
Zindanda Yakarış
İçimde bir duvar, dışımda duvar, Dilimde tekbir var ta ötelerden. Mademki kalbimde sonsuz güzel Yâr, Duvarlar, zindanlar muştu seherden. Çekilmesin varsın sarsın çevremi, Suçum ne,
İçimde bir duvar, dışımda duvar, Dilimde tekbir var ta ötelerden. Mademki kalbimde sonsuz güzel Yâr, Duvarlar, zindanlar muştu seherden. Çekilmesin varsın sarsın çevremi, Suçum ne,
Yine hicranla Sen’i andı gönül, Tende canım, ruh-u revânım Canan. Andıkça hasretlere yandı gönül; Ne olur kıl artık vuslata şâyân.! Seven ve ağlayan bir bîçâreyim,
Bir hayalim var, bulutların dahi fevkinde İnananlar bir gül devri yaşatma azminde Savaş yok, zincirler kırık, nefret sükût etmiş Sema inliyor sanki, herkes şükür bezminde
Yâ Rab ne hatîbdir ki makber: İnsanlara en derin meâli, Bir vahy-i bülend kudretiyle, Telkîn ediyor lisân-ı hâli! Ondan da alınmıyorsa ibret, Yok bir daha
Dünyayı âhiretin mezrası bilemedik Esen fırtınalarla sağa sola devrildik Birer müflis olarak yolun sonuna geldik Uzat nurlu elini, perişandır hâlimiz Hazan vurmuş yapraklar, kuru dallar
Bir millet arıyorum, vefasızlık etmeyecek. Önce alkışlayıp daha sonra öldürmeyecek. Puslu havalar ihanet kokarken buram buram. Korkmayıp gölgesinden yer açacak sinesinden. Dimdik duracak hepsi, yedisinden
Gökyüzünde güneşim, ufukta dolunayım, Elver ki Senin için cayır cayır yanayım; Mümkün mü cemalinle tutuşup yanmayayım, İsterim bu ateşle kor kesilip kalayım. Şâd et vuslatla
Kiminin yâd-ı ihtirâmı kalır, Kendi gittikte cânişîni olur; Kiminin bir yığın meberrâtı, Toplanır, heykel-i metîni olur; Kiminin de olanca hâtırası, Böyle bir sâye-i hazîni olur!