
Sadefteki İnciler
Şırıl şırıl akan ırmağın kenarında Seyrederken ışıl ışıl yıldızları Aşka dönen karanlığın bağrında Mest ederdi ruhları efsunlu yaldızları Göz göze gelir sohbete dalardık Sevgi dökülürdü
Şırıl şırıl akan ırmağın kenarında Seyrederken ışıl ışıl yıldızları Aşka dönen karanlığın bağrında Mest ederdi ruhları efsunlu yaldızları Göz göze gelir sohbete dalardık Sevgi dökülürdü
Ellerime dokun kardeş, Bu avuçlar sahra oldu! İşte seyret; Tîh’e bir eş, Bak yüreğim nasıl soldu, Ellerime dokun kardeş… Bir de beni sar bağrına, Ipıl
Bir hilalin muştusu yayılırken cihana Göklerden rahmet iner, perde perde zamana. Dirilir huzur birden, can katar cümle cana Saadetle tüllenir kutlu bayram günleri. Bir kemalin
Aşkını anlatmak ne zor sevgili Bir “kardeş” demene tav oldum gitti Elifti evvelden, nun ettim dili Eğilip rükûda vav oldum gitti Söz kifayet etmez, hep
Ne güzel mevsimdir şu sarışın yaz, Sıcak olsa da kavursa da güzel. İnsanı hem okşar hem yakar biraz, Sanki mevsimlerden bir yanık gazel. Lakin hüzünlü
Hayata zindanda açtım gözlerimi bebeklikten. Kalbler taşa dönmüş her canlıya merhametsizlikten. Perdesizdir bize her şey, kâh ruhanî kâh cismanî. Vakit tamam olur, kurtulur masumlar hapislikten.
1 İmanla değişir insan olur beşer İslam’la direnir ihsan bulur beşer Devirip namazla nefis ordularını Ruhuyla kemal bulup kurtulur beşer Yaşatma aşkıyla nefes alır her
Bilir misin, kaç gün doğar ufuktan; Kaç kızıla boyanır o mağrur tan? Bir rüyadan ayılırken birçok can, Umut olup açar gurbet günleri. Coşarken kalb beş
Başka dil konuşmazdım vuslatın dili olsaydı Susmazdım seher bülbülleri gibi Sen yılkı kısraklarını bilir misin Süreyya? Onlar sadece koşmayı bilir Yeleleri alevden al kısraklar şimdi