
Hâlsizim… Hâlden Anlar mısın?
Hatırlar mısın? “Unuturum” deyip terk ettiğim mutluluk mefkûremiz, daha dünmüş gibi gözlerimin önünde. Pişmanlığın binbir türlüsünü tattım! Ayrılık ızdırabı ruhumu kavururken, için için ağladım. Damla
Hatırlar mısın? “Unuturum” deyip terk ettiğim mutluluk mefkûremiz, daha dünmüş gibi gözlerimin önünde. Pişmanlığın binbir türlüsünü tattım! Ayrılık ızdırabı ruhumu kavururken, için için ağladım. Damla
Mevsim güz; aylardan kasım… Kasım, güzün son durağı… Anlamı gibi; “bölen, taksim eden.” Bizim payımıza düşen de gitmek olmuştu; bir kış günü geldiğimiz o küçük
1992 yılının sonbaharıydı. Tabiat solmaya yüz tutmuş ve yavaş yavaş kışın geleceğinin müjdesini veriyordu. Dünyanın en büyük devletlerinin biri dağılmış ve bünyesindeki devletler bağımsızlığına kavuşmuştu
Tulû etsin rüyalarıma sevgi güneşin Bize her yer cennet olurdu Senin gelişin Duyulur her yeni günler bahar neşvesiyle Sinem aşkınla dopdolu olsun sûr sesiyle Hep
“Soğuk duvarlar, Yontulmuş taşlar; Birbirine bağlar yaşanmış her anı, Kimi zaman bugünü, Çoğu kez eskiyi. Kilit taşı ki bakanı hayran eder.” Çok eski medeniyetlerde usta
İki haftalık misafirlik ve resmi işlemler sonrası, yabancısı olduğumuz o küçük şehrin, artık yeni sakini olarak 13 numaralı binada bize verilen tek göz odaya yerleşmek
Deizm, eski Yunan filozoflarının miras bıraktığı akımlardan birisidir. Aristo’yla başlayan bu düşünce, heveslerine tabi olup istedikleri gibi yaşamak isteten, kulluk ve itaatten hoşlanmayanlara cazip gelmektedir.
Annem, “gücük” derdi şubat ayına. Halk ağzındaki kullanımıyla gücük, kısa demekti. Uzun bir yolculuğa çıkışımız, kısa sandığımız bu ayın ilk günü başlamıştı. Günleri ardı ardına
Son yıllarda deizmin bir virüs salgını gibi yaygınlaştığı görülüyor. Yaratıcının varlığını inkâr etmeyip O’nun iradesini, vahyi, nübüvveti ve dini kabul etmeme manasına gelen deizm, doğrudan
Doğup büyüdüğü topraklar, binlerce Hizmet gönüllüsü gibi Hüseyin’e de dar gelmeye başlamıştı. Her gün kapısının çalınmasını beklemek olacak iş değildi. Durumu eşi ile konuştu. O
Her gün sabahın nurunda, cihanın dört bir yanında, evlerinden içleri nur, dışları nur, insanlık sevdasıyla mamur binlerce muallim çıkar. Bu nur yüzlü, melek-misal muallimler, ilmin
İnsan, varlığın özüdür ve mayası sevgiyle yoğrulmuştur. Sevginin eksikliğinin hissedildiği her yerde duygular çarpık, ilişkiler samimiyetsiz, arzular gelip geçici ve gayretler de uçabilmek için çırpınan