Hizmet Okulları ve Yerelleşme

1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Türkiye’de Hizmet Hareketi’nin eğitim kadrosunun yetişmesi vesilesiyle Hizmet okulları önce Orta Asya ülkelerine, daha sonra da dünyanın dört bir tarafına yayıldı. Bu okullar geçtiğimiz yıllardaki bütün engelleme çalışmalarına ve aleyhte propagandalara rağmen pek çok ülkede eğitim faaliyetlerine devam etmektedir. Hizmet okullarının farklı ülkelerde ve farklı eğitim sistemlerinde başarılı olarak bugünlere gelebilmesi, son yıllarda bu okullar ile alakalı doktora çalışmalarına konu olmuştur. Hizmet okullarının dünyaya yayılmasını araştıran ve Avrupa, Afrika ve Amerika’da yürütülen bir doktora çalışması, bu konuda yerelleşmenin önemli bir rolü olduğunu göstermiştir.[1]

Globalleşme mi, Yerelleşme mi?

Soğuk Savaş sonrası, ülkeler arasında farklı alanlarda gelişen ilişkiler sonucu oluşan yeni akıma, ekonomist Theodore Levitt’in “globalleşme” demesi üzerine, bütün dünyada son 30 yıldır süren bir tartışma başlamıştır.[2] Net bir globalleşme tarifi ortaya konmasa da bu konuda çok sayıda çalışma yapılmıştır. Özellikle gelişen teknoloji, internet erişiminin yaygınlaşması ve sosyal medya ile dünyanın küçük bir köye dönüşeceği ve ileride herkesin ortak bir kültüre (hatta ortak bir dile) sahip olacağı, bütün bunların globalleşmenin kaçınılmaz bir sonucu olacağı bazı uzmanlar tarafından öne sürülmüştür. İngiliz gazeteci ve yazar David Goodhart ise, bu beklentinin doğru olmadığı tezini savunmuş, globalleşmenin geri teptiği ve toplumların yerel değerlerine geçmişe nazaran daha çok bağlandığını ifade etmiştir.[3]Goodhart, İngiliz toplumunun %42’sinin şu anda bulundukları yerle gençliklerinde yaşadıkları yer arasında sadece sekiz km fark olduğuna dikkat çekmektedir. İngiliz toplumunun %60’ı da gençliğinde yaşadığı yerden 30 km uzaklıkta ikamet etmektedir.

Görüldüğü üzere, İngiliz toplumunun çoğunluğu, memleketinden ayrılmak istemiyor ve onlar nezdinde, bulundukları yerel ortamın öncelikleri, global dünyanın önceliklerinin önüne geçiyor. Diğer ülkelerden de benzer araştırma sonuçları veren Goodhart’a göre, Brexit başta olmak üzere, uluslararası arenada alınan pek çok siyasi karar da bu anlayışın sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Globalleşme ve yerelleşmenin, aslında aynı paranın iki yüzü gibi olduğunu ve bir toplumda aynı zaman dilimi içinde, her ikisinin de gözlemlenebileceğini söyleyen uzmanlar da bulunmaktadır. Özellikle İngilizce “globalization” (globalleşme) ve “localization” (yerelleşme) kelimelerini birleştirip “glocalization” terimini üreten bu yaklaşımda, iki akımın iç içe olduğuna dikkat çekilmekte ve belli konularda globalleşmenin, belli konularda da yerelleşmenin ön planda olduğu savunulmaktadır. Günümüzde toplumların mârûz kaldığı bu akımların, Hizmet okullarına da bir derece tesir ettiği, 2018 yılında tamamlanan saha çalışmasında gözlemlenmiştir.

  1. Globalleşmeden Lokalleşmeye

Bu konuda daha önce yapılan çalışmalarda yer alan ifadelere[4] ve bahsi geçen saha çalışmasına katılan uzmanların kanaatlerine göre, Hizmet okullarının dünyaya açılma sürecinde, ilk olarak “globalleşme” öne çıkmaktadır. Bu açılımlarda belli bir coğrafyada başarılı olmuş bir modelin, farklı ülkelerde de uygulandığı gözlemlenmiştir. Hizmet gönüllüleri, bu anlayışı uzun yıllar farklı coğrafyalarda icra etmiş ve Türkiye’de başarılı olmuş Hizmet okulları modelini örnek göstererek dünyanın her yerine açılmışlardır. Bu tür bir açılımda Hareketin merkezi, önemli bir rol oynar ve yurt dışında açılan müesseselerde de bu bağlantı belirgin şekilde gözlemlenir. Hizmet gönüllülerinin açtığı okullara uzun süre “Türk okulları” veya “Türk kolejleri” denmesinin temel sebebi de budur.

Zamanla dünya genelinde gözlenen yerelleşme akımı, Hizmet okullarını da etkilemiş ve özellikle son 10 senede ciddi bir yerelleşme süreci başlamıştır. Hocaefendi sohbetlerinde, dünyanın dört bir tarafında açılan müesseselerin yönetiminin yerel halka bırakılmasının akıllara gelebilecek vesveseleri engelleyeceğini ifade etmiş, böylelikle yapılan hizmetlerin çok farklı boyutlara taşınacağına dikkat çekmiştir.

