Bugün hep dertli hüzünlü besteler söyledim durdum
Nerde bir zamanlar bülbüllerin şakıdığı yurdum
Kutlu beldelerden bize esintiler ulaşırdı
Göklerin ruhanileri aramızda dolaşırdı.
Her gün cihanın her yerinden müjdeler gelirdi
Göklerden yerlere manevî sofralar serilirdi
Hem gözler hem gönüller bu ziyafetlerle doyardı
Herkes dava için her şeyini ortaya koyardı
Beklenmedik bir anda semtimizde hazanlar esti
Tüm cihana hakikat haykıran nefesleri kesti
Halbuki hazanlardan önce ne hayaller kurmuştuk
“Tüm dünyaya insanlık geliyor” diye duyurmuştuk
Kahır eller tarafından kesildi o güzel sesler
Şaşkınlıktan insanlar şok oldu, tutuldu nefesler
Yüce değerler kirli ayaklar altında çiğnendi
Dost bilinenler körler sağırlar rolünü üstlendi
Süleyman olma yolundayken yiğitler Yusuf oldu
Zindanlar kelepçe vurulan kahramanlarla doldu
Zümrüt gibi yeşillikler beklerken geldi karakış
Yürek parçaladı yetim çocuklardan gelen bakış
Her yerde zulüm, adalet bayrağı yerlere düştü
İnsanların emeklerine haramiler üşüştü
Sadık diye bilinen münafıklar serildiler yerlere
Ne iftiralar attılar hakikate erenlere
Çer çöp sayıldı kumaşı altından yaratılanlar
Mazlumlara ümitti hayatları karartılanlar
Oturması gereken yiğitler gönüller tahtında
Kader ağını ördü, kaldılar ayaklar altında
Küçük olan yüce sanılan dağlara karlar yağdı
Bu devir hasudların aslanları boğduğu çağdı
Kırıldı ruhları esir alan bedenin kafesi
Şehadetti fani hayat şiirinin kafiyesi
Tesadüfe yer yok, olan her işte hikmetler vardır
Bunda ötesini düşünmek akıllara zarardır
Taşa toprağa bağlanmak yok öğrenildi bir daha
Terk-i diyar edildi tevekkül ederek Allah’a
Asla şikâyetimiz yok, rızamız vardır kadere
Söz verdik düştüğümüz günden beri rahm-ı madere
Yüceler Yücesi Sana naz değil niyazımız var
Sen zannımız üzeresin, Sen’den ümidimiz var
Tarih boyunca asla sürekli olmamış karakış
İnsanları toptan değiştirmiş heybetli bir bakış
Takatsiz kaldık, karanlık geceler dönsün nehara
Karakışlar sona ersin, mevsimler dönsün bahara
Zalimin ensesinde olsun yiğitlerin nefesi
Hüzün dolu kalpleri hoplatsın filmin son sahnesi
Hem göktekiler hem yerdekiler şu tabloyu özler
Artık sevinçten dolsun ağlamaktan yorulmuş gözler
İnandık karanlıkları yırtacak, güneş doğacak
O gün ruhaniler Rabbanileri kucaklayacak