Hayatın devam etmesinde, yaratılış kanunları çerçevesinde, kimyevî ve fizikî reaksiyonlar önemli bir rol oynar. Yağmurun yağması, fotosentez hadisesi, metallerin paslanması, toprağa düşen yaprağın çürümesi, sütün mayalanması, yediğimiz gıdaların sindirimi, hep birer reaksiyon şeklinde yaratılır. Bu tepkimelerin hızları farklıdır, fakat her biri olması gerektiği gibidir. Mesela kibritin yanması saliseler içinde olurken metallerin paslanması haftalar içinde meydana gelir.
Sünnetullah adı verilen yaratılış kanunları çerçevesinde gerçekleşen bütün bu hadiselerde bir süreklilik söz konusudur. Sosyal hayatımızdaki bazı meseleler de bu tür tekvinî kanunlara benzer. Hayat bazen yavaş, bazen de hızlı akar.
Kimyaya dair bazı misaller verecek olursak:
“Basit tepkime” adı verilen reaksiyonlar tek basamakta gerçekleşirken karmaşık olanlar iki veya daha fazla basamaktan oluşur.
Basit tepkime | H2 + O2 → H2O |
Karmaşık tepkime |
H2 + 2NO → H2O + N2O (yavaş)
N2O + H2 → H2O + N2 (hızlı) (Toplam tepkime) 2H2 + 2NO → 2H2O + N2 (yavaş) |
Karmaşık tepkimelerde basamakların hızı farklıdır, fakat toplam reaksiyonun hızı en yavaş basamağa göredir, yani onun hızı kadardır. Bu basamağa, “hız belirleyen basamak” denir.
Hayatta da hareket hızını belirleyen düsturlar vardır. Bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), “En zayıflarınızın (yavaşlarınızın) yürüyüşüne göre hareket ediniz.”[1] buyurarak uymamız gereken mühim bir kaideye dikkat çeker.
Mesela bazı insanlar tez canlı ve yersiz çıkışlar yapmaya meyilli olabilir. Bu kişiler tek başına hareket etseler, acelecilikten meydana gelen hatanın faturası yalnız kendilerine çıkar. Ancak bir grup ile birlikte hareket ediliyorsa, herkes istediği gibi davranamaz; istişare ile birlikte hareket edilir.
Hızlanma
Kimyevî reaksiyonların hızı ile ilgili başka bir mesele: Bir tepkimenin hızını artırmak için uygulanan işleme “kataliz”, kullanılan maddelere ise “katalizör” denir. Kimyada bazen reaksiyonların hızlı olması gerekmektedir. Bunun için sisteme başka bir kimyevî madde katılır. Katalizörün fonksiyonu, reaksiyonun başlaması için gereken enerji miktarını düşürmektir. Boya, cam, çelik ve ilaç üretimi gibi birçok alanda gerçekleştirilen tepkimelerde katalizörler kullanılır. Aksi takdirde sistem çok yavaş işleyecek, bir günde üretilen maddeler belki bir ayda elde edilecekti.
Vücudumuzdaki her hücrede meydana gelen reaksiyonlarda da “enzim” adı verilen katalizör maddeler istihdam edilir. Öyle ki katalize edilmemiş reaksiyonlara göre enzim katılmış tepkimeler 1 milyonla 1 trilyon kat hızlandırılır. Tek bir enzim molekülü, birbiriyle aynı on binlerce molekülü bir saniyede hızlandırabilir. Fakat biz ne o tepkimelerden ne de tepkimelerde kullanılan maddelerden haberdar oluruz. Yağların parçalanması, oksijenin taşınması, gıdaların hücrelere ulaştırılması, atıkların vücuttan atılması ve kanın temizlenmesi gibi birçok harikulade hadise, hızlı bir şekilde ve vaktinde gerçekleşir. Hücre, doku ve organlarımızın fonksiyonu, bu vesilelerle devam ettirilir.
Bir insan hücresinde, bir saniyede milyonlarca tepkime meydana gelir ve bu reaksiyonlarda yaklaşık 1300 farklı enzim kullanılır.
