Hepimiz dünya okulunda talebeleriz. Hayatımızın her safhasında imtihanlar var. Musibetler, dertler ve sıkıntıların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İlköğretimden üniversiteye kadar nasıl ki dersler zorlaşır, ama bu arada ihtisaslaşma artar, aynı şekilde hayat boyu imtihanlarımız da zorlaşır. Yaş ilerledikçe mesuliyet ve mükellefiyetlerimiz artar.
Hz. Enes’in (radıyallâhu anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerif şu şekildedir:
Bir gün Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), yere bir çizgi çizdi ve ‘Bu insanı temsil eder’ buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: ‘Bu da ecelini temsil eder’ buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra ‘Bu da emeldir’ dedi ve ilave etti: ‘İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir.
Hz. İbn-i Mes’ud’un (radıyallâhu anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerif:
Bir gün Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hatta istinat eden bir kısım küçük çizgiler attı. Resulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), bu çizdiklerini şöyle açıkladı: ‘Şu çizgi insandır. Şu onu saran kare çizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de musibetlerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değmese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer.