Cumhurbaşkanlığı makamında Cumhuriyetin Sultan Süleyman’ına Güneydoğu hakkında anlattığımızda Üstad’ın projelerini “Çağları delen fikir!” demişti. Yeni kurulacak ışıktan bir dünyanın mimarı Sayıp dökmüştü kendisinden sonra olacakları
Asırlar geçse de geçmiyor aman, Doldurur gözleri damla damla yaş, Isıtır çölleri, kavurur zaman, Fırat tennur olur, yutar yitirir, Soldurur gülleri, yakar bitirir. Hunbâr olur
Zaman ye’s içinde, her yan ağlıyor, Saç nurunu dursun feryad u figân. Hazanın çarptığı insan ağlıyor, Sinede ızdırap, dilde el-amân! Teveccühün kesildi kesileli, Uzaklaşma Senden
“Aşk, aşk!” deyip sızlanıyorum her an, Silinsin dilden mâsivâ sevdası; Görünsün ötenin akı-karası Aşk ateşin olsun benimçün mizan… Doğ gönlüme gitsin bütün hüzünler, Derd-i hicranlarım
Issız bir yer gösterin bana çok uzaklarda, Sakin bir yerde yapayalnız kendi başıma, Dünyadan koparak, ukbaya yelken açarak, Zihnim berrak kalsın, olmasın perde arada. Takılmasın
Sensiz geçen gündüzler kapkaranlık, Dönüp geleceğin pembe şafakta; Yürüdüğümüz yol bitevî dağlık, Bu fâni ömür gayrı son durakta… Bilmez aşkı cayır cayır yanmayan, Marifet, muhabbet
I. Kim ki ruhunu cazip bir kafesle bulmuşsa ayna karşısında mutlaka iffetle sınanmıştır o. İnce kemikli elleriyle aralarken ıslak saçlarını ve iyice çözerken ince ve
Günahkâr yüzümü döndüm huzura Affet beni Rabbim, bırakma Sensiz Çevir yüreğimi Ebedî Nura O Nur’un içinde sınırsız deniz Yu yıka kalbimi, tertemiz eyle Benim için