Suyun Öte Yakası
Masmavi, engin denize doğru dalıp gitmişti; denizden de derin gözleriyle. Deniz gökten almıştı maviliği; ya gözlerindeki acı, rengini nereden almıştı? İyiden iyiye yöneldi bakışları, acının
Masmavi, engin denize doğru dalıp gitmişti; denizden de derin gözleriyle. Deniz gökten almıştı maviliği; ya gözlerindeki acı, rengini nereden almıştı? İyiden iyiye yöneldi bakışları, acının
Mevsim güz; aylardan kasım… Kasım, güzün son durağı… Anlamı gibi; “bölen, taksim eden.” Bizim payımıza düşen de gitmek olmuştu; bir kış günü geldiğimiz o küçük
İki haftalık misafirlik ve resmi işlemler sonrası, yabancısı olduğumuz o küçük şehrin, artık yeni sakini olarak 13 numaralı binada bize verilen tek göz odaya yerleşmek
Annem, “gücük” derdi şubat ayına. Halk ağzındaki kullanımıyla gücük, kısa demekti. Uzun bir yolculuğa çıkışımız, kısa sandığımız bu ayın ilk günü başlamıştı. Günleri ardı ardına
Onulmaz yaralarımız var bizim. Bazılarımız gibi, çok taze, bir o kadar da derin. Kabuk bağlar mı, sarılır mı bilinmez. Bir dokunabilseydiniz size en yakın yerine
Tarifi zor bir yalnızlık içinde; coşkusuz, heyecansız… Gurbette bayram; bilmem kaçıncı bayramım… Bu seferki başka, sessiz ve soluksuz… “Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden Dağ
Bir çocuğa, bir çiçeğe, bir hayvana sevgi duymayan, merhameti olmayan, insanlıktan nasibini alamamışlara, vicdan yoksunlarına içim çığlık çığlık bugün… Ne çabuk unutuyorsunuz bir zamanlar çocuk