Sürdürülebilir Geleceğe Giden Yol Dairevî Ekonomi

Günümüzde maddî kaynakların tükenmesi, atık maddelerin sebep olduğu sıkıntılar ve çevre problemleri; tüketim alışkanlıklarının gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Özellikle son asırda, sanayileşme ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte üretim artmış, insanlar belli bir ekonomik refah seviyesine ulaşmıştır. İnsanoğlu, istediği hemen her şeye daha kolay ulaşmaya başlamış ve bütün bunlar beraberinde tüketim çılgınlığını ve israfı da getirmiştir.

 

İnsanlık, sürdürülebilir bir gelecek için daha makul bir yol arayışındadır. Bu yollardan biri olan dairevî ekonomi, kaynakların kullanımını optimize ederek atıkları en aza indirmeyi ve tabiattaki kaynakları korumayı hedefleyen bir modeldir.[1]

 

Dairevî Ekonomi Nedir?

 

Dairevî ekonomi, bir çizgi şeklinde ilerleme fikrini öne süren geleneksel lineer ekonomi modelinin aksine, kaynakları sıkı bir döngü içinde kullanma düşüncesine dayanır. Lineer ekonomi modeli, “kullan-at” prensibine dayanırken, dairevî ekonomi “kullan-geri dönüştür-yeniden üret” ilkesini benimser. Bu yaklaşım, ürünlerin hayat döngüsünü uzatmayı, atık miktarını azaltmayı ve kaynakların tekrar kullanılmasını hedefler.

 

Amerikalı ekonomist ve çevre aktivisti Kenneth Boulding (1910–1993), kaynakların kısıtlı olduğunu ve üretime devam edebilmek için sürdürebilir bir ekolojik sistem olması gerektiğini vurgulamış ve 1966 yılında, “dairevî ekonomi” fikrini ortaya atmıştır.

 

Boulding, kaynak tüketiminde sınırların olmadığını ima eden “kovboy ekonomisi”nden uzaklaşma çağrısında bulunmuş ve her şeyin sürekli olarak geri dönüştürülmesi gereken “uzay gemisi ekonomisi”ne geçiş yapılması gerektiğini belirtmiştir. “Kovboy”, sorumsuzluğu, sömürüyü ve israfı temsil eder. “Uzay adamı” ise her şeyi verimli kullanmak zorundadır. Dünya, sınırsız kaynaklara sahip olmayan bir uzay gemisi gibidir.[2] İnsanoğlunun ihtiyaç ve arzularının sınırsızlığına mukabil, ekonomik kaynakların sınırlı olduğu düşünülürse sahip olunan imkânların en verimli şekilde kullanılması, kaçınılmaz bir mecburiyettir.

 

Ürünlerin maksimum seviyede geri dönüştürülmesini ve yeniden kullanılmasını hedefleyen bu ekonomi sistemi, 1970’li yıllarda gelişmeye başlayan çevre hassasiyetiyle beraber lineer ekonominin alternatifi olarak görülmeye başlanmıştır.

 

Aynı yıllarda ortaya atılan “sürdürülebilir kalkınma” kavramı da son dönemde dairevî ekonomi ile birlikte anılmaya başlanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma, üç boyutta ele alınmaktadır: sosyal, ekonomik ve çevreye dair. Bu üç boyut birbiri ile bağlantılıdır. Birindeki gelişme, diğer alanlara da tesir etmektedir.[3]

 

Dairevî Ekonominin İlkeleri

 

Bu ekonomik modelin temel prensipleri şunlardır:

 

  1. Ürün Tasarımı ve Dayanıklılık: Ürünler, kullanıldıkları müddetçe daha uzun süre dayanabilecek şekilde tasarlanmalıdır. Bu, atık miktarını azaltır ve tüketiciye uzun vadeli kullanım sağlar.

 

  1. Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm: Atık yönetimi süreçleri geliştirilmeli ve ürünlerin geri dönüşümü teşvik edilmelidir. Mesela kâğıt, cam, plastik ve metal gibi malzemeler geri dönüştürülerek yeni ürünlerin yapımında kullanılabilir. Bu, ham madde ihtiyacını azaltır ve çevre problemlerini en aza indirir.

 

  1. Kaynakların Verimli Kullanımı: Kaynakların verimli kullanılması, enerji ve su tasarrufunu sağlar. Bu, ekonomik maliyetleri düşürürken bize ihsan edilen kaynakları da verimli bir şekilde kullanmamıza vesile olur.

 

  1. Paylaşım Ekonomisi: İhtiyaç duyduğumuz şeylere sahip olmak yerine onları paylaşma ve kiralama modeline dayalı ekonomi, kaynak israfını önler. Mesela araba paylaşımı platformları, insanların arabalarını başkalarıyla paylaşmasını ve böylece daha az araç üretilmesini teşvik eder.

 

  1. Sürdürülebilir Malzemelerin Kullanımı: Sürdürülebilir kaynaklardan üretilen malzemeler, çevreye daha az zarar verir ve dairevî ekonomi için temel bir bileşendir. Dairevî ekonomide ürün tasarımı önemli bir rol oynar. Ürünler, daha uzun süre dayanabilecek ve düşük maliyetle tamir edilebilecek şekilde tasarlanırlar.

