Çeşitlilik; farklı etnik köken, inanç, kültür, dil ve cinsiyet sahibi kişilerin, bir toplumda veya kurumda, herhangi bir dışlanmaya mârûz kalmadan, bir arada bulunması anlamına gelir. Bu kavram, son yıllarda, özellikle Batı toplumlarında, üzerinde çok durulan bir husustur. Teknolojinin hızla geliştiği ve bu gelişmenin organizasyonları ve toplumları doğrudan etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, ortaya çıkan pek çok yeni sorunun çözümünde ihtiyaç duyulan farklı görüş ve tecrübeler, çeşitliliğin bugün ne kadar elzem bir konu olduğunu anlamamız adına yeterlidir. Bu bağlamda, son dönemde yapılan bir araştırma, Hizmet okullarının da bu konuya önem verdiğine ve özellikle öğretmen kadrolarında böyle bir çeşitliliğin bulunmasına özen gösterdiklerine dikkat çekmektedir.[1]
Çeşitliliğin Sağlanması ve Sonuçları
Bilindiği üzere, insan bilmediğinin düşmanıdır. Genellikle insanlar, kendilerinden farklı görünen kişilere karşı başlangıçta nispeten ön yargılıdır ve onlarla samimiyet kurmaları zaman alır. Dolayısı ile toplum içinde veya bir organizasyonda çeşitliliği sağlamak için fazladan gayret gerekir. Zira insanoğlu, yakından tanımadığı kişilerden biraz çekinir ve kendine benzeyen kişilerle beraber olduğu zaman kendini rahat hisseder.
Çeşitliliğin gerçekleşmesi için adalet mekanizmasının doğru bir şekilde işlemesi ve insanlar arasında herhangi bir ayrımcılığa müsaade edilmemesi gereklidir. Dinimizde de böyle bir yaklaşım mevcuttur. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), toplum içinde adaleti yerleştirmiş ve sonrasında herkese eşit muamelede bulunarak toplumda çeşitliliğe yer verilmesini temin etmiştir.
Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem), Hendek Muharebesi öncesinde, aslen bir İranlı olan Hazreti Selman-ı Fârisî’nin (radıyallâhu anh) müdafaa maksadıyla hendek kazılması fikrini benimsemesi, bu konuda bir örnek olarak gösterilebilir. Bu karar, dönemin şartları incelendiğinde, harikulade bir duruma işaret etmektedir. Hazreti Selman, Cahiliye Devri’nden yeni çıkmış bir toplumda, hayatî bir mevzuda fikir beyan edebilmektedir. Müşrikler o ana kadar Arap Yarımadası’nda benzerine az rastlanır büyüklükte bir ordu ile Medine üzerine yürümek istemektedir ve binlerce insanın canı, malı ve ırzı tehdit altındadır. Ayrıca ortaya atılan fikir, o coğrafyada daha önce uygulanmayan, hayata geçirilmesi zor bir fikirdir. Ashâb-ı Kiram, o günün şartlarında gece gündüz çalışarak hendeği tamamlayabilmiş ve Allah’ın inayetiyle, çok az insan kaybı verilerek bir zafer elde edilmiştir. Bu başarının arkasında, Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem), toplumda kökleştirdiği adalet ve çeşitliliğin rolü de fark edilmektedir.
Hizmet Okullarındaki Öğretmenler
Hizmet Hareketi, yaklaşık yarım asırdır, dünyanın farklı yerlerinde eğitim, diyalog ve insanî yardım faaliyetleri yapmaktadır. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi; eğitim faaliyetlerini, dolayısı ile öğretmenliği çok mühim bir vazife olarak görür.[2] Fedakârlığı, kendisi için değil başkaları için yaşama düşüncesini ön plana çıkardığı eğitim anlayışı, dünyanın farklı coğrafyalarında hüsnükabul görmüştür. Hizmet okullarının bünyelerinde öğretmen çeşitliliğinin korunması, öğrencilerde de çeşitliliğin görülmesine imkân sağlamış, bu ve benzeri vasıfların sayesinde, farklı ülkelerde Hizmet okullarının tutunması mümkün olmuştur.
Hizmet okullarında vazife yapan öğretmenlerin liyakat ve ehliyetine özelikle dikkat edilmektedir. Hollanda’daki bir Hizmet okulunda müdürlük yapan Kerem Bey[3] şöyle demektedir: “Bir öğretmen adayında aradığımız şey onun niteliğidir. Öncelikle ne yaptığını biliyor mu, işinin ehli bir kişi mi? Biz buna bakıyoruz. Bu çok önemli.” Amerika’da müdürlük yapan Yavuz Bey ise, bir öğretmenin üniversite mezuniyet ortalamasının, yaptığı stajların, kendini nasıl geliştirdiğinin önemli olduğunu dile getirmektedir. Araştırmada mülakat yapılan yöneticiler, daha önce çok sık okul değiştiren ve öğrencilerin seviyesine inmekte zorlanan adayların görüşmelerde elendiğini belirtmektedir. Aday öğretmenlerle denemeler yapılarak nasıl ders anlattıkları gözlemlenmekte ve mümkün olduğunca işin ehli kişiler belirlenerek okullara alınmaktadır.
Sözü geçen araştırmada, özellikle öğretmenlerin işe alım sürecinde, herhangi bir ayrımcılık olmadığı, üzerinde sıklıkla durulan bir konu olmuştur. Amerikalı okul müdürü Ahmet Bey’in, Hocaefendi’yi tanıyıp bilen Türk adayların, yeterli İngilizce seviyesine sahip olmaması veya alanına hâkim olmaması durumunda elendiğini ve bu konuda çok hassas olduklarını söylemesi önemlidir. Afrika, Amerika ve Avrupa’da incelenen dokuz okuldaki öğretmenlerin %75’i Türkçe bilmemekte ve bu öğretmenlerin önemli bir kısmının, Hizmet Hareketi’ne mensubiyeti bulunmamaktadır.
