Hak Yoluna Adanmış Ruhlar
Kendini Hakk’ı anlatmaya adama, yaratılıştaki “ahsen-i takvîme” mazhariyetin gereği ve yapabilenler için payeler üstü bir payedir. Gizli-açık her vesile ile O’nu anlatıp sevdirmeye çalışanlar, gönül
Kendini Hakk’ı anlatmaya adama, yaratılıştaki “ahsen-i takvîme” mazhariyetin gereği ve yapabilenler için payeler üstü bir payedir. Gizli-açık her vesile ile O’nu anlatıp sevdirmeye çalışanlar, gönül
Türkler, tarih boyunca dünyanın farklı coğrafyalarına göç etmişler, yeni diyarların insanlarıyla kaynaşmışlardır. Onların bu anlamda en uzun kaldıkları coğrafyalardan biri de Mısır’dır. Bilindiği kadarıyla onların
Vücudumuzun çevreden gelebilecek çeşitli zararlı ve yabancı maddelerden korunabilmesi için bir derimiz yaratılmış ve üzerine, bazıları moleküler seviyede olmak üzere çeşitli biyolojik bariyerler yerleştirilmiştir. Bedenimize
Nifak, sözlükte “tükenmek, fare deliğine girmek ve ikiyüzlü olmak” gibi anlamlar taşıyan Arapça bir kelimedir. Yine bu kelimeden hareketle, “giriş ve çıkış noktasına sahip olan tünele; özellikle de
Zaman zaman hem Afrikalı, hem de Afrika kökenli dost ve kardeşlerimiz tarafından şöyle sorularla karşılaşıyoruz: “Afrika’ya hiç peygamber gelmiş midir? İslamiyet’in ilk dönemlerinde Müslüman olan,
Çocukken okuduğumuz, bir dokunmayla insana dönüşen Kurbağa Prens masalının hayal dünyamızda belki bir yeri olabilirdi. Fakat aynı masalın bir balığın kurbağa dönüşmesi olarak, hem de
Bilim ve teknolojideki gelişmelerle birlikte, bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın şu meşhur düşüncesine bir adım daha yaklaşıyoruz: “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez.”
Yazının başlığını görünce bazıları hemen, “Atatürk’le bir alıp veremediğiniz mi var” düşüncesine kapılabilir. Atatürk’le herhangi bir problemimiz yok da daha önceki atalarımızla ciddi problemlerim oluşmaya
Şu görünen memleket, sanayi-i garibe-i sultaniyenin meşheridir. Hem öyle bir meşher ki,her bir âlemi o Sultân’a işaret eden ilânnâme ve beyânnâmelerle, hayretengîz faaliyetlerle dopdolu! İşte
Araştırmacılar, “küçük moleküller”i, Alzheimer, kalp yetmezliği ve kanser tedavisinde kullanma yolları aramaktadır.Farmakolojide, küçük moleküller; protein, nükleik asit ve polisakkarit gibi ilgili hedeflere yüksek bir bağlantı
Vücudumuzun hayatiyetini sağlıklı şekilde sürdürebilmesi için her biri müthiş birer sanat harikası olan organlarımız ve bunların teşkil ettiği sistemlerin işleyiş mekanizmaları akılları durduracak mükemmel bir