Sabır ilmeğiyle örülmüş bahar,
Seni hangi kahır hazan yok etti?
Dedik; umut ile vuslata kaç var?
Seni hangi hicran, hizlân yok etti?
Çiçekler örmüştük tam yedi renkten,
Taşıdık ritmini sonsuz ahenkten,
Vazgeçtik dünyevî, uhrevî cenkten,
Seni hangi zalim hüsran yok etti?
Gökkuşağı misal köprüler kurduk,
Malayı kâh ona kâh kalbe vurduk,
Yorulduksa diyalogda yorulduk,
Seni hangi nisyan, isyan yok etti?
Güllerini tek tek okşadık, sevdik,
Sümbülüne toprak olunca devdik,
Bazen bir yurt, bazen bir ışık evdik,
Seni hangi Nemrut, Süfyan yok etti?
Bülbüllerin daim öterdi yurtta,
Bir umut var idi kuş ile kurtta,
Buluşurduk dostla ayrı buutta,
Seni hangi Şeddat, Hâmân yok etti?
İnsanlar severdi birbirlerini,
Gösterirdi ibre gönül yerini,
Silmiştik geçmişin zehirlerini,
Seni hangi yılan, çıyan yok etti?
Unutma, biz asla bıkmayız bahar,
Öreriz yeniden aşkla nevbahar,
Onda sonsuz güneş, solmayan nehâr,
Yaradan mü’mine azı çok etti.
Unutma, yılmayız yâren yolunda,
Bu fıtrat işidir âdemoğlunda,
İnançla gün doğar sağ ve solunda,
Mevla bize inan, yazı çok etti.
Unutma, biz O’nun nur işçisiyiz,
Feth-i mübîndendir buna da remiz,
Bu dava yolunda tek Sevgilimiz,
Sonsuz bahar için güzü yok etti.