Avrupa’da incelenen bir okulun müdürü, bu yerelleşme girişimlerini şu şekilde vurgulamıştır: “Biz Türk’üz ve açıldığımız 2007 yılında öğrencilerimizin hepsi Türk pasaportu taşımasa da kökeni Türkiye olan öğrencilerdi. Bugün (2018’de) bu oran %35’e düştü ve belli ki önümüzdeki yıllarda daha da düşecek.”

Görüldüğü üzere, Hizmet okulları, zamanla bulundukları coğrafyanın şartlarına uyum sağlamaktadır.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir husus, yerelleşmenin bir içe kapanma veya dünya ile ilişkilerin kesilmesi şeklinde algılanmamasıdır. Zaten iletişim ve ulaşım imkânlarının bu kadar geliştiği bir dönemde böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Yapılan araştırmada da Hizmet okullarının uluslararası Bilim Olimpiyatları veya Dil ve Kültür Festivali gibi faaliyetlere katılmaya devam ettiği ve yerelleşmenin, onları bulundukları ülkeyle sınırlandırmadığı görülmüştür. Yerelleşme süreci sonrası, yerel kültüre ait değerlerin, Hizmet okullarında daha çok yer aldığı da tespit edilmiştir.

  1. Sözde Darbe Girişiminin Hizmet Okullarının Yerelleşmesi Üzerinde Etkisi

2016 yılında Türkiye’de gerçekleşen sözde darbe girişiminin ardından Hizmet okullarında yerelleşme hız kazanmıştır. Türkiye’deki rejimin dünya genelinde yaptığı propaganda ve lobi çalışmalarına rağmen, Hizmet okulları her fırsatta yerel topluma verdikleri hizmetten bahsetmiştir.

Alman sosyolog Kristina Dohrn’un 2014 yılında, Afrika’daki Hizmet okulları üzerine yaptığı çalışmasında, okulların tek kültürlü bir yapıya sahip oldukları ve duvarlarını sadece Türkiye’ye dair resimlerin süslediğini belirtmektedir.[5] Bu gelişme, globalleşme modeli ile dünyaya açılmanın bir sonucudur. Buna mukabil 2018’deki saha çalışmasında, bu durumun değiştiği ve üç kıtada incelenen okullarda, Türkiye vurgusundan ziyade yerel motiflerin ön plana çıktığı gözlemlenmiştir. Dünya genelinde bazı Hizmet okullarının isim değişikliğine gittikleri ve yerel sanatçı veya bilim insanlarının isimlerini aldıkları da tespit edilmiştir. Mesela “Hoşgörü Lisesi”, ismini “Ömer Seyfettin Lisesi” olarak değiştirmiştir.

Dünya genelinde farklı coğrafyalarda eğitim veren Hizmet okullarının eğitim modelinde aslî bir değişiklik gözlemlenmemekle birlikte, özellikle 2016’dan sonra, yerel kültürlerin daha belirgin bir şekilde öne çıkması dikkat çekicidir. Araştırmada mülakat yapılan yetkililer, artık Hizmet okullarının “Türk okulu” olarak görülemeyeceği şeklinde fikir beyan etmişlerdir.

Netice

İnsanlar gibi kurumlar da zamanla değişebilir ve gelişebilir. Özellikle büyük kurumlarda kültür değişikliği çok yavaş olsa da dış faktörler bu süreci hızlandırabilir. Şartların çok hızlı değiştiği günümüzde, bu değişikliklere ayak uyduramayan insanlar veya kurumlar, tarihin çarkları arasında ezilip kaybolmaya mahkûmdur.

Hizmet okullarının globalleşmeden ziyade yerelleşmeye ağırlık vermesi, temel düsturlarını ve eğitim anlayışını koruyarak yeni şartlara ayak uydurması ve eğitim faaliyetlerine devam etmesi, son dokuz yıldır yapılan karşı propagandalara rağmen bugün farklı coğrafyalarda nasıl ayakta kaldıklarına dair ipucu vermektedir. Bu bağlamda, eğitim kadrosu ve idarecilerin fedakarlıkları, verilen eğitimin kalitesi ve güvenilirlik gibi pek çok unsuru da göz ardı edemeyiz. Elbette bütün bu vesilelerin, Hizmet okullarının bugünlere gelmesinde önemi büyüktür. Ancak çok hızlı değişen bir dönemde yaşıyoruz. Dolayısıyla temel değerlere bağlı kalarak yeniliklere açık olmak gerekmektedir. Bugün itibarıyla Hizmet okullarının, başarılı yerelleşme girişimleri ile bu yolda emin adımlarla ilerlemeye devam ettikleri görülmektedir.

Dipnotlar

[1] M. E. Altın, Internationalization Through Localization: Gülen Inspired Schools, Düsseldorf: Dr. Kovac Verlag, 2020, s. 274–281.

[2] J. Spring, Globalization of Education: An Introduction. New York: Taylor & Francis, 2009, s. 1–29.

[3] D. Goodhart, The Road to Somewhere, Great Britain: Penguin Random House UK, 2017.

[4] D. Ergil, Fethullah Gülen and the Gülen Movement in 100 Questions, New York: Blue Dome Press, 2012.

[5] K. Dohrn, “Translocal Ethics: Hizmet Teachers and the Formation of Gülen-Inspired Schools in Urban Tanzania”, Sociology of Islam, 2014, 1/3–4, s. 233–256.

Bu yazıyı paylaş