamayla aktif olarak meşgul olur.
Psychological Science’da yayımlanan bir çalışma, düzenli okumanın beyin bağlantısını artırabileceğini ve genel zihin fonksiyonlarını iyileştirebileceğini göstermiştir. Bu, ne kadar çok okursak beynimizin o kadar fazla uyum sağlama ve büyüme kapasitesine sahip olduğu mânâsına gelir ve bu da uzun vadeli zihnî dayanıklılığa vesile olabilir.
Okumanın Zihin ve Ruh Sağlığına Faydaları
- Beyninizi Güçlendirir
Emory Üniversitesinin 2013 yılındaki bir araştırmasında, okuyucuların kitap okurken manyetik rezonans tarama görüntüleri ölçüldü. Okuyucular hikâyeye ne kadar derinlemesine girerse, beyinlerinin o kadar çok bölgesinin aktive olduğunu buldular. Daha da şaşırtıcı olanı, bu aktivitenin katılımcılar kitabı bitirdikten sonra birkaç gün boyunca yüksek kalmasıydı. Ne kadar çok okursanız, bu karmaşık aktivite ağları o kadar güçlenir.
Hareket, duyum ve acıya tepki veren beyninizin somatosensoriyel alanı ve motor korteksi, bir kitap bittikten uzun süre sonra bile aktif kalmakta, beyniniz âdeta kitaptaki kahramanın bedenine yerleşmekte ve bu alanlardaki aktivite değişmektedir.
Boston Çocuk Hastanesindeki bir araştırma, okumanın beyninizi yeniden yapılandırabileceğini, yeni sinir ağları oluşturabileceğini ve iki beyin yarım küresi arasında iletişim sağlayan corpus callosumdaki beyaz maddenin güçlenebileceğini göstermiştir. Bu, bilgileri daha verimli bir şekilde işlemenize ve daha hızlı öğrenmenize yardımcı olur.
Özellikle yüksek sesle okuyan birini dinliyorsanız, bunun görme ve işitme ile ilgili idraki güçlendirdiği anlaşılmıştır. 2011 tarihli bir çalışma, bu bulguları desteklemiş ve çocukken okuma alışkanlığı edinmenin ideal olduğunu, ancak bu alışkanlıktan her yaşta istifade edilebileceğini göstermiştir.
- Stresinizi Azaltır
Sussex Üniversitesinde 2009’da yapılan bir araştırmaya göre, okumak stres seviyenizi % 68’e kadar azaltır. Bu bilgiye göre okumak, müzik dinlemekten veya yürüyüşe çıkmaktan daha tesirlidir. Bir kitaba daldığınız sadece altı dakika içinde kalb atış hızınız yavaşlar, kan basıncınız düşer ve kaslarınız gevşemeye başlar. Bu araştırmaya göre, günlük 30 dakika kitap okuma, stresin fizikî belirtilerini önemli ölçüde azaltmaktadır. Kesintisiz bir şekilde odaklanabildiğiniz takdirde, ne tür kitap okuduğunuz veya sesli kitap dinlediğiniz önemli değildir.
Çocuğunuzla kitap okumak, ebeveyn-çocuk bağınızı artırırken stresinizi de azaltabilir. Amerikan Psikoloji Derneği Dergisi’nde 2020 yılında yayımlanan bir araştırmada, 6–18 aylıkken çocuklarına her gün kitap okuyan ebeveynlerin daha düşük stres seviyelerine sahip ve çocuklarının ihtiyaçlarına karşı daha hassas oldukları tespit edilmiştir.
- Bilginizi Artırır
Kitaplar onlarca yıllık tecrübe ve birikimle yazılır ve bunu sadece birkaç dakikalık video çekimiyle sunmak imkânsızdır. Dijital bilgi kaynakları faydalıdır ve bir araştırmaya başlamanıza yardımcı olabilir, ancak bu yüzeysel bilginin altındaki derinlemesine bilgiye ulaşmak için okumayla gelecek kapsamlı bilgiye ihtiyacınız vardır.
Multimedyanın öğrenmeyi genişletebileceği veya artırabileceği söylense de araştırmalar, bu tür öğretimden gelecek müspet tesirin, okuma merkeze alınmadığı takdirde asgarî seviyede kaldığını göstermektedir.
- Hayal Gücünü Geliştirir
Okumak, hayal dünyanızı genişletmenize yardımcı olur. Okurken beyninizin görüntüleri işlemeyle vazifeli bölgesi olan occipital lobu aktive olur. Özellikle kurgu roman okurken kitapta anlatılan dünyaları ve karakterleri hayal etmek, okuduklarınızı görselleştirmeye yardımcı olur. Mücerret bir kavram, zihninizde gerçeğe dönüştürülür.
Appalachian State ve Angelo State Üniversitelerinin 2007’de yaptıkları ortak bir çalışmada ve 2009’da yapılan diğer bir çalışmada, çok kitap okuyan lisans öğrencilerinin daha parlak zekâya ve orijinal fikirler üretme kabiliyetlerine sahip ve öğrenmeye daha yatkın oldukları gösterilmiştir.
- Hafızayı Geliştirir
Çalışmalar, okumanın beyninizi sürekli meşgul ederek hafızayı geliştirdiğini gösteriyor. Kitap türüne bağlı olarak, bilgileri veya hikâye dizisini takip ederken kısa ve uzun süreli hafıza aktif tutulur. Hem günlük hatıralara ait (epizodik hafıza) hem de çalışılan konu üzerindeki bilgilere ait hafıza kapasitesi okuma ile güçlenmektedir.
