İki hece…
Nice zamandır sancısını çektiğim
Nasıl anlatılır ki dediğim
Sadece iki hece.
Yapamadım
Hapsedemedim
Sözlüğün kısır ifadesine.
Sığmazdı, sığamazdı kısacık satırlara.
Tarifi, ancak yaşanmışlarla mümkündü.
Mucizeye vesile demekti, en kutsal tanımı
Sahibinden aldığı bu emaneti
Yine sahibine kurban eden
“Hacer” demekti.
Zalimin sarayında gözü gibi bakan “Asiye” demekti.
“Meryem” demekti; insanlığın Mesih’ine hayat suyu olan.
“Ümmetî” diyerek doğan dertli Nebiyi
Dünyaya getirmekle şereflenen “Amine” demekti.
Yine emanetleri, ayrı düştükleri babalarına kavuşturma durağında
Kanatlanıp uçan “Esma” demekti.
Çile çektiği topraklardan umuda yolculukta
Evladına sarılı şehadete yürümüş
“Hatice” demekti.
Hapishane yolunda, minicik ciğerpareleri cennete uçsa da
“Hamd eden” demekti.
Hastane odasında yavru kuzusuna
“Derman” demekti.
“Ensar” demekti; gurbet diyarında yalnız kalanlara sahip çıkan.
Zindanların geçit vermez parmaklıklarından gönderilen
“Dua” demekti.
Vatanından uzaklara göçmüş evladının hasretiyle yanan
“Bir çift göz” demekti.
Her şeye rağmen
“Umut” demekti, sancısını çektiği doğuma.
Her hâliyle, her duruşuyla, her bakışıyla
“Ana” bu demekti.