Alternatifli Düşünme Melekesi

Alternatif kelimesi, farklı seçenekleri ifade etmek için kullanılır. Herhangi bir olayın, sonucu itibariyle mümkün olan bütün ihtimallerini nazara alarak hesap yapmak, plan çizmek, strateji hazırlamak, alternatifli düşünmenin önemli bir adımıdır.

Akıl gemisiyle insan, tefekkür deryasına yelken açar. Bu seyahat sayesinde, inci-mercan misali nice fikir cevherlerine ulaşır. Tefekkür sisteminin semereleri olan bu fikirleri, akletme kabiliyeti ile elde eder. Öyleyse insan, daha yeni ve renkli, engin, derin ve zengin fikirlere nasıl uzanabilir? İşte bunun en güzel yollarından biri, alternatifli düşünme melekesidir.

Alternatifli Düşünmenin İvmesi

Olimpiyatlarda derece elde eden ve altın, gümüş veya bronz madalya alan üç kişinin sıralaması 6 değişik şekilde olabilir. Dolayısıyla üç kişi söz konusu olduğunda müsabaka sonucunu doğru bilme ihtimali 6’da 1’dir. Sosyal hadiselerde ise muhtemel sonuçları önceden tahmin edip ona göre hazırlık yapabilmek, analitik düşünmenin bir neticesi olan alternatifli düşünme melekesinin işletilmesi ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla bu istidadın inkişafına, analitik düşünme metotlarının bilinip uygulanması ivme kazandırır. Zira analitik düşünme kabiliyeti gelişmiş bir dimağ, doğruya ulaşmak ve meseleyi bütün yönleriyle kavramak için iz sürmesini bilir, ipuçlarını birbirine bağlayıp değerlendirebilir, sağlıklı bir tarzda akıl yürütebilir, neden, nasıl ve niçin gibi soruların üzerinde durabilir ve olayları birçok yönden çözümleyebilir. Dahası, ihtimalleri hızlı, planlı ve sistematik bir şekilde hesaplayabilir.

Kompleks Sayılar

Sayılar âleminde uzun bir süre tanımlanamayan kompleks veya karmaşık sayıların keşfi, bilim ve teknolojide bir dönüm noktasıdır. “Matematikçilerin Prensi” olarak bilinen Alman matematikçi Gauss’un 1796 yılında yazdığı doktora tezinde cebirsel olarak ifade ettiği “z = a + bi” formülü, alternatifli düşünme melekesi gelişmiş bir bilim adamının bizlere önemli bir armağanıdır. Çünkü bu kompleks sayıların cebirsel hesaplamalarda kullanılması sayesinde, matematik dünyası adeta çağ atlamıştır.

Grafik ve tasarımlarda, alternatif akım devrelerini hesaplamada ve haritacılık sektöründe bu sayıların dilinden faydalanılmaktadır. Gemi ve uçak gibi hareket eden katı cisimlerin, suyla ve havayla etkileşimini inceleyen hidrodinamik ve aerodinamik bilimlerinin istifade ettiği kompleks sayılar ailesinin, hayatımıza kazandırdığı kolaylıklar âşikârdır.

Bütün bunlardan hareketle diyebiliriz ki karekök içindeki eksi 1 sayısı, önceden olduğu gibi mânâsız kabul edilseydi veya “tanımsız” diyerek öylece bırakılsaydı, geniş bir âlemin kapısını çalamamış ve o kapının arkasındaki hazinelere ulaşamamış olacaktık, ama sanal da olsa ona bir isim vererek yani “i” diyerek yol alınca, kâinattaki saklı nice sırları ve dengeleri keşfedebildik. İşte bütün bu icatlar, alternatifli düşünme melekesi vesilesiyle Rabbimizin ikram ettiği semereleridir.

Algoritma

Bilgisayar bilimindeki programlama dillerinin temeli olarak kabul edilebilecek algoritma, tespit edilen bir hedefe varmak için muhtemel alternatif yolların kurgulandığı işlemler kümesidir. Bu metot sayesinde, bir problem çözülürken en uygun alternatif yöntemler belirlenir ve yapılması gereken adımlar tek tek tanımlanır. Zaten bir olayın gerçekleşme ihtimalinin doğru hesaplanabilmesi için bütün alternatif sonuçların sayısının bilinmesi elzemdir. Kısacası algoritma tekniğine, alternatifli düşünme melekesinin “kaymağı” da denilebilir.

“Farz-ı Muhal” Metodu       

Alternatifli düşünmenin soyut bir açılımı da farz-ı muhal düsturudur. Farz-ı muhal, olması imkânsız şeyleri olmuş gibi düşünerek birtakım hakikatlere dikkat çeken bir metottur.