Mesela bir enzim olan “orotidin 5-fosfat dekarbosilaz” tarafından hızlandırılan reaksiyon, enzim olmadığında maddenin yarısını 78 milyon yılda tüketirken enzim olduğunda 25 milisaniyede hedefe ulaşılır. Enzim hızları, çözeltinin şartlarına ve maddenin konsantrasyonuna göre de değişir.
Enzimler bir çeşit proteindir ve amino asitlerden oluşur. 100 amino asitten müteşekkil bir enzimi düşünecek olursak; canlı organizmalarda 20 farklı amino asit olduğuna göre, her bir amino asidin doğru yerde olma ihtimali 10020’dir. Buradaki doğru sıralamanın yapılması görevi genlere verilmiştir.
Biz böyle basitçe anlatsak da hadise küllî ve mutlak bir ilmi, emri, kudreti ve iradeyi gerektirmektedir: Mesela her reaksiyon için farklı enzim gerekmektedir. Enzim mi reaksiyonu seçmekte, yoksa reaksiyon mu enzimi bulmaktadır? Birer sebep perdesi olan enzimi ve hadiseyi yaratan Rabbimiz, onları buluşturmaktadır.
Sosyal hayatta da bazı işleri hızlı yapmak durumundayız. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayırlı işlerde acele edilmesini, şeytanın ya da nefsimizin araya girip hayırlı işleri akim bırakmasına fırsat verilmemesini nasihat buyurmaktadır.
“İyi işler yapmakta acele edin; yakında karanlık geceler gibi birtakım fitneler meydana gelecek.”[2]
“Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenazeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.”[3]
Yavaşlama
Bazen de nükleer enerji santrallerindeki radyoaktif reaksiyonların yavaşlatılarak kontrol altına alınması gibi kimyevî reaksiyonların yavaşlatılması gerekir.
Bir tepkimenin hızını azaltmak için uygulanan işleme “inhibisyon”, kullanılan maddelere ise “inhibitör” denir.
İnhibitörlerin kullanım alanlarından birisi metal korozyonunun önlenmesidir. Mesela asitlerin endüstriyel uygulamalarda temizleyici olarak kullanılması esnasında metallerin korozyonunun önlenmesi için asit çözeltisinin inhibe edilmesi gerekir.
İnhibitörlerin başka bir kullanım alanı ise ilaçlardır. Bunlar genellikle enzim inhibitörleridir, yani enzimleri yavaşlatır veya bloke eder. Kemoterapi ilaçlarında bu tür inhibitörler kullanılır.
Bir de vücudumuzda gerektiği zaman üretilen inhibitörler vardır ki hayatî fonksiyonlar icra ederler. Mesela kanın pıhtılaşması hadisesinde rol oynarlar. Bir kanama hadisesinde, yaralanan yerde faaliyete geçen ve pıhtılaşmayı hızlandıran enzimlerin, belli bir süre sonra faaliyetlerini durdurması gerekir. Eğer bu işlem tam vaktinde olmaz, pıhtılaşma devam ederse, kan akışının yavaşlaması veya beyne pıhtı gitmesi gibi ölümcül vakalar görülebilir.
Sosyal hayatımızda da acele etmeme, sabır ve teenniyle hareket etme tavsiye edilmiştir. Yine hadis-i şeriflere kulak verelim:
“Dikkat ve temkinle hareket etmek Allah’tan, acele etmek ise şeytandandır.”[4]
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Esec Abdü’l-Kays’a söyle buyurmuştur: “Sende iki güzel huy vardır ki onları Allah sever. Bunlar hilm ve teennidir.”[5]
Kimyevî reaksiyonlarda olduğu gibi, hayatımız da bazen yavaş, bazen hızlı akar. Önemli olan doğru istikamette yol almaktır.
Dipnotlar
[1] El-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:464, hadis no: 1518.
[2] Müslim, İman, 186.
[3] Tirmizî, Salât, 13/171.
[4] Tirmizî, Birr, 66; Keşfu’l-Hafâ, I, 295.
[5] Müslim, İman, 25, 26; Ebû Davud, Edeb, 149; Tirmizî, Birr, 66