Sanal Âlemde Yaşamak Mümkün mü?
Yeryüzü ekranı, harikulade bir intizam içinde, mevcudat silsilesini yansıtıyor. Görüntüler, sesler, gündüzler, geceler ve hızla akıp giden zaman… Bir anda sayısız hayat karesi kayıt altına
Yeryüzü ekranı, harikulade bir intizam içinde, mevcudat silsilesini yansıtıyor. Görüntüler, sesler, gündüzler, geceler ve hızla akıp giden zaman… Bir anda sayısız hayat karesi kayıt altına
“Sen, Sen!..” diye hayaller kurdum yine, Kıpırdanma oldu içte seyrine; Liyakatsizliğe tosladım bu kez, Yelken açamadım daha engine… Ey Rab, Seninçün âh etmeyi öğret!..
Yaşadığımız kâinatı ne kadar biliyoruz? Bu sorunun cevabı, insanın acizliğini ortaya koyar niteliktedir. Maddî mevcudatın yaklaşık milyonda beşine dair malumatımız var. Bu orana; duyu organlarımızın
Mahatma Gandi’nin torunu Ela Gandi, Güney Afrika’nın Durban şehrinde verdiği mülakatta şöyle diyor: “Bugün dünyada konuşan insan çok, ama konuştuklarını hayata geçiren insan sayısı çok
Kanayan gönül yarası firkatinden Senin, Bu derin yaranın dermanı da yine Sensin; Süzülen göz, dökülen yaş hepsi sevdandandır, Teveccüh ediver ki bütün ağrılar dinsin.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, bir sohbetinde iman hakikatlerinin yıkılmaz kalesi Risale-i Nur hakkında düşüncelerini anlatırken, “Risaleler bir güftedir, bestesinin yapılması gerekir” ifadesiyle mühim bir
Ümidi kaybetmek yok, soluk aldığın süre, Bu meydan aşk meydanı; çilesi, azabı çok. Şeytan ve nefis üfler yenilgiyi ha bire, Sadağında çok vardır onlara çekilen