Zahidin Çilesi
Zahit tevekkülle yüklenir yükü Kudret sahibinden korunma diler Nefsine kul olmuş zalimler çünkü Karakterin gereğini sergiler Kaçtıkça üstüne üstüne gelir Bırakmaz peşini, dünya çilesi Kadere
Zahit tevekkülle yüklenir yükü Kudret sahibinden korunma diler Nefsine kul olmuş zalimler çünkü Karakterin gereğini sergiler Kaçtıkça üstüne üstüne gelir Bırakmaz peşini, dünya çilesi Kadere
Sus artık kaldırmıyor yüreğim Ağlama bebek annen gelecek Dinmezse ahın yanar ciğerim Ağlama bebek annen gelecek Her çığlığın alır beni benden Anne demeyi unuttum neden
Ve biz uykudayız. Gözler kapalı, gönüller açık, Bir şeyler kurmaktayız yine, Halüsinasyon görmekte biri, Biri yeni rüyasını yazmakta, En gereksiz anda, Yükselir nabız, ateş yükselir,
Bugün hep dertli hüzünlü besteler söyledim durdum Nerde bir zamanlar bülbüllerin şakıdığı yurdum Kutlu beldelerden bize esintiler ulaşırdı Göklerin ruhanileri aramızda dolaşırdı. Her gün cihanın
“Bismillah her hayrın başıdır” diyerek başladım. Zamanın güzelliği manasında “Bediüzzaman” ismini aldım. Henüz on dördümde medreseyi bitirip Seksen küsür kitabı ezberledim Âşık olduğumdandı, aşığım başladı
Bir arkadaşım var Hayatı paylaştığım, hayatı sevdiğim Boşluğumu dolduran, özlemimi gideren Ellerimi uzattığımda hep tutan Boş bırakmayan Bir arkadaşım var Hem eşim, hem sırdaşım, hem
Bir gece ansızın, işten kovuldun; Kılavuzlarla yollara koyuldun; Meriç’te kefensiz kabre konuldun; Ne oldu sana dost, kalk, kendine gel. Mecburen, aç susuz yollara düştün, Hürriyet
Çocukluğum geldi geçti, heyhat sanki bir rüya. Geçmeyecekti o günler, bitmeyecekti güya. Yine hicranla yâd ettim, yüreğim yandı benim. O günleri anınca gönlüm hüzne daldı
Bir çocuğun bisiklete binmeyi öğrenmesi gibidir hayat; düşe kalka… Her “Oldum.” dediğinde insan bir kere daha dengesini kaybeder, yerle yeksan olur, ama yine de yoluna
“Kim bilir belki de müştak olmuş Cennetlere küçük bedeni; Mahzun kalpler kıvranırken ardında, Sevilmeye namzet olmuş ebedî…” Eylül ayının ilk cuma günüydü. Yaz mevsiminin kurak