Mesela Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Benden sonra bir peygamber gelseydi, bu Ömer olurdu.”[1] buyurarak, alternatifli düşünmenin sanal bir buudu olan “farz-ı muhal” üzerinden birçok hakikati tek cümlede enfes bir şekilde ifade eder. Elbette O’ndaki (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu kusursuz düşünme melekesi, sarsılmaz/şaşırmaz aklının ve eşsiz fetanetinin bir tezahürüdür.

Bu metot, Kur’ân-ı Kerim’de bir ikna yöntemi olarak da vardır. Biliyoruz ve kabul ediyoruz ki en büyük hakikat imandır, imanın başı da “Allah’tan başka ilah yoktur.” beyanıdır. Buna rağmen Allah (celle celâluhu), “Hâlbuki gökte ve yerde, Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı oraların nizamı bozulurdu.”[2] buyurarak, Zâtıyla alakalı bir konuda, tevhit anlayışını beşer aklının anlayabilmesi için, böyle bir ilahî usulle onları ikna ve ilzam eder.

Aklın Fiili Duası

Selim aklın fiili dualarından bir tanesi, alternatifli düşünme melekesidir. Zira bir konuda başarıya ulaşmak için insan iradesine bakan beş husus vardır. İlk önce doğru hedef tespit edilir. Sonra bu hedefe götüren uygun vesileler belirlenir, istikrarlı takibat yapılır, meselenin derdi/çilesi çekilir ve kavlî ve fiilî dua yapılır.

Bir mevzuda muvaffak olabilmek veya ideal kıvamı yakalamak için üç önemli prensipten de bahsedilebilir. Bunlar; alternatif plan, gayret ve meşverettir. “Mükemmele talip olmakla beraber fiyasko yaşamamanın önemli bir vesilesi her ihtimali hesap ederek alternatif planlar hazırlamaktır. Mükemmeli yakalamada önce alternatif planlar yapma ve sonra elden gelen gayreti ortaya koyma ile beraber işin her safhasında ortak akla müracaat etme de çok önemlidir.”[3]

Alternatifli Düşünmeyi Ne Besler?

Farklı bakış açıları ve perspektifler, alternatif düşünme melekesini besleyen nazarî orijinal kaynaklardır. Zahirî nazarlara göre, bahar, aydınlık, gençlik, saadet, adalet, sağlık ve melek gibi kavramların, iyi, hayırlı veya güzel oldukları akla gelir. Pekâlâ, kış, karanlık, ihtiyarlık, musibet, zulüm, hastalık ve şeytan için ne demek gerekir? İşte tam da burada, Hazreti Bediüzzaman’ın bunların neticeleri açısından yaptığı izah, sorumuza cevaptır: “Kâinattaki her şey, her hâdise, ya bizzat güzeldir … veya neticeleri cihetiyle güzeldir.”[4]

Yine benzer bir nazarla, sıkıntılı süreçleri ve sosyal çalkantıları neticeleri itibariyle okuyan Hocaefendi’nin şu alternatif ve analitik yaklaşımı ne kadar çok ümit vericidir: “Sosyal çalkantılar insanlarda alternatif düşünme melekesini geliştirir, beyin fırtınalarına müsait zemin, fikrî bir dinamizmin ateşleyicisi olur. Bu dinamizm doğurgandır. Yani Rönesans’ın gölgesi veya gerçek bir Rönesans bu tip dönemlerde ortaya çıkar.”[5]

Nebevî Uygulama

Bilindiği üzere Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Mute’ye orduyu gönderirken, komutan Hazreti Zeyd ibn-i Harise’nin (radıyallâhu anh) şehit olma ihtimaline karşı Hazreti Cafer ibn-i Ebu Talip’in (radıyallâhu anh), onun şehit düşmesi durumunda Hazreti Abdullah ibn-i Revaha’nın (radıyallâhu anh) ve onun da şehitlikle şereflenmesi hâlinde orduyu bir Seyfullah’ın komuta etmesini emir buyurmuştur. İşte bu nebevî planlama, alternatifli düşünme konusundaki nice mükemmel misal ve uygulamaların sadece bir şahididir.

Bu nebevî tatbikatı Medrese-i Yusufiye’nin pirinde de görüyoruz. Devrin Mısır kralı, rüyasında yedişer semiz ve zayıf inek ile yedişer dolgun ve cılız başak görür. Bu rüyayı, sırasıyla yedişer bolluk ve kıtlık dönemi şeklinde yorumlayan Hazreti Yusuf (aleyhisselâm), devlet hazinesinin başına getirilir. Burada reel ekonomik verilerin yanında, rüyaya da kıymet verilmiş, o sanal karelerin yorumu ehline bırakılmış ve ardından bu bolluk ve kıtlık ihtimaline göre ülke çapında plan yapılmış ve tedbir alınmıştır.