- Odaklanmanıza Yardımcı Olur
Dijital teknoloji dikkatimizi çok dağıtır, konuya yeniden odaklanmamız 23 dakika sürer. Cihazınıza gelen bir bildirim yüzünden okumayı her durdurduğunuzda, beyindeki ödül mekanizmasını güçlenir ve bu gelecekteki görevlere de konsantre olmanızı zorlaştırır. 2015 yılında Kanada’da yapılan bir araştırma, 2000 ile 2015 yılları arasında ortalama dikkat süresinin 12 saniyeden 8 saniyeye düştüğünü gösterdi. 18–24 yaş aralığındaki katılımcıların %77’si, onları meşgul edecek hiçbir şey olmadığında ilk uzandıkları şeyin telefonları olduğunu söylerken, 65 yaş üstü fertlerin yalnızca %10’u bunu ifade etmiştir.
- Kelime Dağarcığını Zenginleştirir
Ciddi bir şekilde iletişim kurabilmek, her durumda doğru kelimeleri nasıl kullanacağınızı bilmekle ilgilidir. Okurken bilmediğiniz kelimelerle karşılaştığınızda, o kelimenin hangi durumda ve bağlamda kullanıldığı anlaşılır. Bu, kelimenin nasıl kullanıldığına bir örnek olduğundan, ezberlemeye çalışmaktan daha hızlı bir şekilde öğrenmenize yardımcı olur.
- İletişim ve Yazma Kabiliyetini Geliştirir
Beyniniz, okuduğunuz kitapların dili kullanma tarzını depolar ve bu da hem yazılı hem de sözlü olarak net bir şekilde iletişim kurma kabiliyetinizi güçlendirmenize yardımcı olur. Aynı zamanda size farklı bakış açıları kazandırır. Yeni fikirlerle dünyaya bakmanın yolları fark edilir, çevrenizdeki insanlarla daha güçlü bir münasebet kurmanıza yardımcı olur.
Yazma kabiliyeti, beynin okuma sırasında aktive olan parietal lobunda bulunur. Düzenli olarak okumak, kendi yazma kabiliyetinizi geliştirebilecek çeşitli yazma stilleri ve teknikleriyle tanışmanızı sağlar.
- Zihin Sağlığını İyileştirir
Okuma faaliyeti, yaşlandıkça zihnî gerilemeyi önleyebilen sinir yollarının sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Ne kadar çok okursanız, beyninizde o kadar çok sinirsel aktivite meydana gelir. Bu da daha fazla sinirsel üretkenliğe yol açar ve genel zihnî fonksiyonları iyileştirir.
- Empatinizi Artırır
Bilhassa kurgu hikâye ve roman okumanın, farklı bakış açıları ve duyguların zihnen yaşanmasına imkân vererek empatiyi geliştirdiği gösterilmiştir. Bu, daha iyi sosyal münasebetlere ve duygusal zekâya vesile olabilir. Benzer sıkıntılarla mücadele eden karakterler hakkında empati yapmanıza ve daha az yalnızlık hissetmenize yardımcı olur. Benzer bir mücadeleden geçen bir karakterle zihin dünyasında özdeşleşmenin, izolasyon ve yalnızlık duygularını hafiflettiği gösterilmiştir.
Bibliyoterapi, bir terapistin rehberliğinde çeşitli kitaplardan seçilen metinlerin okunması, üzerinde düşünülmesi ve tartışılması yoluyla uygulanan, yeni bir terapi yöntemidir. Böylece depresif semptomların hafiflediği, hem demans hem de psikoz hastalarında zihnî fonksiyonların iyileştiği gösterilmiştir.
Kitaplar ve Beyin Hastalıkları
Alzheimer Hastalığı Dergisi’nde yayımlanan bir araştırma, kitap okumanın zihnî fonksiyonları iyileştirebileceğini ve bu hastalığa yakalanma riskini azaltabileceğini göstermiştir. Çalışmada, altı yıllık bir süre boyunca, 294 yaşlı takip edilmiş ve kitap okumak gibi, zihni uyaran faaliyetlerde bulunanların, bu faaliyetlerde bulunmayanlara kıyasla Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin %32 daha düşük olduğu belirlenmiştir.
Alzheimer, Parkinson ve multipl skleroz gibi beyin hastalıkları ve bozuklukları, şahsın hayat kalitesi üzerinde derin bir tesire sahip olabilir. Bu şartlar genellikle zihnî gerileme, hafıza kaybı ve diğer nörolojik belirtilerle karakterize edilir. Ancak son araştırmalarda, kitap okumanın bu hastalıkların zararlarını hafifletmeye yardımcı olabileceği öne sürülmektedir.
Journal of Neurology’de yayımlanan başka bir araştırma, kitap okumanın multipl sklerozlu kişilerde zihin fonksiyonlarını iyileştirebileceğini göstermiştir. Çalışmada multipl sklerozlu 24 kişi incelenmiştir. Bir okuma grubundan altı ay boyunca günde en az 30 dakika kitap okumaları istenilmiştir. Okuma grubu kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, zihin fonksiyonlarında anlamlı iyileşmeler olduğu tespit edilmiştir.
- Uyku Kalitenizi Artırır
Yatmadan önce kitap okumak, daha iyi bir uykuya vesile olabilir. Kitap okumak, beyninize gevşeme ve dinlenmeye hazırlanma zamanının geldiğini bildirmeye yardımcı olur.
Kaynaklar
- Pan, “How Reading Can Literally Change Your Brain Chemistry”, baos.pub/how-reading-can-literally-change-your-brain-chemistry-b7fcfd1ce170
- F. Brancia, “Neuroscience of Reading: Is Reading Good for the Brain?”, www.linkedin.com/pulse/neuroscience-reading-good-brain-ercole-francesco-brancia/