Hicretin ilk günlerinde Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) huzuruna henüz 11 yaşında olan bir çocuk getirildi. Babası, Medine’yi kasıp kavuran Buas harplerinde vefat etmiş ve annesi tarafından büyütülmüştü. Tahminen Hazreti Musab’ın (radıyallâhu anh) Medine’deki gayretleri döneminde, Hicret’ten hemen önce Müslüman olmuş ve Hicret’te Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) huzuruna çıktığında ezberlediği 17 sûreyi bir çırpıda okumuştu. Bu çocuk, Ensar’dan Hazreti Zeyd ibn Sâbit (radıyallâhu anh) idi. İlerleyen yıllarda Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Yahudilerle yaptığı görüşmeler ve yazışmalar sırasında kendisine yardımcı olması için Zeyd’den İbranice (veya Süryanice) öğrenmesini istemiş, o da 17 günde bu yazıyı öğrenmişti.[i] Hazreti Zeyd bu kadar kısa bir sürede bir dili nasıl öğrenmiş ve diplomatik mektup yazıp cevap verecek seviyeye gelmişti?
Asr-ı Saadet’te Diller
Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) büyük dedesi Hazreti İsmail’in (aleyhisselâm) dili olan Arapça, hem Kur’ân’ın hem de İslam’ın dili olmuştur. Hazreti İsmail’in anadili, Sâmî dillerinden olan İbranice (ya da Süryanice) idi ve Mekke’ye ilk yerleşen kabile olan Cürhümlüler’den Arapça öğrenmişti.
[i] TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 44, s. 321–322.