Alternatifli Düşünmede Denge

Ön yargı, kötü zan, bilinçaltı kirliliği, sabit fikirli olma ve yeis, alternatifli düşünme melekesini körelten başlıca sebeplerdir. Bütün esbabın sukûtu bile ümitsizliğe düşmeye asla geçerli bir mazeret olamaz. Peki, o zaman bu durumlarda muvazene, ölçü nedir? Muhterem Hocaefendi, “Bazen de siz üzerinize düşen her şeyi yaparsınız. Bir tek problem karşısında bile A’dan Z’ye alternatif planlar geliştirirsiniz. Fakat bütün bu tedbirlere rağmen Z’nin ötesinde hiç hesaba katmadığınız problemler karşınıza çıkabilir ve kısmen kırılmalar yaşanabilir. İşte böyle bir durumda da asla ye’se düşülmemelidir.”[6] diyerek dengeli duruşu tanımlar.

Mukayeseli Hesaplama Sistemi

Düşünme melekesinin koordinasyon merkezi olan dimağda, birbiriyle irtibatı olan farklı mertebeler vardır. Bu mertebelerin üçü tahayyül, tasavvur ve taakkuldur. Tahayyülün sınırları tasavvurdan, tasavvurun hudutları taakkuldan daha geniştir. Fikirler karşılaştırılırken onların hangi mertebenin semeresi oldukları da dikkate alınmalıdır.

Alternatifli düşünme melekesi, insanda en iyi, en isabetli, en dengeli ve en riskli fikir ihtimallerini birbirleriyle mukayeseli hesaplayabilme yeteneğidir. Edward de Bono’nun geliştirdiği “lateral düşünme”[7] tarzı da bu melekeyi hatırlatır. De Bono, zahiren en mantıklı gibi görünen ve öne çıkan kolay seçeneği hemen kabul etmek yerine, soruna farklı açılardan ve geniş bakmayı, yeni yollar keşfetmeyi önerir. Bu yöntem, delilleri değerlendirirken ve verileri yorumlarken kullanılabilecek daha sağlıklı bir metottur. Mesela, eve geldiğimizde masanın üzerindeki vazonun yere düşmüş ve kırılmış olduğunu görürüz. Kedimiz de masanın üzerindedir. Aklımıza gelen kolay seçenek, bunu yapanın kedimiz olduğudur. Hâlbuki vazo muhtemel bir sarsıntıyla yere düşmüş ve kedi de korkudan masaya çıkmış olamaz mı? Demek ki bu düşünme şekli daha kuşatıcı, daha âdil ve daha objektiftir.

Birçok maslahata binaen savaş, adavet, kötülük ve çirkinlik yerine barış, muhabbet, iyilik ve güzellik gibi alternatiflerle hayat dantelası örgülenebilir. Yeter ki insanın düşünme melekesi, fikir filizleri şeklinde çimlensin. İngiliz yazar James Allen’ın (1864–1912) şu veciz sözlerini hatırlayalım: “Eylem, düşüncenin çiçeğidir ve sevinç ve ızdırap onun meyveleridir. Böylece insan kendi bahçesinin tatlı ve acı meyvelerini toplar.”[8]

Özetle, alternatifsizlik çaresizliktir. Hele bu fakirlik, yetişmiş insan konusunda ise… Ecdadımız, bu adam kıtlığına “kaht-ı rical” demiştir. Çok şeyin alternatifi düşünülebilir; insan, mekân, zaman, fikir, sistem, yol, metot, meslek, çözüm yolu, strateji ve plan bunlardan sadece bir kısmıdır. Yüz kapılı bir sarayın kapalı olan sadece bir kapısını görüp oraya girilemeyeceğine hükmeden kişilerin, alternatifli düşünme melekeleri gelişmemiştir.

Dipnotlar

[1] Tirmizî, Menakıb, 48.

[2] Enbiya, 21/22.

[3] M. Fethullah Gülen, “Durağanlık, İrfan Kuyularının Kokuşması ve Çare”, Herkul Nağme, 26 Mart 2013.

[4] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 244.

[5] M. Fethullah Gülen, Gurbet Ufukları (Kırık Testi-3), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 185.

[6] M. Fethullah Gülen, Yolun Kaderi (Kırık Testi-15), İstanbul: Nil Yayınları, 2012, s. 254.

[7] “Yanal düşünme”, tr.wikipedia.org/wiki/Yanal_düşünme

[8] James Allen, As a Man Thinketh, 1903, james-allen.in1woord.nl/?text=as-a-man-thinketh

Bu yazıyı paylaş