Bir zemheri ülkesinde,
Karanlığın gölgesinde,
Gün ışımaz Zühre’sinde;
Yıkık dökük viraneler.
İniş yokuş sokakları,
Derme çatma ocakları,
Yüzü solgun bucakları;
Yıkık dökük viraneler.
Dereleri sessiz akar,
Tepeleri donuk bakar,
Bülbülleri ağıt yakar;
Yıkık dökük viraneler.
Bahçeleri çimen bilmez,
Goncasının yüzü gülmez.
Lale, sümbül naza gelmez;
Yıkık dökük viraneler.
Mevsimleri bahar görmez,
Bulutları yağmur vermez.
Güneş, hanelere girmez;
Yıkık dökük viraneler.
Yer, gök sanki hasret yeri…
Gör, ne olur o gün rengi;
Değse bir kez Dost’un eli,
Yıkık dökük viraneler.
Elbet bir gün bahar gelir,
Seherlerde gül derilir,
Artık ümitle dirilir;
Yıkık dökük viraneler.