Ekosistemdeki Muhteşem Denge

Güney Amerika’daki, her biri İlahî sanat eseri olan canlılara ev sahipliği yapan tropik yağmur ormanlarında yine yağışlı bir gündü. Rahman’ın bahşettiği su ile bitki örtüsü susuzluğunu gideriyor, hayvanlar rahmetle buluşuyordu. Yağan yağmurdan sonra, etrafa sükûnet veren bir sessizlik çökmüştü. Yaprakların altından kendini çok iyi kamufle etmiş bir kertenkele gözüktü. Her hayvanın yaşadığı ortama ayak uydurabilmesi ve şartlara uyum sağlayabilmesi için kendine has kabiliyetlerle ve hususiyetlerle donatılması bir kez daha bizleri tefekküre davet ediyordu.

Bir kertenkele, avlanmak için gözlerini etrafta gezdirdi. En sonunda ıslak toprağın altından çıkan birkaç böceği gördü. İnanılmaz bir hızlılıkla avına saldırdı ve birkaç saniye içinde midesine indirdi. Anlaşılan olması gerekenden biraz daha fazla ses çıkarmıştı ki geldiği yere geri dönerken üç dört metre uzunluğunda, sarı ve siyah pullara sahip boa yılanı sessizce ona yaklaştı ve üstüne atıldı. Döngü devam etti ve kertenkele, muhteşem sürüngene yem oldu.

Rabbimizin tayin ettiği ömrünün sonuna gelen her canlı, dünya sahnesinden ayrılır. Uzun bir ağacın kalın dalına sarılmış, saatler sürmüş uykusundan uyanmış tembel hayvan gibi… Konakladığı ağacın yapraklarıyla beslenirken keskin gözlere ve sivri pençelere sahip Harpia kartalının radarına girmişti bu tembel hayvan. Cenab-ı Hakk’ın isimlerine ayna olan bu güzel hayvan, son nefesini kartalın pençelerinde vermişti.

Mükemmel bir şekilde takdir edilen ve kusursuzca işleyen ekosistemde yaratılan canlılar, farklı rızıklarla beslenir ve onlara tayin edilen vazifeleri layıkıyla yerine getirirler.

Ekosistem Nedir?

Canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle etkileşimde bulunarak oluşturduğu sisteme, “ekosistem” denir. Ekosistem; hayvan, bitki ve bakterilerin yanında toprak ve taş gibi cansız unsurları da ihtiva eder. Ekosistemleri birbirinden ayıran denizler, bataklıklar ve ormanlar vardır.[1] Çoğu zaman bir ekosistemin başlangıç veya bitiş noktasını belirlemek güçtür. Bazen ekosistemler iç içe geçebilir.

Bir ormanı veya bir gölü, ekosistem olarak adlandırabiliriz. Minik bir gölette de besin zinciri ve mükemmel şekilde işleyen bir sistem vardır. Gıda zinciri, enerji akışının olduğu bir düzenek olarak da adlandırılabilir.[2] Birkaç basamaktan oluşur ve en alt basamakta ototroflar bulunur. Gıda kaynaklarını kendileri üretebilecek kabiliyette yaratılan canlılara “ototrof” denir. Onlar kendilerine bahşedilen hususiyetlerle gıdaları üretir ve diğer canlılar da bundan yararlanırlar. Aslında hepsinin rızkını ihsan eden Rezzak Rabbimizdir.

Fotosentez ve Kemosentez

Dünyada canlılar için gıda üretimi, sebepler planında, iki şekilde gerçekleşir. Birincisi fotosentezdir. “Kâinat sarayının lâmbası olan Güneş’in ışığı, yaklaşık 150 milyon kilometrelik yolu, saniyede takriben 300.000 kilometre hızla, sekiz dakika gibi kısa bir zamanda kat ederek, dünyamızdaki canlıların başını şefkatle okşayacak şekilde hazine-i rahmetten gönderilir. Güneş ışığında bulunan enerjiyle bitkilere fotosentez yaptırılır ve organik besinler üretilirken, Esmâ-i İlahînin binbir çeşit tecellileri sergilenir. Yeryüzünde fotosentezle yılda yaklaşık 160 milyar metre ton karbonhidrat üretilerek canlıların istifadesine sunulur. Yeryüzünde hayatın devamı açısından bu seviyede bir başka biyokimyevî hâdise bilinmemektedir.”[3]

Okyanusun derinlikleri ve mağaralar gibi güneşin ulaşamadığı yerlerde ise bazı bakterilere kemosentez yaptırılır.[4] “Kemosentez, ışık enerjisi olmadan organik madde üretilmesidir. Gereken enerji; demir, kükürt, hidrojen veya azot gibi inorganik bileşiklerin veya metanın oksitlenmesiyle elde edilir.”[5]

Enerjinin olmadığı bir yerde hayatın devam etmesi mümkün olmadığı için ekosistemlerde gıda üretilmesine ve enerji akışına vesile olan canlılar, kâinatın âdeta mayası olan hayatın devamında istihdam edilirler.

Gıda Zincirinin Safhaları

Bitkiler, algler ve birçok bakteri türü, kendi gıdalarını üretebilme kabiliyetiyle yaratılır. Gıda zincirinin ilk safhasından sonra gelen “heterotroflar” (tüketiciler) ise, enerji için başkalarına ihtiyaç duyan canlılardır. Bu basamakta karşımıza otçul hayvanlar çıkar. Yağmur ormanlarındaki tembel hayvan bunlara bir misaldir. Otçul tüketicilerin ardından etçil veya hem etçil hem otçul canlılar görülür.