 

Örnek Çalışmalar

 

Son zamanlarda dairevî ekonomi sistemini uygulayan ülkelerin sayısı artmaya başlamıştır. Bu konuda öne çıkan ülkelerden ikisi Çin ve Hollanda’dır. Çin, 2000’li yılların başından itibaren dairevî ekonomi sisteminin ülke çapında uygulanması için çalışmalara başlamıştır. Kaynak verimliliğinin ve geri dönüşümün artırılması, su tüketimin, kâğıt kullanımının ve inşaat atıklarının azaltılması gibi hedefler koymuş, tarım sektöründe dairevî ekonominin uygulanmasını teşvik etmiştir. İthal edilen atık malzemeleri sınırlandırmış, önceliği ülke içindeki atıkların dönüştürülmesine vermiştir. Uyguladığı politikalarla ciddi bir yol katetmiş ve 2015–2020 yılları arasında kaynak verimliliğinde %26’lık bir artış, su tüketiminde ise %28’lik bir azalma görülmüştür.

 

Ekonomisinin yaklaşık dörtte birlik kısmı dairevî olan Hollanda, bu konuda öncü ülkeler arasındadır. Hollanda’nın dairevî ekonomi için uyguladığı politikalardan bazıları şunlardır:

Yeni bina yapımı ve bina yıkımlarını sınırlandırmış, bunun yerine evlerin restore edilmesini teşvik etmiştir. Bu sayede inşaat sektöründe ortaya çıkan atıkların azaltılması sağlanmıştır.

Tarım ve gıda sektöründe dairevî ekonomi uygulamalarına önem veren Hollanda, organik atıkların geri dönüştürülmesi için tesisler kurmuştur. Yenilenebilir enerji kullanımını teşvik ederek verimliliği artırmıştır. Bunların yanında su tüketiminin azaltılması ve verimli kullanılması için atık suların arıtılması konusunda yeni uygulamalar geliştirmiştir.

 

Dünya genelinde dairevî ekonomiyi teşvik etmek maksadıyla hayata geçirilen birçok proje bulunmaktadır. Bunlardan üçü şu şekildedir:

 

  1. Dairevî Ekonomi Yarışması: Bu yarışma, yenilikçi fikirleri ve projeleri teşvik etmek maksadıyla Hollanda’da düzenlenmektedir. Bu proje; girişimcileri, işletmeleri ve akademisyenleri, dairevî ekonominin uygulanabilirliğini artırmak için yeni çözümler bulmaya teşvik etmektedir.

 

  1. Tekstil Geri Dönüşüm Projesi: İsveç, tekstil endüstrisinde dairevî ekonomiyi teşvik etmek için çeşitli projeler yürütmektedir. Tekstil Geri Dönüşüm Projesi, tekstil atıklarını toplamak, geri dönüştürmek ve yeniden kullanmak maksadıyla geliştirilmiştir.

 

  1. Şehir Madenciliği: Japonya, tabiattan elde edilen kaynakların sınırlı olduğu bir ülkedir, bu yüzden dairevî ekonomiyi teşvik etme konusunda öncüdür. Şehir Madenciliği adlı bir proje, çöpe atılan elektrikli cihazları toplamak, geri dönüştürmek ve içlerindeki değerli metalleri çıkarmak maksadıyla geliştirilmiştir. Bu sayede Japonya, değerli metalleri topraktan çıkarmak yerine atık ürünlerden geri dönüştürerek kaynaklarını korumaktadır.

 

Sonuç olarak, dairevî ekonomi, sadece maddî kaynakları korumakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik büyümeyi teşvik eder. Atık azaltma, enerji verimliliği ve geri dönüşüm süreçleri, yeni iş fırsatları doğurur. Sürdürülebilir ürünlere talep arttıkça, çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi teşvik edilir.

 

Dairevî ekonomi, sürdürülebilir bir geleceğe ulaşma hedefine giden yolda, yeni bir değer üretme kavramı teklif eden önemli bir girişimdir.[4] Kaynakları verimli kullanma, atıkları azaltma ve çevreye saygılı üretim, sadece ekonomik büyümeyi teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda ekosistemin uzun vadeli dengesini de korur.[5] Dairevî ekonomi modelinin benimsenmesi ve başarılı olabilmesi için kamu, özel sektör ve tüketiciler arasında iş birliği gereklidir. Dairevî ekonominin prensiplerini benimsemek ve uygulamak, bütün insanlığın sorumluluğudur.

 

Rabbimiz, Hakîm isminin gereğiyle her şeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı şekli murat ediyor. Bu da fıtratta israf, abesiyet ve faydasızlığın olmadığını gösteriyor. İsraf, Hakîm ismine karşı bir saygısızlıktır; iktisatlı olmak ise bu isme uygun hareket etmek demektir.[6]

 

Yaratılış kanunlarına ve İlahî isimlerin cilvelerine hürmet etmek, insanın fıtratına yakışır. Allah ahlakına muhalefet etmek; problemler, kayıplar ve huzursuzluklar doğurur. Nimetlere saygının gereği olan israftan kaçınma, ihsan edilen kaynakları verimli kullanma ve paylaşma; adalet, dayanışma ve huzur vesilesidir.

 

Dipnotlar

[1] Hüseyin Önder, “Sürdürülebilir Kalkınma Anlayışında Yeni Bir Kavram: Döngüsel Ekonomi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 57. sayı, Temmuz 2018.

[2] Kenneth E. Boulding, “The Economics of the Coming Spaceship Earth”, H. Jarrett (ed.), Environmental Quality in a Growing Economy, Baltimore, MD: Resources for the Future/Johns Hopkins University Press, 1966, s. 3–14.

[3] Roberta De Angelis, Business Models in the Circular Economy, Cham: Palgrave Pivot, 2018, s. 11.

[4] Helen Kopnina ve Kim Poldner, Circular Economy: Challenges and Opportunities for Ethical and Sustainable Business, New York: Routledge, 2022.

[5] Mustafa Nutku, “İsraftan Kaçınma ve Yaratılış Prensibi”, Sızıntı, Mayıs 2013.

[6] Bkz. Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 393.

Bu yazıyı paylaş