Tabiat Risalesi Üzerine

Yüce Allah’ı (celle celâluhu) tanıyıp O’na kulluk etmek üzere yaratılan insan, kendisine verilen bu ağır ve yüce sorumluluğa rağmen, varlık âlemine adım attığı ilk günden itibaren türlü bahane ve sebeplerle bu hakikatten yüz çevirmiştir. Kimi zaman Yaratıcısını tamamen inkâr eden, kimi zaman da inandığı hâlde O’nun emir ve yasaklarına karşı lakayt kalan insan, çoğunlukla derin ve tehlikeli bir gaflet içinde hayatını sürdürmüştür. Oysa kâinattaki sayısız âyet, Yüce Yaratıcı’nın varlığı ve birliğini âdeta haykırır ve ilan ederken, insana da bu âyetleri okuyacak akıl, göz, kulak ve pek çok donanım bahşedilmiştir. Ayrıca Rabbimiz, insana doğru yolu göstermek için, sadece kâinatın diliyle değil, Allah Teâlâ’yı ona en güzel bir şekilde tanıtacak, bilgiyi pratik hayata taşıyarak yaşayıp gösterecek ve kendilerine emanet edilen bütün mesajları ulaştıracak peygamberleri ve onların sadık takipçilerini göndermiştir.

Eski zamanda dalalet, cehaletten geliyordu. Bunun yok edilmesi kolaydır. Bu zamanda dalalet, –Kur’ân ve İslamiyet’e ve imana taarruz– fen ve felsefe ve ilimden geliyor. Bunun izalesi müşküldür.[1] Cehalet ya insanın bilgisizliğinden ya da yanlış bilgilendirilmesinden kaynaklanır. Böylesi bir durumda o kişi doğruyu bilmediğinden, yanlış bir yola sapmış olur. Bu türden yanlış bir inanç veya sapıklık içinde bulunan kimsenin şüphelerini ve inhirafını gidermek kolaydır. Çünkü kişinin yanlış yola sapmasına sebep olan cehaleti doğru bilgiyle ortadan kaldırmak, şayet iradî bir sapkınlığı veya inatçılığı yoksa çoğunlukla kolaydır. Fakat bilim ve fenden gelen dalaleti gidermek ciddî bir gayret ister. Çünkü bu tür bir dalalette kişi, bilgi veya bilimsel bir gerçek gibi görünen faraziyeler ve varsayım üzerinden tutarsız ve istenmeyen sonuçlara vararak yanlış yola sapar. Böyle bir kişi aslında bilgi sahibidir, ama bilgiyi doğru kullanmayıp doğru yorumlayamadığından veya bilimi kendi varsayımlarına uydurduğundan, çoğunlukla hakikati bulamaz ve aksi istikamette bir yola girer. Dolayısıyla bilginin yanlış yorumlanması ve gerçeğe aykırı bir şekilde kullanılması, daha tehlikeli bir sapmadır. İşte bu türden bir sapmanın ortadan kaldırılması gerçekten zordur. Bu ve benzer kişilere gerçekleri anlatmak ve yolunun yanlışlığını göstermek de yine akıl ve mantık süzgecinden geçmiş, aydınlığa ve hakikate ulaştıran, kişiyi sırat-ı müstakime götürebilen bir ilimle olmalıdır.

This content is restricted. Please subscribe or log in to access full content.

Tüm içeriği görmek için lütfen giriş yapın ya da abone ol

Abone Ol

Bu yazıyı paylaş