Her kıtada mahsul veren ağaçtır
Her dilde, her dudakta yeni tattır
Yedi veren, yetmiş veren başaktır
Ümidi mayalar hicret kuşları
Allah rızasıdır derdi gayesi
İmanıdır en büyük sermayesi
Hâl dili, dünyada geçer akçesi
Sohbeti mayalar hicret kuşları
Şekerden şerbetten tatlı dillidir
Aşk u şevkli, muhabbet sebilidir
Izdırabı her halinden bellidir
Dermanı mayalarlar hicret kuşları
Kimi tomurcuktur yolun başında
Kimi gençtir, kimi olgun yaşında
Hasret vardır ekmeğinden aşında
Sılayı mayalar hicret kuşları
Güldürmeden gülmeyi düşünmezler
Dayanma dünyası derler, küsmezler
Gittikleri yerden geri dönmezler
Davayı mayalar hicret kuşları
Cemre misali düşerler toprağa
Can taşırlar dalda kuru yaprağa
Çölde, bozkırda yürürler başağa
Rahmeti mayalarlar hicret kuşları
Her feryada, her çığlığa koşarlar
Sarp dağları, deryaları aşarlar
Karanlık dünyaya ışık taşırlar
Vuslatı mayalar hicret kuşları
Yaptım deyip pay çıkarmaz kendine
Kardeşim der âlemin her ferdine
Konup kalkar gönül bahçelerine
Dostluğu mayalar hicret kuşları
Sinesinden çağlar billur ırmaklar
Süsler hayalini sonsuz ufuklar
Renk körüdür, muhabbetle kucaklar
Sevgiyi mayalar hicret kuşları
Mukaddes bir davanın akıncısı
Rahatın, rehavetin yabancısı
Ne ızdırabı biter ne sancısı
Çileyi mayalar hicret kuşları
Şeytanla, nefsiyle kavgalıdırlar
Öfkeye, nefrete kapalıdırlar
Deryalara atsan tatlandırırlar
Huzuru mayalar hicret kuşları
Her mevsim tazedir, sararıp solmaz
Çatlar ama koşturmaktan yorulmaz
Birçoğunun kabri bile bulunmaz
Sevdayı mayalar hicret kuşları
Omuzlarındaki yük çok ağırdır
Asırlar öncesinden kınalıdır
Ve garipler dünyaya kapalıdır
Gurbeti mayalar hicret kuşları
Kapıları sürmelidir yalana
Pirim vermezler yağmaya, talana
El ayak olurlar yolda kalana
Şefkati mayalar hicret kuşları
Mihnet kazanında her gün pişerler
Ateş olup yüreklere düşerler
Yeni bir “Asr-ı Saadet” düşlerler
Cenneti mayalar hicret kuşları