Aşağıdaki tabloda, bu okullarda vazife yapan öğretmenlerin, Türkçe bilip bilmediklerine dair yüzdelikler yer almaktadır:
Okul | Türkçe Bilen Öğretmenlerin Yüzdesi | Türkçe Bilmeyen Öğretmenlerin Yüzdesi | Türkçe Bilen Öğretmenlerin Ortalaması |
Almanya | 25 | 75 | Avrupa: %25,7 |
Hollanda | 22 | 78 | |
Belçika | 30 | 70 | |
Tanzanya-1 | 20 | 80 | Afrika: %24,3 |
Tanzanya-2 | 28 | 72 | |
Zanzibar | 25 | 75 | |
ABD-1 | 17,5 | 82,5 | ABD: %25,8 |
ABD-2 | 20 | 80 | |
ABD-3 | 40 | 60 | Genel Ortalama: %25,2 |
Bu sonuç, Hizmet okullarının bir tür “misyonerlik yaptığı” eleştirilerine de cevap niteliğindedir. Farklı inanç ve kültürlere mensup öğretmenler, Hizmet okullarında ders verebilmekte ve bunun sonucu olarak farklı profilde öğrenciler, Hizmet okullarında yetişmektedir.
Hangi durumlarda Hizmet okullarında çalışan öğretmenlerin istifa ettikleri veya hangi şartlarda idarecilerin belli öğretmenler ile yollarını ayırmak istedikleri sorulduğunda, öne çıkan en önemli konuların maaş ve performans düşüklüğü olduğu belirtilmiştir. Özellikle ABD’deki Charter okullarının bütçelerinin kısıtlı olması üzerinde duran ABD’deki idareciler ve öğretmenler, belli bir süre sonra tecrübeli öğretmenlerin, bazı özel okullarda çalışmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Okul müdürü Yavuz Bey bu durumun, sadece Hizmet okulları ile sınırlı olmadığını, Charter okulları olarak bilinen bütün okulların, özel okullara öğretmen yetiştiren bir kurum hâline geldiğini ifade etmiştir. Benzer bir durum Afrika’da da gözlemlense de genel itibarıyla öğretmen maaşlarının devlet tarafından belirlendiği Avrupa ülkelerinde bu hususa daha az rastlanmakta ve istifalar daha çok şahsî sebeplere dayanmaktadır.
Öğretmenlerin performanslarının düşmesi, öğrenci veya velilerden gelen şikâyetler üzerine idarecilerin bu öğretmenlerle görüşmeler yaptığı, kendini geliştirmek istemeyen öğretmenlerle bir süre sonra okul idaresinin yollarını ayırdığı gözlemlenmiştir.
Burada akla gelebilecek bir husus, bu araştırmanın sonuçlarının, diğer dünya ülkelerinde de geçerli olup olmadığıdır. Hizmet okullarının en önemli karakteristik özelliklerinden biri yerelleşmedir.[4] Dünyanın dört bir yanında Hizmet okulları karşımıza çıkar. Bu araştırmada incelenen okulların bulunduğu ülkelerde, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne önem verildiği görülmektedir. Hizmet okullarının böyle bir ortamda, herhangi bir resmî kısıtlama olmadan, çeşitliliğe önem verdiği görülmektedir. Buna mukabil demokrasinin hâkim olmadığı veya belirli politikalar ile özel girişimlerin sınırlandığı ülkeler için bu durum geçerli olmayabilir, ama bu Hizmet gönüllülerinin bir tercihi değil, yerel konjonktürün zorlaması ile ortaya çıkan bir durumdur.
Netice
Çeşitlilik sayesinde, farklı perspektifler, tecrübeler ve yeteneklerin bir araya gelmesi sağlanmış olur ve bunun sonucunda insanlar birbirlerinden öğrenir, değişik bakış açıları ve bilgilerden yararlanma imkânı doğar ve daha etkili çözümler üretilebilir. Bu noktada öne çıkan en önemli husus, çeşitliliğin kazanılması gereken bir değer olduğu ve bu kazanım için de adalet, hoşgörü ve liyakatin ön planda olması gerektiğidir. Dolayısıyla çeşitliliği engelleyen ayrımcılık, ön yargı ve ötekileştirme gibi unsurlarla kurumların ve toplumların mücadele etmesi şarttır. Bu çeşitliliği bugüne kadar bünyesinde barındıran Hizmet okullarının, farklı coğrafyalara uyum sağlamada zorlanmadığı ve karşılaştığı problemlerle daha rahat baş edebildiği, yukarıdaki sonuçlara bakılarak söylenebilir. Mevcut çeşitliliği artırmak adına, muteber kurumlarla iş birliğine gidilebilir ve projeler yürütülebilir. Hizmet okullarında çalışan idareci ve öğretmenlerin bu konuya gereken önemi vereceğini öngörmek mümkündür.
Dipnotlar
[1] M. E. Altın, Internationalization Through Localization: Gülen Inspired Schools, Düsseldorf: Dr. Kovac Verlag, 2020, s. 182–198.
[2] M. Fethullah Gülen, Çağ ve Nesil (Çağ ve Nesil-1), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 121.
[3] Araştırmaya katılan isimler değiştirilmiştir.
[4] M. E. Altın, “Hizmet Okulları ve Yerelleşme”, Çağlayan, Mart 2023.