Gıda zincirinin son safhasında “ayrıştırıcılar” yer alır. Onlar, ölmüş canlıların cesetlerini ve artıklarını, bir geri dönüşüm fabrikası gibi ayrıştırırlar ve Kuddûs ismine ayna olurlar. Bakteriler ve mantarlar ayrıştırıcılardır.[6]

Ototrof canlılara (üreticilere), enerji üretme safhasında, inorganik gıdaları, organik hâle dönüştürme kabiliyeti ihsan edilmiştir. Ayrıştırıcılar ise organik gıdaları tekrar kullanıma sunabilmek için inorganik hâle dönüştürür ve üreticilerin kullanımına sunarlar. Tabiattaki canlı ve cansız her şey, İlahî emirlere riayet eder. Neticede akıl almaz bir sistem inşa edilir.

Otçul hayvanlar gibi tüketiciler, bitkinin fotosentez aracılığıyla ürettiği bütün enerjiyi alamazlar. Üreticilerin enerjilerinin bir kısmı, kendi hayatî fonksiyonlarını devam ettirmek için kullanılır. Enerji kaybı üreticilerde yaşandığı gibi tüketicilerde de yaşanır. Enerji, ekosistemdeki döngü içinde zamanla azalır. Bir canlıdan başka bir canlıya geçerken enerjinin büyük bir kısmı aktarılamaz.[7] Bu yüzden gıda zinciri ne kadar kısaysa o kadar fazla enerji saklanmış olur. Söz gelimi, yağmur ormanlarında bazen bir Harpia kartalının elde ettiği enerjiyle boa yılanının elde ettiği enerji aynı olmaz, çünkü boa yılanının elde ettiği enerji, daha fazla seyahat etmiş ve azalmıştır. Önce üreticiden tüketici bir böceğe, ardından ikinci tüketici olan kertenkeleye ve ondan da boa yılanına gelene kadar enerjide azalma yaşanır. Fakat tembel hayvan, gıdasını doğrudan üreticiden almış olduğu için, onu avlayan ve uçtuğu için daha çok enerjiye muhtaç olan Harpia kartalı, ikinci tüketici olarak boa yılanına göre daha fazla enerji elde etmiş olur.

Netice

Mükemmel bir işleyişe sahip ekosistem, bizlere sunulan İlahî bir lütuftur. Ekosistemlerde henüz keşfedilmeyen canlılar mevcuttur. Araştırmacılara göre, gezegenimizdeki canlıların yaklaşık %86’sı bilinmemektedir.[8]

İnsanların ekosistemleri tahrip etmesi sonucunda, telafi edilmesi zor durumlar ortaya çıkmıştır. Birçok hayvan ve bitki türünün nesli tükenmiştir. Bu kayıplar, ekosistemdeki gıda döngüsüne zarar vermektedir. Canlılar birbirine bağımlı olarak yaşarlar. Bir canlı türünün nesli tükenirse diğer türler de kaybolma tehlikesi yaşarlar.

Hiçbir canlı başıboş yaratılmamış veya kendi kendine var olmamıştır. Hususî bir vahye mazhar olan arılar, bal yapmak için çiçekleri teker teker gezer ve bu arada tozlaşmaya vesile olur. Örümcekler ağ örüp tuzaklarına düşen canlılarla beslenir ve böylelikle böceklerin sayısının artışının kontrol altına alınmasında istihdam edilir. Her canlı, vazifesini Rabbimizin emriyle yerine getirir ve ekosistemin mükemmel işleyişine hizmet eder.

Bir canlı türünün yok olmasının büyük kayıplara yol açacağının şuurunda olmak ve ekosistemi olabildiğince koruma altına almak, insanların mesuliyetidir.

Bu mükemmel işleyişi bozmamalı, tahribatları tamir etmek için seferber olmalı ve üstümüze düşen görevleri yapmaya çalışmalıyız, çünkü hayatımız da ekosistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesine bağlıdır. Bizler de enerji ihtiyacımızı, Cenab-ı Hakk’ın yaratıp ikram ettiği gıdalar aracılığıyla karşılıyor ve hayatımızı bu vesileyle devam ettiriyoruz. Hayatımız gibi ekosistemler ve içindeki canlı ve cansız varlıklar da bizlere emanet edilmiştir. “Kâinatı insan için yaratan ve her şeyi onun hizmetine koşturan Yüce Yaratıcı karşısında iki büklüm olmamız gerekmez mi?”[9]

Dipnotlar

[1] “Essay on Ecosystem | Environment”, www.biologydiscussion.com/essay/ecosystem-essay/essay-on-ecosystem-environment/57727

[2] “Enerji Akışı Tanımı”, cografyabilim.net/2017/10/17/enerji-akisi/

[3] Ali Erkan Uğuz, “Farklı Fotosentezler”, Sızıntı, Nisan 2009.

[4] “biologiikka”, www.biologiikka.com/2019/02/19/solun-energia-aineenvaihdunta/

[5] “Kemozsentez”, tr.wikipedia.org/wiki/Kemosentez

[6] “Ekosysteemissä aineet kiertävät ja energia virtaa”, peda.net/muhos/muhoksen-lukio/oppiaineet2/biologia/bejy/5eakjev

[7] “Essay on Ecosystem”, www.environmentalpollution.in/essay/ecosystem-essay/essay-on-ecosystem-environment/4002

[8] Traci Watson, “86 Percent of Earth’s Species Still Unknown?” https://www.nationalgeographic.com/science/article/110824-earths-species-8-7-million-biology-planet-animals-science

[9] Faruk Öz, “Ve Fotosentez İnsanlığın Hizmetinde”, Sızıntı, Ekim 1986.

Bu yazıyı paylaş