Lise çağlarımda emsal arkadaşlarım, “erkekliğin şânındandır” diyerek sigara ve içki denemeleri yaparken sağlığa zararları ve futbol oynamama zarar vereceği şuuruyla uzak duruyordum. Arkadaşların aşırı ısrarı ile her ikisinden de bir kere denedim ve bana zehir gibi acı ve leş gibi ağıza alınamayacak kadar kötü geldiğini görünce öksürüp tükürerek “Bu pis şeyleri nasıl içiyorlar ve bırakamıyorlar.” diye de hayretimi ifade etmiştim. Yıllar sonra nörolog bir arkadaşımla bu mevzuyu gündeme getirdiğimizde “Sen şanslı bir genetiğe sahipsin, yoksa alışırdın ve giderek bağımlı hâle gelir, bırakamazdın.” diyerek, bazı alışkanlıklarla ilgili merkezlerin insanların beyinlerinde farklı olduğunu, herkesin farklı bir alışkanlıkla imtihanı olabileceği kanaatini belirtti. Nitekim daha sonraki yıllarda epigenetiğin çok güçlü bir şekilde çevre tesirlerini öne çıkardığı bilgisi ile genlerin cebrî olduğu ve iradeyi ortadan kaldırdığı gibi bir yanlış anlayış düzeltilmeye başlandı.
İnsanlığın başlangıcından bugüne gelinceye kadar yaratılıştan sahip olduğumuz ve türümüzü belirleyerek hayvanlardan ayıran, DNA şifresinin değişmeyen yönleri dışında, coğrafya ve iklime, yenilen gıdalara göre esnekliğe, adaptasyona ve değişmeye açık yanlarını bugün bütün genetikçiler kabul eder durumdadır. Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın insanlığın temel özelliklerini belirleyecek şekilde kodlanmış genom bilgisi, bugün yaşayan sekiz milyar insanda aynıdır. Herkesin iki gözü, iki kulağı, dili, dudağı, beş parmağı, burnu vs. bütün organlarında aynıdır. Ancak her kişinin kendine ait parmak izi gibi burnu, kulağı vs. bütün organların ince nakışlar ve protein şifreleri diğer insanlardan farklıdır. Cinsiyet hücrelerinin yaratılması sırasında (mayoz bölünme) ana ve babadan gelen eş (homolog) kromozomlar arasında karşılıklı parça değişmesi (crossing-over) canlılardaki çeşitliliğin (varyasyonların) sebebidir.
Tüm içeriği görmek için lütfen giriş yapınız ya da abone olunuz.
Abone Ol