
İncilenen Düşler
Bak şimdi, şu boşluk var ya içimde; Rüzgârın uğultusu, dönerek yankılanan, Bir veda kalmış arkaik sarkıtlarda, Terleyen kristallerde gözyaşı umutlarım… Bak şimdi, şu yıldız seması

Bak şimdi, şu boşluk var ya içimde; Rüzgârın uğultusu, dönerek yankılanan, Bir veda kalmış arkaik sarkıtlarda, Terleyen kristallerde gözyaşı umutlarım… Bak şimdi, şu yıldız seması

Tutsak rüyaların içinden geçip de geldim, Alnımda hâlâ durur o çelik soğukluğu. Umut yakazasıyla âmâ okları çeldim, Gardiyan urbasında mavinin boğukluğu. Kelepçeli bakışlar, koridor uçlarında,

Umut Burakına bindin de gittin, Yaralı gönlümüz kanar efendim. Bir hicran dönemi başladı bizde, Gönlümüz ateşte yanar efendim. Hayalin bir ilaç olur kalplere, Gözde yaş,

Her yerde açmış güller, şakıyor hem bülbüller, Bulutlar sanki gelin yüzünde ipek tüller. Kelebekler uçuşur, her tarafta şenlik var, Kar bile yağmak için gökyüzünde can

Ellerime dokun kardeş, Bu avuçlar sahra oldu! İşte seyret; Tîh’e bir eş, Bak yüreğim nasıl soldu, Ellerime dokun kardeş… Bir de beni sar bağrına, Ipıl

Ben Taşlıcalı Yahya. Aslım Arnavut’tur. O yörenin meşhur ailelerinden Dukaginzâde’lerden bir fakir şairim. Muallim Naci isminde benden çok sonra gelen bir güzel şair, Esami yani

Ne güzel mevsimdir şu sarışın yaz, Sıcak olsa da kavursa da güzel. İnsanı hem okşar hem yakar biraz, Sanki mevsimlerden bir yanık gazel. Lakin hüzünlü