Dilim tutulmuşçasına susmuşken
Aklım kalbime bir soru sormuşken
Güneşin doğmasını beklerken
Yankılandı bir soru, gözlerim kapalıyken;
“Ben kimim?”
Ve cevap verdi kalbim;
Ben bir gönül erinin izindeyim
Doğruyu bulmak
Düşmanın oyununu bozmak
Vatanıma bağlı olmak
Alnım hep ak, aradığım tek şey Hak
Şükür ki haram lokma yemedim
Ben bir gönül erinin izindeyim
Bütün dünyaya uzandım
Gönüllere sevgiyle kucak açtım
Ummanlar gibi dolup taştım
Gurbet içinde gurbet yaşadım
Üzerine güneşin doğup battı her yere
Rabbimin ve Rasȗlünün adını ulaştırmaktır amacım
Sıcacık çaylarla sohbet yapmak
Bir lokma ekmeği bile paylaşmak
İmanla dolup taşmak
Allah için sevmek ve sevilmek
Allah için yaşamak ve ölmek
Bunun adı Hizmet demek
Bildiğimi anlatmayı farz bilirim
Adalettir tek isteğim
Doğruluk için direnirim
Karşılığı yalnız Allah’tan beklerim
Ben Efendimizin izindeyim
Ben aydınlık bir yola başladım
İftiraları imanımla karşıladım
Yaptırmayın ne iftarımı ne sahurumu
Tutarım yine ben orucumu
Kesilen ceza, yapılan zülüm,
Verilmeyen ilaç, ne korkutur ne caydırır beni
Rabbim görür her şeyi!
Yavrular kaldı zindanda,
Yavrular kaldı anasız,
“Anne, çok üşüyorum” diye yollarda ağlayan
Babasına tel duvarlar ardından bakan
Ve yavrular soğuk ve hırçın Meriç’in koynunda kalan
Bu yüzdendir gözyaşlarım
Gece gündüz seccademde ağlarım
Izdıraptır benim yoldaşım
Duamdır benim tek silahım
Yusuf gibi zindanlarda da yatacağım
Hizmetimi orada da yapacağım
Bitirmeye çalışıldıkça, iyice dünyaya yayılacağım
Dalımı kestikçe, iyice dallanıp budaklanacağım
Meriç’te kaybolursam, Rabbime kavuşacağım