Hasretini çektiğim, Senden haber bekledim,
Çöle yağmur nasılsa, geceye nasıl fecir!
Parmaklıklar ardında günü güne ekledim,
Hicranım kollarımda, küflü, paslı bir zincir.
Uçan kuşlara sordum, akan sulara sordum,
Bu yürek tesellimi çevirdim buluşmaya.
Saatimi zamanın vuslat vaktine kurdum,
Bir çıra gibi aşkla yanında tutuşmaya…
Bu şehirler, Sevgili, Senden uzağa düşmüş,
Onların şarkısından medet umamam asla.
Boğmuş sülün boynunu, insanlığın her cümbüş,
İçiyorlar zehirli şerbeti altın tasla…
Ey Yârim! Senden haber anladım ki özdedir,
Yaslı dudaklarıma kevser sunan o haber.
Aşkın sönmez ateşi, yürekteki közdedir,
O ateş, o su ile beslenmiş bütün devler…
Ben de ona eğildim, gördüm orada derya,
Bu bir sır okyanusu sevdanın gürleştiği.
Ulaştım o deryadan sınırsız maveraya,
Ulaştığım bir köktü, dalların birleştiği.
Söktü sanki bir şafak, kurtuldum tutkulardan,
Sarıldım gökkuşağı misali yedi boyut.
Uyandım bir inciyle çıkar gibi sulardan.
Avucumda dür/ülü mektupta bütün umut…
Not: dür: inci; ülü: armağan.