İnsan, Allah’a (celle celalühü) iman edince ve şahsi ibadetlerini yerine getirince kendi başına mı bırakılacak, başka bir şeye gerek kalmayacak mı? İmtihan olmayacak mı? Bu bir zandır ve o zan üzere yaşıyor isek aldandık demektir: “İçinizde gerçekten mücâhede edenleri ve (Allah yolunda) sabır ve sebat gösterenleri ortaya çıkaralım, ayrıca söz ve davranışlarınızı (niyet ve sâlih olup olmamaları açısından) değerlendirelim diye sizi mutlaka imtihana çekeceğiz.” (Muhammed, 47/31).
Yukarıda zikredilen âyet ve “Elif, Lâm, Mîm. Mü’minler sadece ‘İman ettik’ demeleri sebebiyle kendi hâllerine bırakılıvereceklerini, imtihana tâbi tutulmayacaklarını mı zannettiler?” (Ankebût, 29/1–2) âyet-i celilesi gibi birçok âyet meselenin öyle olmadığını izah ediyor ve insanın imtihana tutulacağını, ak-kara belli olacağını ifade ediyor. Böyle bir imtihana taklidî bir iman yeter mi? İman, imtihan kapısından geçerken belli oluyor.
Mevlana, “İnsanın kalbi gemi, dünyevî nimetler su gibidir. Suyu geminin içine almadıkça gemi batmaz” der. Suyu içine alırsan o gemi yüzmez. Dünyevî şeyler araç mesabesinde olmalı. Bunlar hiçbir zaman amaç olmamalı. Gaye, Allah’ın rızasını kazanmak olmalı.
Hayatı sana yaşanmaz hâle getirecekler ama davandan vazgeçmeyeceksin. Medrese-i Yusufiyedesin; suyunu kesecekler, döşek vermeyecekler, rahat yüzü göstermeyecekler, ama zindanları gül bahçesine çevireceksin, dayanacaksın… Belki rüyalarda iltifat-ı Nebevîye mazhar olacaksın. Hıfz-ı ilahiyi sonuna kadar hissedeceksin. Bütün bu engelleri bir engelli koşucusu gibi aşacaksın ve yardıma koşacaksın.
Sonra, cebrî hicret için çıktığın yolda, Meriç seni bağrına basacak. Izdırapla Meriç’in sularına elini daldıracaksın. O sularda kalan Madenleri, Akçabayları ve mazlum şehitleri hatırlayacaksın. Karşıya geçtiğinde Esma Uludağ’ın ayak izlerini takip edeceksin. Bütün bunlara katlanacaksın. Çünkü sen hayatın gayesini anlamış, ilimlerin lisan-ı mahsusunu çözmüş ve derde talip olmuş bir mü’minsin. Başına gelenlerin Allah’tan geldiğini bileceksin. Bu yolun kaderine maruz kalan ilk değilsin, son da olmayacaksın.
En yakınların seni anlamayacak ve reddedecekler; imanın tadını almamalarına üzüleceksin. Malından, mülkünden, her şeyinden edileceksin ama vazgeçmeyeceksin.
Rabbim doğru yoldan ayırmasın; yürüyecek güç lütfetsin.