Bu meydan er gibi yaşamayı ve
Er gibi gitmeyi ister bu meydan!
Kader bu ya olur hayat bazen de
Zincir ve pranga, esaret, zindan…
Bakarsın deryalar aşman gerekli,
Tutar seni zalim çelik yelekli,
Olsan bile yiğit, güçlü bilekli,
Anlarsın kaderden gelmiş bu ferman.
Ama çocuklar var, yaşlı, hasta var,
Koridorlar kara, kabirden de dar,
Sıra sıra olmuş zalım koğuşlar,
Öfkeli bakışlı her bir gardiyan.
Hücreler müebbet bir tabut gibi,
Sanki ötelerle bir hudut gibi,
Gözlerde buğular bir bulut gibi,
Elhasıl secdede dertlere derman.
Evet, değişiyor meydan çehresi,
Oruçlar perşembe ve pazartesi,
Yükselir dört yönden tesbihat sesi,
Hak ile beraber olmak bu her an.
Hayat devam eder, tebliğ ve irşat,
Kimi tefsir yazar, kimileri hat,
Ama hepsinde de var ilahî tat,
Bir sekine iner sanki semadan.
Hak için çekilen her şey sonsuzdur,
Polat yürek dimdik, tam korkusuzdur,
Bu yolda olmaya zaten susuzdur,
Ucunda var ise vuslat-ı Rahman.
Bu meydan öyle farklı bir meydan,
Bazen gökyüzüne yükselir insan,
Bazen de bir ömür olur bu cihan;
Yusuf’a bir zindan, Yakub’a Kenan.